23 Eylül 2015 Çarşamba

Çılgın Sargozlar

Balıkçılık hayatımın büyük bir bölümünü geçirdiğim Marmara'da avlanırken baltabaş karagöz ismini kullandığım balığa Antalya'ya taşındıktan bir süre sonra sargoz demeye başladım. Aynı balığı ( Diplodus sargus ) Ege ve Akdenizli oltacılar sargoz diye bilirken, Marmaralı oltacılara sorsanız sargozun ne olduğunu bilmezler. Ben de yaşadığım bölgeye göre yöresel isim farklılıklarına alışıp zamanla isimler arasında geçiş yapabiliyorum. Ege ve Akdeniz'in sargozu ile Marmara'nın baltabaş karagözü arasında isim dışında başka farklılıklar da var. Beslenme alışkanlıkları bu farklılıklardan biri. Teke, yengeç, midye ve deniz kurtlarının çok bol olduğu Marmara'nın aksine bu tarz kolay avlar yönünden daha fakir olan Ege ve Akdeniz'in sargozları Marmara'daki hemcinslerine göre daha saldırgan karaktere sahiptir. Küçük kabukluların yokluğunda balık yavrularıyla beslenmeye alışkın olan sargozların mini maket balık ve mini jigler gibi çok çeşitli sahte yemlerle yakalandığını duymuş ama Marmara'da silikon kurtlarla yakaladıklarım dışında farklı sahte yemlerle kandırma fırsatım olmamıştı.

İşim icabı 31 ağustos-11 eylül 2015 tarihleri arasında Marmaris'te bulunacağımı öğrendiğim zaman bir yandan evimden ayrılacağım için üzülmüş, bir yandan da farklı meralarda avlanma fırsatı yakalayacağım için sevinmiştim. Antalya'dan Marmaris'e doğru yola çıkmadan önce olası tüm balıklar için LRF, spin, shore jigging ve vertical jigging takımlarımla, çeşit çeşit sahte yemlerle dolu kutularımı ve tabi ki kepçemi arabama yükleyip yeni keşfedeceğim meralar için hazırlıklarımı tamamladım. Marmaris'e vardığım ilk günü keşif için ayırıp ikinci gün sabah 05:45 gibi gün ağarmadan dip tabiatı kum, kaya karışımı olan ve 10 m derinlikten başlayan rıhtımdaki yerimi aldım. Merayı hiç bilmediğimden beni nelerin beklediği hakkında çok fazla fikrim yoktu. Marmaris ile Antalya bölgesinin balık türleri hemen hemen aynı olsa da meranın karakteri ve yerli balık popülasyona dair hiç bir şey bilmiyordum. Mera tecrübesi yerine geçecek olan ilk avımda yanıma 20-50 gr arası kaşık/jiglerle çalışmak için spin takımımı ve daha garantili olduğunu düşündüğüm 226 cm, 5-12 g atarlı kamış ve 25 kalibrelik makineden oluşan LRF takımımı almıştım. Ava, LRF takımımın ucuna taktığım 48 mm/6.3 gramlık batan tip ( Sinking ) gagasız bir maket balıkla başlayıp gün ağarmak üzereyken ilk atışımı gerçekleştirdim.

İlk atış daha önce hiç denemediğim yemin yüzüş aksiyonunu görmek içindi. 15 m kadar açığa attığım yemin dibe inmesini beklemeden orta/hızlı sarımda yüzüş aksiyonlarını ve kamışın ucuyla yaptığım vurdurma hareketlerine verdiği tepkiyi izledikten sonra ikinci atışımda yemi 30-35 m mesafeye gönderip dibe inmesini bekledim. Yaklaşık 20 saniye sonra yem 12-15 m derinlikteki dibe inince küçük vurdurma hareketleriyle çekmeye başladım. 5 m kadar çektikten sonra dipten yükselen yemi tekrar dipletip yaralı balık taklidi yaptırarak çekmeye devam ettim. Yemi 3. kez dipletip aksiyona başladığım anda sağlam bir vuruş geldi. İncecik LRF takımımla mücadele ederken ilk aklıma gelen oltanın ucundakinin çok büyük olmayan bir grida ( lahoz ) olduğuydu fakat balığın sert kafa darbelerini hissedince başka bir şey olduğunu anladım. Acaba yemimi yutan güzel bir çipura olabilir miydi? Bana denk gelmese de takip ettiğim İtalyan ve İspanyol LRF ustalarının küçük maket balıklarla çok sayıda çipura yakaladığını görmüştüm. Sakin ve dikkatlice mücadele ettiğim balığı yüzeye yaklaştırdığımda merak yerini şaşkınlığa bıraktı. Oltanın ucundaki hatırı sayılır boyda bir sargozdu. Yüzeye çıktığında tamamen yorulmuş olan balığı zorlanmadan kepçeleyip dışarı aldıktan sonra bu nadir gerçekleşen olayı fotoğraflama işine koyuldum.


5 dakikalık fotoğraf faslından sonra yemimi tekrar suyla buluşturdum. Yem tamamen dibe battıktan sonra aynı şekilde yaralı balık aksiyonlarıyla çekmeye başlar başlamaz sağlam bir vuruş daha geldi. Kafa vuruşlarına bakılırsa bu seferki de sargoz olmalıydı. Keyifli bir mücadelenin ardından 2. sargozumu da kepçeleyip birkaç kare fotoğrafını çektikten sonra yemi aynı yere gönderdim. 3. atışımda da vuruş gecikmedi. Gelen yine hatırı sayılır boyda bir sargozdu. Peş peşe 3 güzel sargoz aldığıma göre aşağıda kim bilir kaç bireylik bir sürü vardı. Bir an için kendimi rüyada gibi hissettiysem de takip eden 3-4 atış üst üste boş geçince rüyadan uyanma vakti geldiğini anladım. Sürünün merayı terk ettiğini düşünmeye başladığım anda güzel bir vuruş daha geldi. Bu seferki balık diğerlerinden farklı olarak kafa atmak yerine cılız bir kuvvetle aşağı basmaya çalışıyordu. Zorlanmadan yüzeye getirdiğimde küçük bir kum gridası olduğunu gördüğüm balığı çabucak fotoğraflayıp denize iade ettim. Sonrasında hem spin hem de LRF takımlarıyla başka vuruş alamayınca saat 07:30 gibi avı sonlandırdım.





Marmaris serüvenim çok keyifli başlamıştı. Nicedir hayalini kurduğum güzellikte bir LRF avı yapmış olmanın mutluluğuyla ertesi sabah biraz daha erken saatte aynı meradaki yerimi aldım. Meraya varır varmaz heyecanlı bir şekilde atıp çekmeye başladığım halde 15 dakika kadar vuruş gelmedi. Yemi dibe indirip zıplatma aksiyonlarına başladığım bir ara yem olduğu yerde mıhlanıp kalınca bir anlık balık yapıştı diye heyecanlandıysam da oltam dibe takılmıştı. Ne yazık ki makinemde sarılı olan 0.22 mm'lik monoflament misinam yemi dipten sökmemi sağlayamadan kopuverdi. Yedeği olmayan yemimi kaybettiğim için moralim bozulmuş bir şekilde takımımın ucuna taktığım farklı bir mini maket balıkla atıp çekmeyi sürdürdüm. 15-20 dakika kadar LRF takımım ve çeşitli sahte yemlerle denemeler yapıp sonuç alamayınca spin takımımın ucuna, Antalya'daki meralarımda favori yemim olan glow ( fosforlu ) renkli 10 cm/10 gramlık kurşun kafalı silikon balığı takıp dipte düz çekiş ve zıplatma aksiyonlarıyla denemeye devam ettim. Birkaç atış sonra nihayet beklediğim vuruş geldi. Bir gün önce yakaladıklarımdan daha kuvvetli kafa atan balıkla mücadele ederken oltanın ucundakinin ne olduğunu tahmin etmeye çalışıyordum. Daha uygun bir yem kullanmış olsam sargoz olduğunu düşünebilirdim belki ama bu yemle sargoz yakalayabileceğimi hiç tahmin etmiyordum. Kısa bir mücadelenin ardından yüzeye çıkardığım balığı görünce bir kez daha şaşırıp kaldım. Gelen önceki gün yakaladıklarımdan daha irice bir sargozdu. Yüzeyde biraz daha yorduğum balığı sakince kepçeleyip dışarı aldım.



Avın devamında LRF takımımı yakışıklı bir yazılı orkinos yavrusu ziyaret edip çabucak ait olduğu yere geri döndü. O gün ve takip eden günlerde Marmaris'te başka sargoza denk gelemesem de bu hikayedeki balıklar uzun yıllar hafızamdan silinmeyecek, en değerli avlarım arasındaki yerini aldılar bile.


3 yorum:

  1. Tebrikler. ..aksiyon filmi gibiydi. ..tekne ile açıktan ve sabit noktada verim alınabilir mi diye düşündüm. ..

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Öncelikle sizi tebrik eder ve şaşkınlıkla takip ettiğimi belirtmek isterim. Bu yaptığınız avları Akyaka'da merkeze yakın meralarda yapmanızı rica ediyorum sorun bizde mi yoksa Akyaka'da balık avlamak çok mu zor onu öğrenmek istiyorum. Eğer ara ara sürüler malumunuz uygun zamanlar olmazsa balik avlamak neredeyse imkansiz oluyor

    YanıtlaSil