30 Ağustos 2015 Pazar

LRF: Yemler, Aksiyonlar, Meralar ve Hedef Türler

Ülkemizdeki en yeni balıkçılık disiplini olan LRF ( Light Rock Fishing ) yöntemiyle avlananların sayısı her geçen gün artıyor. Çok hafif olta takımları ve sahte yemler kullanarak hemen her türlü balığın kandırılabildiği ve en küçük balıklarla bile maksimum mücadele keyfi sunan LRF disiplininin fanatikleri arttıkça şu soruyu daha sık duyar olduk. Hangi balık için, hangi yemi, nasıl bir aksiyonla kullanmalı? Çok geniş bir konu olan bu sorunun cevabını verebilmek için öncelikle LRF disiplininde kullanılan sahte yem çeşitlerini sınıflara ayırmamız, daha sonra bu yemleri nasıl aksiyonlarla kullanabileceğimizi ve hangi denizde, hangi türleri hedefleyebileceğimizi iyi bilmemiz gerekir.

LRF disiplininde kullanılan yemler spin yönteminde kullanılan yemlerin minyatür boyutluları olmakla beraber LRF yemleri çok daha fazla çeşitlilik gösterir. Bunun sebebi LRF yönteminin hedefinde predatör balık türlerinin yanında sadece küçük kurtlar ve kabuklularla beslenen taş balıkları, çok küçük balıklar ve planktonlarla beslenen pelajik balıklar ve tamamen dibe bağımlı yaşayan yavaş hareketli balıklar da olmasıdır. Kısacası LRF disiplininde hemen her türlü balığı kandırabilecek çok geniş bir sahte yem çeşitliliği vardır. Bu yemlerin en yaygın olanlarını, "silikon kurt/jighead kombinasyonları", "kurşun kafalı/kendinden ağırlıklı silikon balıklar", "mini maket balıklar", "mini jigler", "mini vibrasyon yemleri", "karides/yengeç taklitleri" ve "mini kaşık/döner kaşıklar" başlıkları altında sınıflandırarak uygulanacak aksiyonlar ve meralara göre hedef balık türleri yönünden inceleyebiliriz.



Silikon Kurt/Jighead Kombinasyonları: Bu sınıf yemler şüphesiz LRF yönteminde en çok kullanılan ve en fazla balık türünün hedeflendiği yem çeşididir. Bölgelere ve denizlere göre çeşitli boy ve şekillerde olabilen deniz kurtları hemen her türlü balığın mönüsünün başında gelir. Çok besleyici ve kolay av niteliğindeki deniz kurtları küçük balık türlerinin ve taş balıklarının birincil yemi olmasının yanında birçok büyük balık türünün de iştahını kabartır. Bu yüzden hafif bir zokaya ( Jighead ) iliştirilmiş silikon kurtlarla hedeflenebilecek balık çeşidi çok fazladır. Genelde 1-10 cm arasında değişen ve kırmızı, pembe, beyaz, sarı, turuncu, yeşil, fosforlu, şeffaf simli gibi birçok farklı renkte olabilen silikon kurtlar esnek yapıları sayesinde suyun içinde tıpkı canlı bir kurt gibi hareket ettirilebilir. Hedef balığa ve meranın özelliğine göre farklı ağırlık ( genelde 1-5 g ) ve iğne ebatlarındaki bir zokaya iliştirilmiş silikon kurdu dipte ağır ağır çekebilir, düzensiz zıplatma hareketleri yaptırabilir ya da her iki aksiyonu aynı anda uygulayabilirsiniz. Civarda kurt arayışında olan bir balık varsa her şekilde yeme saldıracaktır. Deniz kurtları genelde gündüz vakti midye kökleri, kaya/çakıl araları ve kum/çamur içleri gibi yerlerde gizlenirken hava karardıktan sonra gizlendikleri yerden çıkarak serbest şekilde dolaşmaya başlar. Gece vakti bir çok balık türünün beslenmek için kıyılara inmesinin en önemli sebebi budur. Hava karardıktan sonraki vakitler silikon kurt/jighead kombinasyonlarıyla avlanmak için de en uygun zamanlardır.


Silikon kurtların doğada daha kolay çözülebilen ve koku esanslı bir sıvı içinde satılan çeşitleri de vardır. Bu tarz kurtlar suyun içinde yaydıkları koku sayesinde tıpkı doğal yemler gibi balıkları kendilerine çekerek fazla bir aksiyona gerek kalmadan yeme vurmalarını sağlar. Kokulu kurtlarla avlanırken birkaç atışta bir yem değiştirmekte fayda vardır. Kokusu azalan yem sıvısının içine bırakılıp bir süre bekletildiği zaman koku ve cezbedicilik özelliğini tekrar kazanır. Bu yemler balıkların çok iştahlı olmadığı zamanlarda avın verimini pozitif yönde etkilese de kolay parçalanmaları ve sentetik kurtlara nazaran daha pahalı olmaları gibi olumsuz yönleri de vardır. Özellikle ispari, karagöz, lüfer gibi dişli balıklar silikon kurdun zokanın ucundan sarkan kısmını dişleyerek kolaylıkla koparabilir. Dişli ve yemi tek hamlede yutmayan ufak ağızlı balıklar için zokaya, silikon kurdun kuyruğuna kadar uzanan, ufak bir hırsız iğne ilave etmek avın verimini arttırır.


Silikon kurt/jighead kombinasyonları hedef balığa göre değişmekle birlikte her çeşit merada kullanılabilir. Örneğin; pisi, kalkan, trakonya, mırmır gibi balıklar için kumluk meralar, karagöz, eşkina, kikla, iskorpit gibi balıklar için kayalık meralar tercih edilebilir. Sığ meralar ( 0-3 m ) için 0.5-2 gram arası zokalar yeterliyken nispeten derin meralar ( 4-10 m ) için 2.5-5 gram arası zokalar daha uygundur. Hedef balığın büyüklüğüne ve ağız yapısına göre kullanılacak zokanın iğne büyüklüğünü de doğru belirlemek gerekir. Örneğin; istavrit, izmarit ve ispari gibi küçük ağızlı balıklar için 6-8 numara iğneli zokalar, daha büyük ve geniş ağızlı balıklar için 1-4 numara iğneli zokalar tercih edilmelidir. Büyük balıklar için iğnenin büyüklüğü kadar sağlamlığı da önemlidir. İri boy eşkina, karagöz, levrek gibi balıklar iğnesi sağlam olmayan zokaları kolaylıkla açıp kurtulabilir.



İskele ayakları, liman içleri ve kayalık kıyılar bu tarz yemler için en garantili meralardır. Silikon kurt/jighead kombinasyonlarıyla bütün denizlerimizde çok çeşitli balıklar kandırmak mümkündür. Bunların en yaygın olanlarına örnek olarak Karadeniz için; istavrit, eşkina, levrek, minekop, ispari, izmarit, kırlangıç, kalkan, lapin, zargana, kayabalığı, iskorpit, yazılı hani, gelincik, trakonya, mezgit, Marmara için Karadeniz'dekilere ilave olarak; mırmır, pisi, baltabaş karaköz, kikla, benekli hani, yer yer çipura, Ege ve Akdeniz için ise ; çipura, melanur, karagöz ve mercan türleri, sinarit, orfoz, lahoz, levrek başta olmak üzere onlarca farklı türü sıralayabiliriz. Silikon kurt/jighead kombinasyonlarıyla tatlı sularda da kandırılamayacak tür sayısı yok denecek kadar azdır.



Kurşun Kafalı/Kendinden Ağırlıklı Silikon Balıklar: Bu tip yemler daha çok yavru balık hedefindeki avcı balıklar içindir. Balık kafası şeklindeki zokalara iliştirilmiş silikon balıklar ile ağırlığı içinde gömülü olan silikon balıkların LRF takımlarıyla atılabilecek kadar hafif olanları ( 1-12 g ) bu sınıfın içinde yer alır. Bu tip yemlerde hareketli bir kuyruk ( pedal kuyruk ( paddle tail ) ya da orak kuyruk ) olabileceği gibi düz kuyruklu olanları da mevcuttur. Düz kuyruklu olanları çekerken kamışın ucuyla çeşitli vurdurma hareketleri yaparak yeme yaralı balık aksiyonu vermek gerekir. Hareketli kuyruklu olanları ise hem düz çekiş hem de yaralı balık aksiyonları ile kullanmak mümkündür. Hedef balığın karakterine göre yem dipten, orta sudan ya da yüzeyden yavaş, orta ya da yüksek hızda çekilebilir.



Bu tip yemlerle avlanmak için en uygun meralar avcı balıkların sık ziyaret ettiği liman içleri, liman mendirekleri, kayalık sahiller, dere ağızları, iskele çevreleri, burunlar ve yavru balıkların toplanabileceği her türlü yerlerdir. Bu tip yemlerle hedeflenebilecek baskın türlere örnek olarak; Karadeniz için lüfer, levrek, palamut, zargana, kırlangıç, iri istavrit, iri kayabalığı, yazılı hani, iskorpit, deniz alası, minekop ( kötek ), kalkan ve hatta eşkina, ispari. Marmara için Karadeniz'dekilere ilave olarak yer yer baltabaş karagöz, sinarit, mercan, kalamar,  Ege ve Akdeniz için ise akya, sarı kuyruk, sinarit, baraküda, yalederma, yazılı orkinos, uskumru, kolyoz, zargana, melanur, tral, iskender balığı, orfoz, lahoz, mercan türleri, lambuka, ceylan, kalamar vb. onlarca türü sıralayabiliriz. Silikon balıklarla tatlı su meralarında da turna, yayın, sudak, tatlı su levreği, tatlı su kefali vb. birçok avcı balık türünü kandırmak mümkündür.



Mini Maket Balıklar: LRF yönteminde kullanılan maket balıklar, spin yönteminde kullanılan her türlü maket balık tipinin minyatürüdür. Mini maket balıklar, dalarlı ( Floating ), batan ( Sinking ), su üstü ( top water ) ya da su üstünde su sıçratan ( Popper ) tipte olabilir. Bu tip yemlerin hedefinde de küçük balıklarla beslenen avcı balık türleri vardır. Dalarlı ve batan tip sahteler düz çekiş ve arada vurdurma aksiyonları, su üstü sahteleri ise çeşitli WTD (Walk The Dog) aksiyonlarıyla kullanılabilir. LRF disiplininde hedef tür sayısını arttırabilmek için istenilen derinlikten çekilebilen batan tip mini maket balıklar daha çok tercih edilir. Mini maket balıklarla avlanmak için en uygun meralar ve denizlerimize göre hedeflenebilecek balık türleri bir önceki başlıkta bahsettiğimiz silikon balıklarla aynıdır.




Mini Jigler: Mini jigler bana göre LRF disiplininde kullanılan yapay yemler arasında en keyifli olanıdır. Ağır metal jiglerle yapılan dikey ( vertical ) ve kıyıdan ( shore ) jigging yöntemlerinden tek farkı bu disiplinde kullanılan jiglerin çok küçük ve hafif olmasıdır. Çok hafif olta takımları ve hafif jiglerle ( genelde 1-12 g ) yapılan ve dünya genelinde "Ultra Light Jigging" ya da "Micro Jigging" olarak bilinen bu disiplinde temel mantık hafif jiglere düzensiz aksiyonlarla yaralı/kaçan balık taklidi yaptırarak avcı balık türlerini kandırmaktır. Mini jiglerin LRF disiplininde kulanılan diğer yapay yemlere göre en önemli üstünlüğü atış menzilidir. Uygun atarlı kamışlar ( örneğin 3-12 g ) ve çok ince örgü misinalarla ( 0.06-0.10 mm ) 10 gramlık bir jigi 60-70 m mesafeye göndermek mümkündür. Mini jiglerin avantajlarından biri de diğer yapay yem tiplerine göre daha hızlı batmasıdır. Bu sayede derindeki balıklara ulaşmak ve suyun bütün katmanlarını taramak daha kolaydır.



Mini jiglerle tekneden ya da iskeleden avlanırken jigi altınıza sarkıtıp sabit derinlikte yukarı aşağı zıplatabilir ya da uzunlu, kısalı zıplatma aksiyonlarıyla dipten yukarı doğru toplayabilirsiniz. Kıyıdan ileri atışlarda ise jigi dipten, orta sudan ya da yüzeyden düz çekiş, kısa ve seri zıplatma hareketleri ya da büyük ve fasılalı zıplatma hareketleriyle kıyıya çekerek avcı balıkları kandırabilirsiniz. Bu tip yemler gündüz vakti daha verimli olsa da ışık alan yerlerde gece boyunca balık vurmaya devam edebilir. Mini jiglerle yapılan LRF avcılığının bana göre en eğlenceli tarafı çok hareketli ve beceri isteyen bir tarz olmasıdır. Yem hızlı olduğu için balığın yeme vurması da hızlı ve şiddetli olur. Bu da avın keyfini arttıran farktörlerden biridir. Mini jiglerle daha çok hızlı avlanan balık türleri hedeflense de dibe yakın aksiyonlar yaptırılan küçük bir jige kayabalığı, pisi, kalkan, kırlangıç, karagöz, ispari, eşkina, trakonya vb. birçok ağır hareketli dip balıkları da saldırabilir. Kısacası bu tip yemlerle de denizlerimizde ve tatlı sularda kandırılamayacak tür sayısı çok azdır.




Mini Vibrasyon Yemleri: Vibrasyon yemleri, tombul, yanlardan basık yapıları ve misina bağlantı yerlerin konumu itibariyle suya karşı direnç uygulayarak titreşim aksiyonu ( Vibrasyon ) yapan yem tipleridir. Metal, sert plastik ya da ahşaptan imal olabilen bu yemlerin küçük ve hafif versiyonları da LRF yönteminde kullanılan yemler arasındadır. Metal vibrasyon yemlerinin sırtında yüzme derinliğinin ve titreşim şiddetinin ayarlanabilmesi için birden fazla misina bağlantı yuvası bulunabilir. Bu tip yemler genelde düz çekişle kullanılsa da arada kamışın ucuyla vurdurma hareketleri yaptırarak yeme yaralı balık aksiyonu da kazandırılabilir. Ülkemizde henüz çok yaygın olmayan vibrasyon yemleriyle de hem denizlerimizde hem de tatlı sularda bir çok farklı balık türünü kandırmak mümkündür.


Ömer Soyak'ın Metal Vibrasyon Yemleriyle Kandırdığı Muhteşem Balıklar
Karides/Yengeç Taklitleri: Taş balıkları başta olmak üzere bir çok deniz balığının menüsünün başında gelen karides ve yengeç taklidi yapay yemler de LRF disiplininde sık kullanılan yemler arasındadır. Bu tip yemler silikon, maket ( sert plastik ) ya da maket-silikon karışımı yapıda olabilir. Silikon karides/yengeç taklitleri genellikle küçük bir zoka yardımıyla kullanılsa da kendinden ağırlıklı olan modelleri de vardır. Karides türleri doğada tehlike anında güçlü kuyruk paletlerini karınlarının altına doğru sertçe vurarak geri geri kaçtıklarından karides taklidi yemlerle avlanırken bu hareketi taklit etmek gerekir. Bu nedenle silikon karidesleri zokaya kuyruğunun arkasından takıp iğneyi sırtından çıkarmak ve kısa sert vurdurma hareketleriyle geri yönde aksiyon vermek daha doğrudur. Silikon yengeç taklitleri de zokaya benzer şekilde takılır. Bu tip yemler kayalık meralarda dibin biraz üstünden ( takılmaları önlemek için ), kumluk meralarda ise dipten çekildiği zaman balık yakalama şansı daha yüksek olsa da yerine ve hedef balığa göre tamamen yüzeyden de çekilebilir. Karides/yengeç taklidi yemlerle başta karagöz, çipura, levrek, eşkina, minekop, iskorpit, lahoz, orfoz, sarı ağız, tatlı su levreği, sudak, turna olmak üzere birçok farklı balık türünü kandırmak mümkündür.



Ömer Soyak tarafından silikon karidesle kandırılan dev minekop
Mini Kaşık/Döner Kaşıklar: Ülkemizde en yaygın at-çek yemlerinin başında gelen kaşıklar LRF yönteminin de gözde yemlerindendir. Boyasız parlak metal ya da çeşitli renklerde boyanmış olabilen kaşık ve döner kaşıklar güneşten aldıkları ışığı çakarlı ( yanıp sönen ) bir şekilde yansıtarak avcı balıkların dikkatini çeker. Kaşıklar uzun atış menzilleri ve hızlı batmaları gibi özellikleriyle jiglerle benzerlik gösterseler de zıplatma aksiyonlarından çok düz çekişle kullanıma uygundur. Aynı şekilde daha çok tatlı su balıklarında etkili olan döner kaşıkların metal yapraklarının dönebilmesi için de düz çekiş gereklidir. Kullanımı çok kolay olan kaşık ve döner kaşıklarla da deniz ve tatlı sularda çok çeşitli balıklar kandırmak mümkündür.



LRF disiplininde her balık trofe, her balık ayrı bir keyiftir. Cebinizde taşıyabileceğiniz küçücük bir yem kutusu ve elinize aldığınız çok hafif bir oltayla kıyılarda dolaşıp adrenalin kovalamak için ne bekliyorsunuz. Çoğu zaman yanınızda kova taşımanıza bile gerek yok. Fotoğraf makinenizin hafıza kartına istediğiniz kadar balık sığdırabilirsiniz.

4 Ağustos 2015 Salı

Temmuz Yazılıları

Tür çeşitliliği bakımından en zengin denizimiz olan Akdeniz'de yılın 12 ayı kıyıdan ve tekneden bereketli avlar yapmak mümkündür. Bazı türler yıl boyu kıyılarda av verirken, bazı türler yılın  belli dönemlerinde açıktaki derin meralara çekilebilir ya da açık denizde yaşayan bazı türler yılın belli dönemlerinde kıyılara inebilir. Bölgelere göre ciddi farklılıklar gösteren balık davranışlarını öğrenmek zaman isteyen bir iş olsa da kapsamlı bir araştırmayla yıllar içinde tecrübe edilebilecek bilgileri çok kısa sürede edinmek de mümkündür. Antalya'ya taşınır taşınmaz araştırmalarıma ve bölgenin tecrübeli balıkçılarıyla sohbetlerime başlayarak, daha önce 7 ay yaşadığım Antalya bölgesine ait eksik bilgilerimi tamamlamaya çalıştım. Araştırmalarım neticesinde yazılı orkinosların en irilerinin yoğun olarak yaz başında av verdiğini, ağustos ayından itibaren ise aşırı miktarda yavru yakalandığını öğrendikten sonra haziran ayından itibaren hayalini kurduğum iri yazılı orkinosların peşine düşmek için fırsat kollamaya başladım.

Antalya halkı bu balığı genellikle kıyıdan, 50-60 g ağırlığında şeffaf bir şamandıranın arkasına 1.5-2 kulaç misina ve ucuna pipet, sim karışımıyla hazırladıkları 5-6 cm'lik el yapımı yemler bağlayıp at-çek yaparak yakalıyor. Bu yöntemle özellikle Antalya falezlerinden çok verimli avlar yapıyor olsalar da benim aklımda yazılı orkinosları tekneden sırtı yöntemiyle ya da hafif spin takımlarla yakalamak vardı. Haziran ayını iş yoğunluğundan dolayı boş geçtikten sonra nihayet 11 temmuz sabahı Vedat abimin zodyak botuyla ilk sırtı avımızı gerçekleştirmeye karar verdik.

Bir gün önceden sırtı avında kullanmak üzere ucunda bir adet maket balık olan silikon çaparisi hazırlama işine koyuldum. 0.45 mm beden üzerine aralarında birer metre olacak şekilde 5 adet üçlü fırdöndü bağlayıp fırdöndülerin boşta kalan uçlarına 40 cm boyunda 0.35 mm'lik görünmez misinadan ( Florokarbon ) köstek ve 5.5 cm'lik beyaz renkli silikon balıklar ilave ettikten sonra takımın 2 kulaç önüne sırtı pembe yanları gümüş hologramlı 11.5 cm'lik bir maket balık bağladım. Sabahın ilk ışıklarıyla balıkçı barınağından ayrılıp Lara falezler bölgesine doğru tam yol harekete geçtik. Yaklaşık 15 dakika sonra meraya varır varmaz rölanti hızına düşüp botun arkasından çaparimi koyverdim. Kıyıdan 100-200 m açıkta sırtı çekerek dolaşırken bir yandan da çarşaf gibi pürüzsüz olan deniz yüzeyinde hareket görebilmek için gözümle etrafı tarıyordum.

Yarım saat kadar kıpırtısız deniz üstünde dolaştıktan sonra nihayet deniz yüzeyinde balık oynakları görünmeye başladı. Süratimizi koruyarak rotamızı oynakların olduğu tarafa doğru çevirip birkaç saniye yol almıştık ki elimde tuttuğum misinaya sağlam bir ağırlık bindi. İşte bu tam da beklediğim vuruştu. Heyecanla dümeni balığın üzerine kırıp mücadeleye başladım. Kısa süreli bir şaşkınlığın ardından balık müthiş bir süratle dibe fişekleyip parmaklarımı yakarcasına misina boşaltmaya başladı. Daha önce hiç yarım kilo üzerinde yazılı orkinos yakalamadığım için balığın kuvveti beni şaşırtmıştı. Oltanın ucundaki balık 5 kilo üzeri çok büyük bir yazılı mıydı yoksa bu balıklar tahmin ettiğimden daha mı kuvvetliydi? Bu sorunun cevabını öğrenebilmek için dikkatli bir şekilde mücadele etmeye devam ettim. Muazzam bir kuvvetle dibe fişekleyip kasnaktan 20 m kadar misina boşaltan balık biraz sakinleşince hafif hafif çekmeye başladım. Misinayı birkaç metre ancak toplamıştım ki oltanın ucundaki ağırlık aniden boşalıverdi. Bir anlık balığı kaçırdığımı düşündüysem de Vedat kaptanın "Balık sana doğru yüzüyor olabilir." uyarısı üzerine hızlı bir şekilde misinanın boşunu almaya devam ettim. Çok geçmeden Vedat kaptanın haklı olduğunu anladım. Balık tekrar yön değiştirip basmaya başlasa da gücü biraz kırılmıştı. Temkinli bir şekilde çekip ağır ağır balığı yükseltmeye başladım. Yüzeye 8-10 m kala Akdeniz'in kristal berraklığının içinde pırıl pırıl bir balık göründü. Takımın ucundaki maket balığa saldırıp hem ağzından hem de karnının altından yakalanan balığı yüzeye çıkarıp kuyruğundan tuttuğum gibi botun içine aldım.



Nihayet hayallerini kurduğum büyüklükte olmasa da çok yakışıklı bir yazılı orkinos yakalayıp birbirinden güzel fotoğraflar çekme şansı yakalayabilmiştim. Ertesi gün akşam suyunda şansımı kıyıdan denemek üzere mendirek kayalıkları üstündeki yerimi aldım. Hedefimde, 270 cm, 20-50 g atarlı 2 parça spin kamış, 35 kalibrelik makine, 0.14 mm 8 kat örgü ip ve 1 kulaç uzunluğunda 0.36 mm florokarbon şok misinasından oluşan spin takımımla kaşık ve 30 g civarı jigler atarak tral, kuzu ( sarı kuyruk), baraküda, yazılı orkinos vb. balıkları kandırabilmek vardı. Yazılı orkinosların çok gelişmiş görme yetenekleri olduğunu bildiğimden tercihimi doğal renklerden yana kullandım. Yazılı orkinoslar hakkında bildiğim diğer bir şeyse çok süratli balıklar oldukları ve hızlı yemlere daha iyi tepki verdikleriydi. Ava 21 g'lık gümüş renkli bir kaşıkla hızlı düz sarım yaparak başladım. 15 dakika kadar deneyip sonuç alamayınca 30 g'lık mavi-gümüş renkli bir jigle hızlı düz sarım yaparak denemeye devam ettim. Bu şekilde de sonuç alamayınca çok sık kullandığım jigging aksiyonlarından biri olan peş peşe 2-3 sefer sertçe vurdurup boşunu alma şeklinde dipten başlayıp orta suya kadar yeme aksiyonlar yaptırmaya başladım. Jigging aksiyonlarına başladıktan sonra ikinci atışımda sağlam bir vuruş geldi. Büyük bir şey yakaladığımı sanarak takıma var gücümle asılıp balığı dipten yükselttiğimde gelenin hayal ettiğimden çok küçük bir yalederma olduğunu gördüm. Jigin kancası balığa yan tarafından takıldığı için balık olduğundan daha ağır gelmişti. Vakit kaybetmeden çeşitli jigging aksiyonlarıyla denemelerime devam ettim.



Sık uyguladığım jigging aksiyonlarından biri de kısa ve sert aksiyonlarla boşluk vermeden, süratli bir şekilde jigi en dipten satıha kadar çekip tekrar dibe ya da orta suya inmesini bekledikten sonra hareketi tekrarlamak. Aksiyonlarıma bu şekilde devam ederken orta suda çok kuvvetli bir vuruş daha aldım. Bu seferkinin büyük bir balık olduğundan hiç şüphem yoktu. Balık tüm gücüyle dibe doğru basarken ben de balığın misinayı dipteki kayalara kestirmesine engel olmak için kamışımı olabildiğince yukarıda tutup boşluk vermeden sarmaya çalışıyordum. Acaba oltanın ucundaki neydi? Dipten en az 10 m yüksekte vurduğuna göre orfoz ya da lahoz olma ihtimali düşüktü. Hiç yorulmayacakmış gibi dibe, yukarı, sağa, sola fişekleyerek çılgınca mücadele eden balığın ne olduğunu az çok anlamıştım. Nihayet balığı yüzeye çıkarmayı başardığımda oltanın ucundakinin çok yakışıklı bir yazılı orkinos olduğuna tamamen emin oldum. Kıyıya getirdiğimde balıkta hala hiç bir yorulma emaresi yoktu. kıyıya paralel müthiş bir hızla manevralar yaparak oltadan kurtulmaya çalışan balığı uygun bir anını denk getirip dışarı almayı başardım. Yazılı orkinosun ardından aynı yemle orta boy bir de melanur kandırıp avı sonlandırdım.





Takip eden günlerin akşam sularında da kıyıdan spin takımım ve hafif jiglerle denemeye devam ettim. 13 temmuz akşam suyunu tek bir vuruş dahi alamadan boş geçip 14 temmuz akşamı 19:15 sularında 45 g'lık beyaz hologramlı bir jigle yakışıklı bir yazılı orkinos daha kandırdım. Yine çok keyifli ve heyecan dolu bir mücadelenin ardından dışarı almayı başardığım balıkla birkaç kare fotoğraf çektirip tek balıkla avı sonlandırdım. Sonraki günlerde gerek iş ve ailevi sorumluluklarım gerekse yüksek nem oranıyla birleşince dayanılmaz bir hal alan sıcak hava yüzünden nadiren deneyebildiğim kıyı avlarından sonuç alamadım.




Sıcak ve nemli hava, özellikle uzun mesafeler yürümeyi gerektiren kıyı avlarını çekilmez hale getirince fırsat bulabildiğimiz sabah sularında Vedat Kaptan'ın botuyla yazılı orkinos hedefli denemelerimize devam ettik. Vedat Kaptan, oğlu Teoman, yeğeni Kaan, can dostum Mehmet Ali ve ben takip eden günlerde çok güzel bir ekip oluşturduk. 19 temmuz sabahı gün ağarmadan 04:15'te buluşup Vedat Kaptan'ın kamyonetine irtibatlı römorku ile çektiği zodyak botunu Yeni Liman Balıkçı Barınağındaki çekek yerinden denize indirdik. Gün ağarırken oltalarımızı suyla buluşturabilmek için rotamızı Konyaaltı plajının bitişiğindeki falezlere doğru çevirip sabahın sessizliğini bozan motorumuzun sesiyle kıpırtısız denizin üstünden kayarcasına yola koyulduk. Meraya vardığımızda gün yeni yeni ağarıyordu. Heyecanlı bir şekilde takımlarımızı hazırlayıp spin takımımın ucuna taktığım beyaz hologramlı 45 g'lık jigi suyla buluşturdum. İlk başlarda hareketsiz olan deniz yüzeyi havanın aydınlanmasıyla birlikte yazılı orkinos oynaklarıyla karışmaya başladı. Dört bir yanımızda beliren oynakların arkasına doğru arka arkaya atışlar gerçekleştirdiğimiz halde aşırı miktardaki yavru balıklara odaklanan yazılı orkinosları kandırmayı başaramadık. Bir ara 100 m kadar ilerimizde diğerlerinden daha büyük bir beslenme çılgınlığı meydana geldi. Suyun üstünde kaçışan yavru balık sürülerinin arasına onlarca yazılı orkinos aynı anda saldırıp hızlarını alamayarak suyun dışına fırlıyordu. Hemen motoru çalıştırıp sürüyü korkutmayacak şekilde yaklaştıktan sonra ilk atışımı gerçekleştirdim. Oynağın hemen arkasına düşen jigimi küçük ve seri aksiyonlarla sürünün arasından çekmeye başlar başlamaz vuruş geldi. Aman Allah'ım bu nasıl bir kuvvet, bu nasıl bir hız. Oltaya yakalanır yakalanmaz dibe fişekleyen balık makinemden müthiş bir süratle ip boşaltırken hiç bir şey yapmadan bekliyordum. Kıyıdan açıkta olduğumuz için ipin kayalara sürtünüp kopma ihtimali çok düşük olduğundan stressiz bir şekilde mücadele edip botun yanına getirdiğim balığı kuyruğundan tuttuğum gibi botun içine aldım.



Yakaladığım yazılı orkinostan sonra keyfimiz yerine gelmiş şekilde ava devam ettik. Ara ara beliren oynakların arkasına atışlar yapmaya devam ederken sonar ekranında altımızdan geçen balık sürülerinin uyarısını gördükçe jigimi 30 m derinlikteki dibe indirip seri aksiyonlarla yukarı çekiyordum. Yine sonar ekranında yoğun balık gösterdiği bir ara dipten aksiyon yaptırarak çektiğim jigime güzel bir balık yapıştı. Gelen çok iri boy bir istavritti. Bu boydaki bir jige atladığına ilk defa şahit olsam da balıkların bölgesel davranış farklılıklarına alışık olduğumdan çok fazla şaşırmadım. Avın devamında başka balık alamayınca sıcak bastırmadan limana dönmeye karar verdik. Geri dönüş yolunda sıçan adasının açıklarında rölanti hızına düşüp 1 mm'lik misina üzerine beşer kulaç aralıklarla bağlanmış 100 gramlık 5 kurşun, son kurşunun önünde 7 kulaç 0.60 mm florokarbon misina ve 14.5 cm'lik kolyoz desenli bir maket balıktan oluşan dip sırtısı takımımızı denize koyverdim. 25-30 m derinliklerdeki meranın üzerinden geçerken hiç beklemediğim bir anda vuruş geldi. Balığı çekerken aklımdan bir sürü farklı tür geçse de gelen yine çok yakışıklı bir yazılı orkinostu. Bu balığın hatrına merada birkaç tur daha sırtı çekip başka vuruş alamayınca avı sonlandırdık.





23 Temmuz sabahı da aynı ekiple gün ağarmadan denize açılıp soluğu falezlerin açığındaki meramızda aldık. Farklı sektörlere yolladığımız 28-60 gr arasında değişen jiglerimizi yaralı balık aksiyonlarıyla çekerken ilk vuruş genç denizci Teoman'a geldi. Keyifli bir mücadelenin ardından botun içine almayı başardığı balık çok yakışıklı bir yazılı orkinostu. Peşi sıra dipten seri aksiyonlarla yukarı çektiğim 45 gr'lık jige bir vuruş da ben aldım. Bu defaki balık hatrı sayılır boyda bir istavritti. O dakikadan sonra hepimiz peş peşe vuruşlar aldık. Takımın en genç üyesi Kaan'ın yakalayıp incitmeden geri saldığı yavru kaya gridası dışında gelenlerin hepsi istavrit azmanıydı. Vurup bırakan, sudan çıkarırken kurtulan ve botun içine giren onca balıkla çok keyifli geçen avı 10:00 gibi sonlandırıp limanın yolunu tuttuk.





1 hafta kadar işlerimizden fırsat bulup denize denize açılamadık.  31 temmuz sabahı aynı ekip toplanıp tekrar denize açıldığımızda ise ilk durağımız Kaleiçi limanı önlerindeki batık geminin çevresi oldu. Sonar cihazımız batık çevresinde yoğun balık yazdığı halde bir süre hiç birimiz vuruş alamadık. İlk vuruş ava başladıktan yaklaşık 45 dakika sonra 10.5 gr'lık çok hafif bir jigle deneyen Mehmet Ali'ye geldi. Kamışın bükülmesine bakılırsa balık beklediğinden büyüktü. Daha küçük bir şeyler hedefiyle salladığı jigin üçlü kancasının balığa dayanabilmesi için mücadeleyi uzun tutup balığı tamamen yorması gerekiyordu. Birkaç dakika temkinli bir şekilde mücadele ettikten sonra keyfi yaşamam için oltayı bana devretti. 5 dk kadar süren heyecan dolu fakat bir o kadar da keyifli mücadelenin ardından botun yanına getirdiğim balık yine çok yakışıklı bir yazılı orkinostu. Sakince kuyruğundan tutup botun içine aldım.

Aynı merada yarım saat kadar denedikten sonra rotayı Büyük Liman mendireğine çevirdik. Trafik hattına ve demir sahasına girmeden rölanti hızda dolaşıp yaklaşık 40 m derinliklerde sonar ekranında balık görünce stopa çektik. Daha büyük bir şeyler kandırabileceğimi umduğum yeni meramızda bu defa spin takımım yerine nispeten daha sağlam olan shore jigging takımıma şans verip 60 gramlık beyaz hologramlı jigimi dipten yukarıya doğru kısa ve seri aksiyonlarla çekmeye başladım. Jig dipten 20 m kadar yükselmişti ki çok sağlam bir vuruş geldi. Balığın kuvvetine bakarak bu defa farklı bir şey yakaladığımı hissediyordum. Oltanın ucundaki kuzu muydu yoksa kallavi bir yazılı orkinos mu almıştım? Takımımdaki ipe ve jige monte ettiğim 1/0 no asist kancaya çok güvendiğim için korkmadan asılıp balığı çabucak botun yanına getirdim. Bu seferki de diğerlerinden biraz büyükçe bir yazılı orkinostu. Henüz tam yorulmamış balığı botun içine almak için kuyruğundan tutmaya çalıştığımda motor gibi salladığı kuyruğuyla beni biraz sarssa da elimden kurtulmayı başaramadı. Yemyeşil sırt desenleriyle muhteşem görünen balığı renkleri solmadan önce fotoğraflama işine koyulduk.




Hayalimdeki yazılı orkinosların peşinden koşarak geçirdiğim temmuz ayını da böylelikle bitirmiş olduk. Çok şükür ki Akdeniz yine tüm cömertliğiyle bereketini bizlere sundu. Kısa sürede birbirinden güzel balıklar yakalarken acemisi olduğum yazılı orkinos avcılığı hakkında da çok şey öğrendim. Hayalini kurduğum büyüklükte yazılılar yakalayamasam da bir gün mutlaka onlarla karşılaşacağımıza inanıyorum. Sırada hayalini kurduğum başka başka balıklar var. Bekleyip görelim...