Dostlar selamlar
Bu dönem okul yoğunluğumla birlikte
beklenen kuzey rüzgârları da bir türlü esmeyince, ilk kez üç ayı aşkın denize
balığa gitmedim. Hava tahminleri oklarını isteğimizin
tersine gösterdikçe sabır taşında ufak tefek çatlamalar başlamıştı. O çatlamaları sıvayacak rüzgâr
estiğinde ise kulağa çalınan küçük bir bilgi bizi doğru yerde doğru hedefe
yönlendirdi. Oltada balık hissetme ihtimali bile
gözü kapalı deniz kenarına savurdu bizi. Bizi dedim çünkü giderken Burak’ı da
aradım. 10 dakikaya hazırlanan dostumla birlikte ilçe merkezindeki ağaçları
bile ciddi ciddi sallayan poyrazın keyfiyle yola koyulduk.
Bir süredir görüşemediğimizden koyu
muhabbetin yolu nasıl bitirdiğini bile anlayamadık.
Meraya vardığımızda köpüren denizde
şanslarını deneyenler vardı. Burak aşağı taraflarda ava başlarken, ben lüferin
hakkı olan kayadaki yerimi alıyordum. Hansen Pilgrim 28 gram'lık kaşıkla oldukça
uzak mesafelere yoklamaya başladım. Bu kaşık, balığın nazlı olduğu
zamanlarda bile işe yarar tavsiyesiyle edindiklerimdendi. İlk yarım saat içinde oltanın ucuna
takılan ot parçasından başka bir şey yoktu. Sonrasında bir ot parçası daha kaşık
düşer düşmez takılıverdi. Sarmaya başladım. Dalgaların etkisiyle oltanın ucunu iyice öne
eğmeye başlayan ot parçasının bir an bir lüfer olabileceği aklıma gelse de bu
düşünce oltanın ucunda herhangi bir tepki olmamasından dolayı çabucak uzaklaşıverdi.
Nasıl bir otsa artık! Ağır ağır geliyordu. Yaklaştığında yandakinin sesiyle
irkildim "Oltadaki Balık, çeksene!" İşte tam da o anda sazan taklidi
yapan lüfer suyun üstüne yanlamasına çıkıverdi. Başladı kafa darbelerine. Makineme yüklendim ama hazırlıksız yakalanmıştım. Kayadan onu çıkaracak pozisyonu
alamadan yukarı kaldırmaya çalıştığım ilk an iğneden kurtuluverdi ve suya döndü. Yanımdaki balıkçı arkadaş benden daha
çok üzüldü. Buna eminim. Devamında oltacı sayımız artarak ava
devam ettik. Kaya yükünü almıştı. Artık hareket vaktiydi.
Burak’ta dönüp dolaşıp yanıma
gelmişti. Devamında dalgalara düşen kaşık daha
ilk hareketinde bir adet daha lüferi kandırıverdi. Tam da dalgada sağlam bir biniş. Kafa darbeleri çok sert olmasa da
keyif verici. İlk sudan kesmeyi başarılı bir şeklide yapsam da
kayanın üzerine düşmeden iğne ağızdan çıkıyor ve bu sefer geldiği yerden değil
sağ arkamızdan-Burak’ın tüm yakalama çabalarına rağmen- suya geri dönüyor.
Nasip. Bu ara tek tük yanımızda alanda
oluyor benim gibi düşürende. Çok zaman geçmeden bi daha yükleniyor
oltaya. O da tam sudan keserken düşüyor ve gelen dalgayla uzaklaşıyor. Nasipsiz
dayak bile yenmez deyip bir daha oltaya yapıştırıyorum. Bu seferki iri sıçraya
sıçraya geliyor. İyi direniyor ama benim kaşık ona direnemiyor ve balık kaşığı
ağzından atıyor. Yanımdakilerden de düşürenler olunca
bugün balığın sahtelere iyi oturmadığı gerçeği ortaya çıkıyor. Bir sonraki sefer oltaya binen lüferi
Burak’ında yardımıyla ellerimize almak nasip oluyor. Şeytanın bacağı bu andan sonra kırılıyor.
Çok geçmeden Kofana adayı lüfer oltama
biniyor. Bu, bugünün en irisi benim dercesine direniyor. Sudan çıkarırken başka
bir arkadaşın oltası benim oltaya dolansa da almayı başarıyoruz. Kaba lüfer
kategorisindeki bu balık keyfimizi yerine getiriyor. Sonrasında hemen sağ kenarımdan olta
atan Burak kofana olma yolunda emin adımlarla ilerleyen irice bir balığı
taktırmayı başardı. Yolun ortalarına gelen balık sudan
havalara çıkıp serbest düşüşe geçerken kaşığı da ağzından bırakıverdi. Ama bu durum moralini bozmak yerine
daha da şevklendirdi. Ve kısa zaman sonra kaçan kadar olmasa da ona yakın bir
balığı çok ince bir atışla kaşığa yapıştırdı ve aramızda balığı kayaya
çıkarabilecek en zor pozisyonda olan kişi olmasına rağmen başarıya ulaşarak oda
ilk lüferini eline aldı.
Akşama doğru nokta bir atışla yine
aynı büyüklükte bir tane daha aldı. Balık keyfini doyasıya yaşadığımız
bir av oldu. Akşam karanlığında balığın kesmesiyle avımızı sonlandırarak dönüş
yoluna geçtik. Ertesi akşam evde oturamazdım. Akşam suyunda 2 adet lüfer almayı başararak
evimin yolunu tuttum. Bunu ilk kez balık tutan birinin yaşadığı
heyecanın aynısını, her avda yaşayan biri olarak ifade ediyorum. Bu benim yaşam tarzım. Tüm oltacılara rastgele.
Nedim İNAL
nediminal@mynet.com
anlatım-ifade biçimi hiç balık tutmayı bilmeyen birine bile anı yaşatıyor.......vildan inal
YanıtlaSil