9 Şubat 2016 Salı

Çanakkale Lüferleri

İşim gereği yıl içinde planlı, plansız, uzunlu, kısalı seyahatlerde bulunmam gerekebiliyor. Bu seneki planlı seyahatlerim arasında ocak ayının ikinci haftasından itibaren 1-1.5 ay sürecek olan İstanbul seyahatim de vardı. İstanbul'a geçmeden önce iş icabı 1 günlüğüne de Çanakkale'ye uğrayacaktım. Bu vesileyle gece suyunda küçük bir balık kaçamağı yapmayı düşündüğüm halde meraya yabancı olduğum için bu dönemde balık yakalayabileceğimden pek umutlu değildim. Yine de Çanakkale'ye vardığım 17 ocak akşamı hava karardıktan sonra spor niyetine kısa bir at-çek avı gerçekleştirmeye karar verdim.

O akşam Çanakkale'de müthiş bir lodos fırtınası vardı. Hava tahmin raporları gecenin ilerleyen saatlerinde rüzgarın zaman zaman 50 knot hıza ulaşacağı uyarısında bulunuyordu. Nitekim tahminler doğru çıktı. Rüzgar o kadar kuvvetli esiyordu ki, olta attığım iskelede onlarca ilave halat ve usturmaçayla emniyete alınmış gemiler neredeyse iskeleyi yerinden söküp götürecek gibi sallanıyordu. Zaman zaman iskeleyi bile aşarak kıyıyı döven dev dalgalar zeminde ne varsa kaldırıp suyu çamur rengine bulamıştı. Levreğin sevdiği bir hava olsa da bu şartlar altında ne kadar dayanabileceğimi bilmiyordum. Yakışıklı bir levrek kandırabilme umuduyla 10 cm/10 g'lık, simli beyaz, kurşun kafalı silikon balıkla ava başlayıp iskelenin yan tarafından kıyıya paralel, dalganın kırıldığı yere doğru ilk atışımı gerçekleştirdim. Henüz birkaç kez atıp çekmiştim ki kıyıya 10 m kala hafif bir vuruş geldi. Balık mı vurmuştu yoksa çöpe mi takılmıştı emin değildim ama yem temiz gelmişti. Sonraki atışta aynı şiddette boşa giden bir vuruş daha aldım. Takip eden atışta bir vuruş daha alıp bu sefer bir anlık yakalanıp kurtulan balığın parıltısını gördüm.

O bir anlık parıldama, balığın ne olduğunu tam seçemesem de iri istavrit ya da sarıkanat gibi çok büyük olmayan bir balık olduğunu anlama yetti. Taktik değiştirmek şart olmuştu. Spin takımımı kenara bırakıp, ava LRF takımım ve hafif bir zokaya iliştirilmiş silikon kurtlarla devam etmeye karar verdim. 6 numara kancalı, 2.5 g'lık bir zokaya iliştirdiğim 5 cm'lik slikon kurdu 15 m kadar açığa gönderip diplettikten sonra ağır ağır sarmaya başladım. Çok geçmeden yapışan balık tahmin ettiğim gibi yakışıklı bir istavritti. Yarım saat içinde kah dipten küçük zıplatma hareketleriyle yukarı çekerek, kah 10-15 m açıktan düz sarım yaparak çok sayıda vuruş alıp, kovama 5 istavrit atmayı başardım. Asıl hedefimden şaşmış olsam da böyle bir fırtınada eğlencelik bir şeyler yakalamış olmak bile güzeldi.



Bir yandan LRF takımla istavrit aramaya devam ederken, bir yandan da ucuna 12.5 cm/21 g'lık limon ( sırtı sarı, yanları beyaz, altı turuncu ) renkli, dalan tip maket balık taktığım spin kamışımla dalganın kırıldığı yere atışlar yapmaya devam ediyordum. Bir süre sonra LRF takımımı kenara bırakıp, asıl hedefim olan levrekte yoğunlaşmaya karar verdim. Yarım saat kadar vuruş alamadan atıp çektikten sonra nihayet beklediğim o büyülü vuruş geldi. Yem olduğu yerde mıhlanınca iri bir levrek yakaladığımı düşünüp heyecanlandıysam da balığın ağırlığını hisseder hissetmez yanıldığımı anladım. Oltanın ucundaki olsa olsa yarım kilo civarı bir ispendekti. Birkaç saniyelik mücadeleden sonra balık kendini suyun dışına vurunca kesin kararımı verdim. Hiç hesaba katmadığım yakışıklı bir lüfer yakalamıştım. Kamışın ucunu suya sokup balığın ikinci kez su üstü yapmasına müsaade etmeden tek hamlede iskeleye attım.


O dakikadan sonra av çok heyecanlı bir hal aldı. Meraya güzel bir lüfer sürüsü girmiş olacak ki sonraki atışımda aynı yemle yakışıklı bir lüfer daha aldım. Hedefim levrekten lüfer kaymış, sarım hızımı arttırıp küçük vurdurma aksiyonlarını sıklaştırmıştım. Sonraki 1 saat içinde lüfer sürüleri meraya bir uğradı bir kayboldu. Yemimi takip eden, hamle yapan ve vurup kurtulan birkaç balıktan sonra nihayet 10 cm/10 g'lık kurşun kafalı silikon balıkla yakışıklı bir lüfer daha kandırıp avı sonlandırdım. Ertesi gün Çanakkale'den ayrılmadan önce iki arkadaş, sahildeki balık restoranlarından birinde pişirttiğimiz 5 istavrit ve 3 lüferle ziyafet çektik. İstavritler tavada, lüferler ızgarada nefis oldu...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder