31 Aralık 2011 Cumartesi

2011'i Geride Bırakırken

Adettendir, her senenin sonuna yaklaşırken gazeteler, televizyonlar geride bırakılmak üzere olan yılın önemli olaylarını derleyip, yılın özetini çıkarırlar. Ben de bilgisayarımda bulunan av arşivinin 2011 dosyasını kapatırken geride kalan senenin bir değerlendirmesini yapmak istedim.

Senelerin tecrübe ve bilgi dışında getirdiği bir şey varsa kuşkusuz o da zorlaşan hayat koşulları... İş seyahatleri, ilave mesailer, artan sorumluluklar tarafından kuşatılan insanın kendine ayırmış olduğu zaman sürekli daralıyor. 2011 benim açımdan önceki yıllara göre daha az balığa çıkma fırsatı bulduğum bir sene olarak geçmişteki yerini alacak. Yine de bugünün kıymetini bilmek gerek... Av arşivime baktığımda 2011 yılında 58 defa ava çıkmış olduğumu görüyorum. Fotograflayacak hiçbir şeyin olmadığı, kısaca eli boş döndüğüm avları da dahil edersem bu sayı sanıyorum 70'e çıkacaktır. Bu da, ortalamaya vurulduğunda yaklaşık 5 günde bir balığa çıkmış olduğum anlamına geliyor.

Detaya girdiğimde anavaşya ve katavaşyanın hız kazandığı Mayıs ve Ekim (Ekim sonu-Kasım başı) ayları en verimli aylar olarak öne çıkıyor. Buna karşın önceki yıllar en iyi avlarıma ev sahipliği yapan Kasım ve Aralık ayları bu sene şaşırtıcı bir biçimde sönük geçti. Bu durum balığın (lüfer ailesi) bu sene Boğaz'da oyalanmadan hızla aktığını gösteriyor. Son 2-3 senedir ılıman geçen sonbahar ayları lüfer ailesinin Boğaziçi'nde oyalanması için uygun şartlar oluşturmaktaydı. Sanıyorum bu sene bu ayların daha soğuk geçmesi göçü hızlandırdı.

Av lokasyonlarım geçen sene olduğu gibi bu sene de İstanbul ve Bodrum şeklinde iki ayrı bölgede yoğunlaştı. İstanbul'daki avlarımda Ekim ayında denk gelmiş olduğum lüfer furyası, Bodrum'da ise almış olduğum levrekler ve turna bu senenin en iyi avlarıydı . 2011 aynı zamanda levrek ile tanışma fırsatını edindiğim yıl olarak da zihnimde yer edecek. Geçen sene sezon başında karaya çıkarmak üzereyken kaçırdığım balığı saymazsak 2008 sezonundan bu yana hasret kaldığım palamutlar nihayet bu sene misafirim oldu. Misafirim diyorum, zira sezonda yakaladığım beş palamutun sadece ikisini alıkoydum. Ancak onun da sezonu oldukça kısa sürdü. Ağustos'tan Eylül sonuna kadar çok yoğun ve hızlı akan balık Eylül'ün sona ermesiyle akışını tamamladı, geriye sadece artçı küçük sürüler kaldı.

Avlanma şekli açısından hem İstanbul, hem Bodrum'daki avlarda geçen senenin aksine ağırlığımı büyük oranda sahte yem ile avcılığa verdim. Bu değişiklik avlanma stratejimi de büyük ölçüde değiştirdi. Önceki yıllar güneş doğmak üzereyken deniz kıyısında yerimi alıp, günümün büyük bölümünü balıkta geçirirken, bu sene olabildiğince erken, çoğu zaman sabah ezanı dahi okunmadan ava başlayıp, güneş ortalığı aydınlattığında avı bıraktım. Hem İstanbul'daki lüfer avlarında, hem de Bodrum'daki spin avcılığında bu yöntem randıman sağladı.

Tüm bu istatistikleri bir kenara bırakmak gerekirse, 2011 yılı denizlerimiz açısından çok önemli bir kampanyaya sahne oldu. Temelinde yavru balık avcılığını durdurmak amacıyla yola çıkılan, ve özellikle lüfer üzerinden yürütülen "Yavru Balığa Hayır" kampanyası sayesinde Türkiye'de ilk defa balıkların boy limitleri kamuoyunda geniş bir şekilde tartışıldı. Tezgahlarda limit altı balıkların satışı devam ederken somut sonuçlardan bahsetmek henüz zor olsa da, proje kamuoyunda kısmi de olsa bir bilinç oluşturmayı başardı. Sonucunda ne kadar yaptırım uygulandığı şüpheli olmakla birlikte limit altı balık satılan yerler hakkında yapılan ihbarların sayısı patlama yaptı. Kıyıda balık tutanlar arasında ilk kez limit altı çinekopları suya iade edenleri gördüm. Bu sene sanki beni de sınamak için her sene olduğundan daha fazla küçük balık geldi oltama. Hemen hepsini geldikleri yere iade ettim, baktım sonu gelecek gibi değil, olta atmayı bıraktım.

Ve bugün, senenin son gününde yine balığa çıktım. Bu yazının sonuna yılın son günü tuttuğum balıkların fotograflarını eklemeyi  çok isterdim ancak 7'den 9'a dek yaptığım denemelerde tek bir balık dahi alamayınca pes etmek durumunda kaldım. Umuyorum ki, 2011 yılı bilinçsiz avlanmaya devam edilmesi durumunda neler ile karşılaşabileceğimizin sadece bir uyarısı olarak kalır.

Herkese mutlu, sağlıklı ve bol balıklı yıllar...


28.05.2011 - Eşkina

06.08.2011 - Levrek

28.08.2011 - Turna
22.10.2011 - Palamut


23.10.2011 - Palamut
29.10.2011 - Lüfer

30.10.2011 - Lüfer

04.11.2011 - Lüfer (38 cm)
08.11.2011 - Levrek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder