Son zamanlarda ismi fazlaca zikredilen LRF birçok oltacı gibi benim de dikkatimi çekmiştir. Bunun başlıca sebebi, hassas spin kamışlarla yapılan bir at-çek yöntemi olmasıdır. Denizin yırtıcıları olan Levrek ve lüfer için yaptığım at-çek avcılığının yanında, bu teknik minik bir at-çek teknikçiği olarak elimin altında durabilir miydi? Neden olmasın?
Hafif, küçük, kısa, hassas gibi tabirleri bünyesinde barındıran bu yöntem bana, kocaman denizlerden ziyade, akarsularda ki alabalık avlarını ima etse de denizlerde başarılı avlar yapılabildiğini görmek, bu tekniği alternatif bir av tekniği olarak yanımda bulundurabileceğim anlamına geliyordu. Dedim ya her şeyin en hafifi, en hassası, en küçüğü. Bu tekniğin en can alıcı malzemeleri hiç kuşkusuz sahte yemleriydi. 5 cm’i geçmeyen silikon kurtlar,1,5, 2 ve 3 gram’lık zokalar, küçük jig’ler alabalık avlarından yabancısı olmadığım konulardı. İnternetten tek tıkla kapıma gelen kargomu açınca içinden çıkan özellikle kurtçukların küçüklüğüne epey şaşırdım. Beklediğimden çok küçüktüler. Ne kadar uzağa gidebilirdi ki bu sahte kurtçuklar? Aksiyonu nasıl olacaktı? En önemlisi de bir şeyler yakalayabilecek miydi?
Denizin hafif çırptığı bir gün kafamdaki soru işaretlerinin cevaplarını aramaya gittim. Birkaç noktada atışlarımı yaptım. Sonrasında denizin derinleştiği bir kayalığa çıkıp atışlarıma devam ettim. Elimde ki atarı 2-10 gr. kamışla bu teknik için yeterli olabilecek mesafelere varabildim. Birkaç küçük balığın kurtçuğu takibe alması, hatta içlerinden bir tanesinin son metrede sahteyi alıp kaçma çabası güzel bir heyecan yarattı. Genelde kurtçuğa deniz dibinden yukarı doğru kısa ve sert jerking hareketleriyle aksiyon verdirdim. Bazen de deniz dibinde tek hareketle zıplatarak dibi güzelce taramasını sağladım. Bu anlarda denizin çırpıntısı biraz artmış bende hafif soluma doğru sahtemi atıvermiştim. Arka arkaya sert iki jerking hareketinden sonra batmasına izin verip yeniden aynı hareketi tekrarlıyordum ki bu güzel ve renkli balık kurtçuğu avlayıverdi. Hassas kamışın eğilmesi ile keyifli bir mücadele başladı.
Lrf ile yakaladığım bu ilk balık oltanın ucunda keyifli bir mücadeleyle kayanın dibine geldi ve ben onu ellerime alıverdim. Kırmızı ve mavi renkleri harikaydı. LRF trofesi sayılabilecek irilikteki bu balığı fotoğraflarla geleceğe taşıdım ve onu geri saldım.
Dostlar, özellikle benim gibi at-çek ile balık avlayan oltacılara, bu tekniği -tek bir av yapmış olsam da- kesinlikle tavsiye ediyorum. Balık çeşitliliğinin artacağı ilerleyen günlerde farklı balıkları da yakalayacağıma inanıyorum. Aracınızda her daim bir LRF takımının bulunmasının günü geldiğin de çok işinize yarayacağını düşünüyorum. Rastgele dileklerimle.
Nedim İNAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder