22 Temmuz 2015 Çarşamba

Oltacı Dergisi Röportaj


1. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Ne zaman, nasıl balıkçılığa başladınız?

1995 yazında, henüz 9 yaşındayken ailem ile tatil için gittiğimiz Marmaris'te yakaladım ilk balığımı. O gün bugündür dönüşü olmayan bir sevdanın içerisindeyim. Balık tutmayı bir yaşam biçimi haline dönüştürmüş, hayata dair tüm planlarını balığa göre yapan bir balık tutkunuyum. Herhangi bir su kenarında, elimden oltam, doğayla baş başa balık kovaladığım sürece mutlu ve huzurluyum. Kısacası ben bir balık aşığıyım...

2. Amatör balıkçılık size ne kazandırdı?

Amatör balıkçılık her şeyden önce bana bir kimlik kazandırdı. Çevremdeki herkes beni balıkçı Savaş olarak tanır. Bundan hiç de şikayetçi değilim. Amatör balıkçılık hayatıma birçok farklı anlam da kattı. Hayallerimdeki balıkların peşinden koşmayı, avlarımı fotoğraflayarak ölümsüzleştirmeyi, anılarımı, tecrübelerimi yazıya dökmeyi, yazılarımı derleyerek Balık Günlükleri kitap serisi halinde nesilden nesile aktarmayı yaşam amacım olarak benimsedim. Amatör balıkçılık sayesinde edindiğim hayat tecrübeleri ve binlerce dost ise işin diğer güzel yanı...

3. Oltacı dergisinde yazarsınız. Dergi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Büyük üstad Kamil Üçbaş'ın nazik daveti üzerine Oltacı dergisinin 2. sayısından itibaren istinasız 52 sayıdır dergide yazarlık yapıyorum. Her sayısı bulunmaz bir bilgi hazinesi olan bu dergi bana çok şey kazandırdı. Her şeyden önce, henüz yolun başında ve amatör bir yazar olduğum dönemlerde bu dergi sayesinde yazma disiplini kazandım. Bugün seri olmasını planladığım Balık Günlükleri projesinin ilk kitabını yazabilmişsem bunda Oltacı dergisinin bana kazandırmış olduğu disiplininin payı büyüktür.

4. Okurlarla iletişiminiz nasıl? Yazılarınızla ilgili geri dönüşler oluyor mu?

Okurlarım yazmaya başladığım ilk günden beri benim en büyük destekçim ve ilham kaynağım oldular. Kimi zaman yapıcı eleştirileriyle, kimi zamansa övgü dolu yorumlarıyla doğru yolda olduğumu hissetmemi sağladılar. Okurlarımdan aldığım yorumlar arasında beni en çok sevindirenler, av güncelerimi okurken sanki oradaymış gibi anın heyecanını yaşadıklarını ifade eden okurlarımın yorumları oluyor. O zaman amacıma ulaştığımı hissediyorum...

5. Kitabın adı neden Balık Günlükleri?

Balık Günlükleri ismi bana can dostum Emre Cide'nin hediyesidir. Emre Cide 4 sene önce oluşturduğu Balık Günlükleri isimli blog sitesini bir süre tek başına yazdıktan sonra beni de sitede yazarlık yapmam için davet etti. Yaklaşık 3 senedir www.balikgunlukleri.com blogunu Emre Cide ile beraber yazıyoruz. Aynı isimle 85 bin takipçili bir de facebook sayfamız var. 2.5 sene kadar önce balık günlükleri bloguna yazdığım yazılarımı bir kitapta derleme düşüncesi aklıma düştüğünde kitap için isim düşünmeye başlamıştım. Emre Cide büyük bir cömertlik göstererek hiç düşünmeden Balık Günlükleri ismini kullanabileceğimi söyledi. Bu şimdiye kadar aldığım en güzel hediyelerden biriydi. Emre Cide'nin de izniyle Balık Günlükleri marka isim hakkını satın alıp ismi koruma altına aldım. Seri olmasını hayal ettiğim kitabım için bundan daha güzel bir isim olamazdı bence. Emre Cide'nin bu iyiliğini asla unutmayacağım...

6. Kitabın içeriğinde neler var, mesela bölge ve malzeme bilgisi de yer alıyor mu?

Kitap 39 konu başlığı, 259 fotoğraf  ve 224 sayfadan oluşuyor. Kuşe kağıda basılmış, bol görselli bu kitapta birçok balıkçılık yöntemine ait makaleler, balık davranışlarına, meralara, olta takımlarına ait ayıntılı bilgiler içeren av günceleri ve bilinçli avcılığın özendirilmesine yönelik konu başlıkları bulacaksınız.

7. Tecrübelerinizi yazarak gelecek kuşaklara anılarınızı bırakmak nasıl bir duygu?

"Verba volant scripta manet", eski romalı bilginlerin de dediği gibi "söz uçar yazı kalır". Balık avlarıma ait anılarımı fotoğraflarla ölümsüzleştirdiğim gibi tecrübelerimi ölümsüzleştirerek gelecek nesillere aktarmanın tek yolu yazmaktan geçiyor. Bitirdiğim her yazıdan sonra içimi büyük bir ferahlama duygusu sarıyor. Yaşayarak öğrendiklerimi, yazıya dökerek başkalarıyla paylaşıyorum. Bu tarif edilemez bir duygu...

8. Amatör balıkçılara ve yeni başlayan veya başlamak isteyenlere mesajınız nedir?

Amatör balıkçılığa başlamak isteyenlere mesajım; doğanın hiç bilmedikleri güzelliklerini keşfetmek için vakit kaybetmeden bu sevdaya atılmaları. Amatör balıkçılara verebileceğim mesaj ise en büyük mutluluk kaynağımız olan doğayı ve balıkları koruyarak bu mutluluğumuzu muhafaza edip gelecek nesillere miras bırakabilmek için daha hassas olmaları. İhtiyacımız olmayan balığı, yasal limitlere uygun olsa dahi cinsel olgunluğa ulaşıp üreme kabiliyeti kazanmamış yavru balıkları, yumurtlama döneminde olan anaç balıkları, koruma altında olan hassas türleri kesinlikle alıkoymamalıyız. Biz bunları uygular ve av meralarımızın bekçilik görevini üstlenirsek çevremizdeki diğer balıkçılara da örnek oluruz. Doğa dostu, bilinçli balıkçılık kültürü çığ gibi büyür ve balık stoklarımız, dolayısıyla da mutlu olma sebebimiz her geçen gün artar. Son olarak özellikle genç oltacılara vermek istediğim bir mesaj var. Hiç bir balığı küçümseyip değersiz görmeyin. Asla unutmayın ki her balığın size öğretecek bir şeyleri vardır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder