Karadeniz’de eylül ayı bereket ayıdır. Özellikle spin
avcılığını seven tüm amatör balıkçılar heyecanla bu ayın gelmesini bekler. Lüfer, levrek, palamut gibi yırtıcı balıklar
soğuk kış aylarından önce mümkün olduğu kadar fazla balık yiyerek yağlanır.
Bahar aylarında yumurtadan çıkan lüfer yavruları, yaz boyunca çok küçük
balıklar ve planktonlarla beslendikten sonra nihayet eylül ayında defne yaprağı
olmaktan çıkarak canavar lakaplarına yakışacak şekilde vahşice avlanan çinekoplar
haline dönüşür. Lüfer denizlerin en yırtıcı balığı olarak kabul edilir. Cüsselerine oranla büyük balıklarla beslenmeleri, av esnasındaki süratleri, jilet
gibi keskin dişlere sahip kuvvetli çeneleri ve oburlukları bu balığı denizlerin
en yırtıcı balığı yapmıştır. Belki de bu yüzden lüfer avının çoğu amatör
balıkçı için yeri ayrıdır.
Tek bir lüfer yakalamanın hayaliyle gece gündüz,
sıcak soğuk demeden uğraşır lüfer avcısı. Kimi şansını at-çek yaparak, kimi mantarlı
dip takımıyla, kimi uzun oltayla, kimi ise zokayla dener. Tek bir amaç vardır, o da sarı gözlü,
asık suratlı, denizlerin en kabadayı balığını kandırmak. Lüfer tarih boyunca bu
denizlerle haşır neşir olan insanların kültürüne işlemiş, edebiyatımıza girmiş,
padişahlar zamanında uğruna gümüş zokalar dökülmüş ve özellikle İstanbul
Boğazı’yla özdeşleşmiş bir balıktır. Lüferin en güzel isimlerinden biri olan "Boğazın Sultanı" ismi de buradan gelmektedir.
Lüfer balığı denizciler için bu
denli değerli olduğundan büyüme evrelerindeki her boyu için farklı isimler
almıştır. Bazı kaynaklarda lüferin büyüme evrelerine göre aldığı isimler
santimetre cinsinden boy aralıklarına göre sınıflandırılmıştır. Örneğin
Rahmetli Üstad Ali Pasiner’in “Balık ve Olta” kitabında 10 cm’ye kadar defne yaprağı,
10-18 cm
arası çinakop, 18-25 cm
arası sarıkanat, 25-35 cm
arası lüfer, 35 cm’den sonra ise kofana olarak sınıflandırma yapılmıştır. Tahminim
Rahmetli Üstad Ali Pasiner bu sınıflandırmayı yaparken ölçümlerini kuyruk
uzunluklarını hariç tutarak ya da çatal boy ( burundan kuyruk çatalına kadar olan uzunluk ) yapmıştır. Günümüzde ise balık boylarının ölçümü
burundan kuyruk en uç noktasına kadar yapılmaktadır.
Esasında hepsi aynı balık olduğundan bu sınıflandırmayı yaparken kesin çizgiler koymak çok doğru değildir. Göreceli bir konu olmasına rağmen benim sınıflandırmam şöyle: 15 cm’ye
kadar defne yaprağı, 15-22 cm
arası çinakop, 22-25 cm
arası kaba çinakop, 25-30 cm
arası sarıkanat, 30-35 cm
arası lüfer, 35-40 cm
arası kaba lüfer, 40 cm
üzeri ise kofana ismini almaktadır. Bu sınıflandırmayı yüzlerce farklı boydaki
balığı inceleyerek, uzunluk ve ağırlıklarını ölçerek oluşturdum. Benim sınıflandırmama göre 15 cm’den sonra balık sırttan kalınlaşmaya ve yaprak
görünümünü yitirmeye başladığı için çinekop ismini alır. 22 cm’den sonraki çinekop
ise 120 g
ağırlığa ulaşmış, iyice kalınlaşmış ve saldırganlaşmıştır. Gönül kaba çinakop
boyutundaki balıklara sarıkanat demek istese de, sarıkanat diyebilmemiz için
balığın 25 cm’e ulaşması gerekir. Bu boydaki bir balık ise en az 150 g ağırlığındadır. 30
cm’lik bir lüfer ortalama 300 g'dır. 32 cm’ken ortalama 350 g , 33 cm’ken 385 g , 35 cm’ken 415 g , 36 cm’ken 450 g , 40 cm’ken ise 600 g ağırlığındadır. Yapmış
olduğum avlarda ölçtüğüm bu değerler balığın beslenmesine göre farklılık
gösterebilir.
Lüfer avı birçok farklı şekilde yapılabilse de at-çek yönteminin bendeki yeri ayrıdır. Bu yöntemde kullanılan kandırıcılar arasında en yaygın olanları kaşıklar ve sert plastikten imal dalan ya da su üstünden gelen
tipteki maket balıklardır. At-çek yöntemiyle lüfer avı sabır isteyen bir iştir.
Özellikle sabahın ilk ışıkları ve akşam saatleri olmak üzere doğru zamanda
doğru yerde sabırla at-çek yapmayı gerektirir.
At-çek avında kullanılan
kaşıkların sahip olması gereken bir takım özellikler vardır. Bu özelliklerin
başında atış mesafesi ve kaşığın su içindeki parıltısı gelir. Kaşıkların maket balıklara göre en büyük avantajı atış mesafesinin fazla olmasıdır.
Atış mesafesini etkileyen faktörler ise kaşığın ağırlığı ve şeklidir. Uzun
atışlar için kaşığın fırlatılma esnasında havada yalpa yapmadan minimum
sürtünmeyle süzülmesi gerekir. Kaşığın bu şekilde süzülmesi ağırlığı ve
şekliyle alakalı olmakla beraber atış tekniği ve rüzgar da süzülmeyi etkileyen
faktörler arasındadır. Örneğin rüzgar arkadan alındığında kaşığın havada yalpa
yapmadan süzülmesi daha kolayken, kafadan alınan rüzgarda bunu sağlamak daha
güçtür. Kaşığın su içinde çekilirken yaptığı hareket periyodik olarak sağa ve
sola devrilme şeklindedir. Parlak yapıda olan kaşıklar bu devrilmeler esnasında
güneşten aldığı ışığı yansıtarak çakarlı (yanıp sönen) bir görüntü oluşturur. Bir
kaşık ne kadar enli yapıdaysa o kadar belirgin çakar yapar. Hedeflenen balığın
büyüklüğüne göre kullanılan kaşığın büyüklüğü de farklılık gösterir.
Bence
lüfer avında kullanılan kaşıkların maket balıklara göre en büyük
dezavantajı balık kaçırma oranlarının yüksek olmasıdır. Genellikle kaşıkların
üzerlerinde tek bir adet üçlü kanca bulunur. Kaşığa yakalan lüfer kurtulmak
için doğası gereği ilk fırsatta su üstüne çıkmak ister. Suyun içinde bile en
süratli balıklardan biri olan lüferin suyun dışındaki hızı muazzam seviyededir.
Ağzındaki kaşıkla suyun dışına fırlayan lüfer kafasını sağa sola büyük bir
süratle sallar. Bu esnada kaşığın da ağırlığıyla çenesi parçalanarak kancadan
kurtulmayı başarır. Lüfer maket balığa yakalandığında ise çoğu zaman maket balığın birden fazla kancası balığın vücuduna saplanır. Her zamanki gibi suyun dışında
kafa sallama hareketini yapsa bile hafif olan maket balık da balığın hareketine
eşlik ettiği için kurtulma şansı kaşığa göre daha düşüktür. Maket balıklar kaşık
gibi hızlı bir şekilde suyun dibine batmadığından balıkçı maket balığı istediği süratte
çekebilir ya da durdurabilir.
Maket balıkların kaşıklara göre bir diğer avantajı ise güneşten
aldıkları ışığı yansıtmak zorunda olmadıkları için gece de
kullanılabilmeleridir. Kaşıklar ise gün ışığında ya da gece çevrede denize
vuran bir ışık kaynağı olduğunda kullanılabilir. Lüferlerin başlıca avları
arasında zargana gibi uzun balıklar geldiğinden hemen hemen kendi boylarındaki
uzun yapılı maket balıklara da saldırmaktadır. Kaba lüfer ve kofana avlarında
genellikle 18 cm’e kadar olan maket balıklar kullanılırken, çinakop avında 7-9
cm’lik maket balıklar tercih edilir. Lüfer avında kullanılan maket balıkların sahip
olması gereken özelliklerin başında da atış mesafesi ve yüzüş aksiyonu gelir. Maket balıkların atış mesafesi de ağırlıkları ve şekilleriyle alakalıyken, yüzüş
aksiyonları gaga şekilleriyle alakalıdır. Bir maket balığın gagası ne kadar büyükse
yüzüş derinliği de o kadar fazladır. Gagasız maket balıklar ise tamamen su üstünden
gelir. Gaganın görevi maket balığın hem yüzüş derinliğini hem de aksiyonunu
ayarlamaktır. Düze yakın şekilde yüzen maket balıklar kullanırken arada kamışın
ucunu sertçe hareket ettirerek aksiyon vermek avın verimini arttırabilir.
Balıkçı
avda maket balık mı yoksa kaşık mı kullanacağına karar verirken av bölgesinin
şartlarını göz önünde bulundurmalıdır.
Bir avda tek bir kaşık ya da maket balık kullanmak yerine farklı kaşık ve
maket balıklar da denenebilir. Böyle durumlarda takıp çıkarma kolaylığı sağlaması
açısından ufak klipsler kullanmakta fayda vardır. Hangi yemle yakalanmış olursa
olsun oltaya yakalanan lüfer, suyun dışına fırlamasını önlemek için, boşluk
vermeden hızlı bir şekilde çekilmelidir. Mümkünse kamışın ucu suya sokularak
balığın daha derinden gelmesi de sağlanabilir. Lüfer avında oltaya her an bir
levrek de gelebileceğinden takım daha büyük balıklar için de uygun olmalıdır.
Ben de eylül ayı içersinde canlı yemle lüfer avlamaya çalışırken şans eseri 1.3
kg’lik yakışıklı bir levrek yakalama şansı buldum.
Son olarak lüfer avında
dikkate edilmesi gereken bir konuya daha değinmek istiyorum. Oltaya yakalanan
lüfer kancadan çıkarılırken balığın jilet gibi keskin olan dişlerinden ve yemin
kancalarından sakınılmalıdır. Şayet kanca kaza sonucu çengeliyle beraber balıkçının etine saplanmışsa kanca
hareket ettirilmeden en yakın Sağlık ocağına gidilmelidir. Burada kancanın
battığı yer lokal olarak uyuşturulduktan sonra kanca cerrahi operasyonla acısız
çıkarılmaktadır. Ne yazık ki çok yakın zaman önce bizzat bu operasyonu geçirmek
durumunda kaldım. Tüm zorluklarına rağmen lüfer avı her amatör balıkçının
rüyalarını süslemeye devam edecektir. Denizlerin asabi yakışıklısın peşinde
koşarken tüm balık sevdalılarına rast gele…
Teşekkürler.
YanıtlaSilMerhaba. Değerli yazılarınız için teşekkür ederim. 3 gün önce kitabınızın da siparişini verdim.
YanıtlaSilSpin takımlı lüfer avında önerebileceğiniz maket balıklar nelerdir?
Teşekkürler.
Bu güzel yazın için hem teşekkür eder hem de tebrik ederim.
YanıtlaSil