11 Şubat 2015 Çarşamba

İstanbul -3 / Karagöz +3

Genç bir balık sevdalısı olarak ardımda bıraktığım koca bir yıla baktığımda hedeflerime ulaşamasam da güzel avlar yaptığımı düşünüyorum. 2013 yılının son gecesi koyduğum hedeflerde 2014' ten beklentim; 5 kg levrek, 2.8kg baltabaş ve 90 cm yayındı.Karagözde 2 kg'mı  geçemediğim yayın avlayamadığım ve levrekte de çok yaklaşsam da hedefimi aşamadığım bir yıldı 2014. Bunun  yanında üç yıldır  her sayısını heyecanla beklediğim dergimizin Şubat ve Aralık sayılarını amatör balıkçı unvanımın yanı sıra amatör yazar olarak da okudum. Yılın ilk aylarında ortalığı kasıp kavuran lrf tutkusu ile yanıp tutuşurken ilk lrf avımı da yapmış oldum.2014 'ün kapanışı ise çok fiyakalı oldu.Bu yılı müthiş bir levrek avıyla kapadım. Bu tempoyu yakalamışken 2015 yılına da hızlı başlamamak mümkün değildi.

Yılbaşı tatili uzun sürdüğü için yeni yılın ilk denemesini 5 Ocak sabahı yapabildim. Gün doğumuna kadar yaptığım 1 saatlik spin denemesinde dondurucu soğuk sebebiyle tek vuruş sıfır  balık ile  avı sonlandırdım. İstanbul'da yeni yıl Sibirya soğukları ile gelmişti. Ellerimi cebimden çıkaramadığım bu havada balığa gitmek pek de akıl kârı gibi durmuyordu ama  hava resmen balık  kokarken evde durmak da olmazdı. 

Sıcaklık eksi derecelerde olduğu için kimse bana eşlik etmiyor ve gitmeme de engel olmaya çalışıyorlardı.Bu havada balığa gelecek tek kişi vardı o da Savaş Abi :) Savaş Abi gelmesine gelirdi de , o geldiğinde de karagözün gelmemesi gibi tecrübeyle sabitlenmiş bir durum da vardı.Ne zaman karagöze denesek anlam verilemeyecek bir şekilde balık kesiyor veya hava bozuyordu. Geçen sayıda yazmış olduğum ''Baltabaş Sınavım'' yazısında yaptığım avın ertesi akşamında yine Savaş abi ile birlikte denemeye karar verdik.Ava başladığımızda hava sıfırdı ve böyle yatık havada liman içinde balık alamayacağımıza kanaat getirip mendireğin ucundan şamandıra ile avlanmaya karar verdik bu iki mera arasında elimizde oltalarla 25 dakikalık bir yolu yürümemiz gerekiyordu.Yürüyüşe başladığımızda hava yavaş yavaş kıpırdamaya başladı. Meraya vardığımızda ise  yağmurdan fazlası ile ıslanmış rüzgardan da oltaların başında duramaz haldeydik bu sona alışık olduğumuz için oltaları topladık ve bu gece olmadı ama bir gece olacak diyerek vedalaştık. En son yaşadığım olay böyle olunca çağırmamaya karar verdim. Çünkü ikimizin ayağının karagöze ağır geldiği belliydi.

Yarım saat teke süzdükten sonra 10-12 adet teke kovadaydı. Ellerim donduğu için teke süzmeyi bıraktım ve  yaklaşık beş dk ellerimi ısıttıktan sonra tekeyi sallandırıp suya gönderdim. Şeytan oltasında daha önceki yazılarımda da anlattığım gibi teke sadece kendi ağırlığı ile dibe doğru yavaşça süzülürken hedef balığın radarına girer ve çok büyük ihtimalle henüz dibe oturmadan avcı balığın saldırısına maruz kalır. Bu merada da avlanırken eğer sürü yatak yapmışsa oltayı atar atmaz vuruşlar gelemeye başlardı. Yaklaşık 10 dk geçtiği halde hiç bir hareket yoktu. Eksilerde olan hava sıcaklığı da bu duruma eklenince ava devam etmek olacak gibi değildi. Son olarak lrf de kullandığım aksiyonu şeytan oltası ile denemeye karar verdim.Su sıcaklığının daha yüksek olduğu bahar aylarında tekeyi 3-4 metre önüme sallayarak balık tutabilirken yüzey suyunun çok soğuk olduğu ve balığın dibe yatak yapabileceği böyle bir havada tekeyi 10-12 metre ileri atıp yavaş yavaş dipte zıplatarak veya ağır ağır çekerek beklemeye başladım. On saniyelik bekleme süresi ile tekeyi yarım metre çekip bırakırken bir kaç cılız vuruş aldım. Tekeyi sudan çıkardığımda kafası parçalanmış fakat kopmamıştı. Tekrardan yemleyerek aynı şekilde çekmeye başladım . Yine aynı cılız vuruşlar ara ara sertleşerek devam etti ve bu sefer yem gitmişti.

Vuruşlara bakılırsa ispari olabileceğini düşündüm. Soğuktan ellerimi hissedemediğim için son bir kez daha denedim. Zor zahmet süzdüğüm tekeleri telef eden canlının ne olduğunu öğrenmeden gitmeye de niyetim yoktu aslında hafif bir vuruş geldikten sonra tasmalasam mı diye düşünürken yine aynı vuruşlar gelmeye  devam etti. Sert bir vuruştan sonra misina gerildi ve hızlıca akmaya başladı . Misinayı tuttuğumda kafa atışlarından ispari falan olmadığı belliydi. Oltanın ucundaki, samimiyetimizin ileri seviyede olduğu yakın bir dostumdu. Keyifli bir mücadeleden sonra balığı sudan çıkardım.Hiç vakit kaybetmeden hemen balığın resmini Whatsapp'tan Savaş Abiye gönderdim. Parmaklarım ciddi derecede hissetme duygusunu kaybetmişti . Balığın ağzındaki iğneyi 10 dk uğraşarak anca çıkarabildim.Kısa bir seansla ellerimi ısıttıktan sonra tekrardan oltayı yemleyerek hedefe gönderdim telefonu cebimden çıkarttığımda Savaş Abinin mesajlarını ve çağrılarını görünce geldiğini anladım ve geri dönüş yaparak nerde olduğumu ve nasıl avlandığımı söyledim.

Balığı aldıktan sonra tekrardan oltayı atabilmem yaklaşık 15 dk sürmüştü ve bu süreçte mera yeterince dinlenmişti.Yine ispari vari tırtıklamalar devam ediyordu. Ara ara sert vuruşlar geldiğinden karagöz olduğu belliydi. Aniden misina yol alıyor fakat kısa bir mücadeleden sonra iğne boşalıyordu. Ellerim iyiden iyiye hissetme duygusunu kaybetmeye başlamıştı ki bir anda kendimi ilkine göre çok daha sert olan bir mücadelenin içinde buldum.Yüksek dozda adrenalin ile vücuduma müthiş bir sıcaklık hakim olmaya başladı.Her zamanki gibi en büyük derdim iskelenin ucundaki zincirlerdi. Balık dibe doğru yüzmek yerine sol tarafa doğru yüzünce biraz rahatlasam da kepçeye girene  kadar tedirginliğim devam etti.Artık yorulmuştu ve  kuzu kuzu süzülerek kepçenin içine girdiğinde içimi yeniden sıcacık bir huzur kaplamıştı.İğne her iki balığın da üst çenesine takılmıştı.Çok sert bir kemik olduğu için bu kısma iğnenin batması da çıkması da çok zordur. İki tane balık yakalamanın yanı sıra 4 tane balığı da kaçırmıştım. Kaçırdığım balıklarında bir süre misinadan yol alıp bırakmasını iğnenin üst çenesine denk gelip saplanamadığına yordum.İkinci balığı iğneden çıkarttıktan sonra bir süre daha ellerimi ısıtmak için beklerken Savaş Abi geldi ve birlikte ava devam edeceğimiz için havanın soğukluğu biraz daha katlanılabilir olmuştu.


Savaş Abi 01 no çelik iğne ve 0.33 mm misina kullanırken bende 04 no iğne ve 0.30 mm misina kullanıyordum.Benim yaşadıklarımın aynısını Savaş Abi de 3-4 kez yaşadı.Balık ufak ufuk vurunca hemen tasmalıyor ve hızlıca çekmeye başlıyordu.İlk 4 balık iğneden kurtulmuştu.Ben ise daha küçük iğne kullandığım için bu ufak vuruşlara müsaade edip iğneyi yutmasını bekliyordum.Yine aynı teknikle avlanırken  bir yandan da Savaş Abiyle birbirimizi kendi yöntemlerimizin doğru olduğuna ikna etmeye çalışıyorduk.Savaş abi gelmeden yakaladığım iki kuzu iskelenin üstünde yattığı için "Bak abi şahitlerimde var" diyerek kendimi desteklemeyi de ihmal etmiyordum tabii ki.Avımız sohbetlerle daha keyifli hale gelmeye başlamıştı.İlk iki balığa göre çok daha kuvvetli bir vuruşla ortamın sıcaklığı aniden yükseldi.Suya düşmek üzere olan makarayı Savaş abi son anda yakaladı.Böyle havalar trofesiz olmazdı zaten.Balık misinadan yol alırken terlemeye başlamıştım bile.Savaş abiye "Abi artık benim gibi avlanın " diye şaka bile yapamadan misina boşalmıştı.Takımı sudan çıkardığım zaman iğnenin düzleştiğini gördüğümde çok şaşırdım.İlk defa bir karagöze iğne açtırıyordum. İğneyi dişimle düzelttikten sonra tekrar yemlemek üzere iken  Savaş abinin "Bir kere açılan iğne hep açılır" ikazıyla tecrübe haneme bir sayı daha ekleyerek ellerim donduğu için iğneyi Savaş abiye bağlatıp ava devam ettim.Hala 4 no iğneden vazgeçmemiştim.Teknik açıdan tatlı bir rekabet devam ederken Savaş Abi en sonunda sağlam bir tasmayla çok güzel bir baltabaş aldı.Benim aldığım balıklar gibi üst çeneden değil dudağından  yakalanmıştı.



Önümüzde çok güzel bir sürü olduğu için ava devam etmek istiyorduk fakat hissedilen soğuk ciddi derecede hissizleştirmişti beni.Soğuktan yem takamayacak durumda olduğum için yemi de Savaş Abi taktı.Son atışımdı bu ve son bir balık daha yapıştı oltama.Bu gece gerçekten farklıydı.Avlandığım merada balığın bu kadar süre kalması gerçekten mucizeydi ama şansta bir o kadar uzağımdaydı.Balık bu seferde misinayı zincire doladı ve kesti.En çok korktuğum hazin son en sonunda başıma gelmişti.Yine de çok keyifli bir av yapmanın mutluluğuyla avı sonlandırdık.En sonunda Savaş Abiyle güzel bir karagöz avı yapabilmiştik.İstanbul'un  -3 derece hava sıcaklığında 3 tane karagöz gecemizi yeterince ısıtmıştı. Daha güzel avlar yapmanız dileğiyle rastgele...                  



           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder