4 Mart 2015 Çarşamba

Levrek Sefa'sı

70 metre yüzerek sudan çıktığımda ne soğuğun şokunu atlatabilmiştim ne de ellerimin arasından kaçıp giden levreğin.Vücudumdan süzülen buz taneciklerini suya atlamadan önce çıkardığım tişort ile kuruladıktan sonra tekrardan eşofmanlarımı giyerek güvenlik kulübesine doğru koşmaya başladım.Isıtıcının önünde geçen 15 dakikalık bir süreden sonra çözülmeye başlamıştım.Haliyle dilimde yavaş yavaş çözülüyordu.Yeterince ısındıktan sonra marinanın güvenlik sorumlusu olan Etem amcaya olayları kah gülerek kah ağlayarak anlatmaya başladım.Tabi ki ağlayan kısmını ben gülen kısmını ise Etem amca oluşturuyordu.

 "Etem Amca gördüğün gibi hava bugün inanılmaz soğuktu.Bizde bunun farkında olarak soğuğun etkilerini ortadan kaldıracak şekilde hazırlanıp meraya vardık.Ama suyun soğukluğunu hiç hesaba katmamıştık.Yeterince teke süzdükten sonra marinayı çevreleyen mendireğin üzerinden usulca ucuna doğru ilerledik.Hedef balığımız yine eşkina ve karagözdü.Bu aralar balıkçılık sevdasına gönlünü kaptıran kardeşim Burak Yılmazbaş'la beraber geldiğimiz için ayrıca istekliydim bu akşam.Oltaları suyla buluşturduktan sonra başladık muhabbete.Kendisinin benim kadar sabırlı olamayacağını bildiğim için yanımızda iki tane de spin kamış getirmiştik.Eğer yemli takımlar oynamazsa liman içinde levreğe spin denemeleri yapacaktık.İki saatlik bence heyecanlı Burak içinse biraz heyecanlı fazlasıyla sıkıcı bir bekleyişten sonra yemli takımlarla balık avlayamayacağımıza kanaat getirip pes ettik.Avlanma prensibimizi değiştirerek sahte yemlerle levreği kandırmayı deneyecektik.

Yemli takıma göre daha hafif kamışlarla atış yapacağımız için bir kaç atışla Burak'a gösterdikten sonra liman içinde denemelere başladık.Açıkçası atışlarım çok umutsuzdu Etem Amca.Burak daha fazla sıkılmasın biraz hareket olsun diye atış yapıyordum.Henüz 6. veya 7.atışta balık yapıştı oltaya.En son levreğimi yaklaşık 1 yıl önce kandırmıştım.Haliyle bir heyecan sardı beni sorma gitsin.(Hikayenin gülen kısmı Etem Amca =) ) Burak, Usain Bolt'a kafa tutarcasına bir deparla mendireğin ucunda unuttuğumuz kepçeyi almaya koştu.Geldiğinde hala balıkla mücadeleye devam ediyordum.Şuana kadar kandırdığım en büyük levrek 2.800 civarıydı rekorumu kıracağım kesindi be Amca.Neyse niye bu haldeyim oraya gelelim.Burak kepçeyi getirdi ama kepçenin sapı 1 metreydi bizim avlandığımız yerin su kesiminden yüksekliği ise yaklaşık 1.5 metreydi. Lrf için kullandığım makineyle atış yapıyordum ve gelirken üşenip misinayı değiştirmemiştim.Üzerinde 0.18 monoflament misina sarılıydı yani balığı kepçelemek için çok vaktimiz yoktu.Burak yere uzandı ve eğilebildiği kadar eğildi.Balığı suyun içinde kepçeyle duvar arasında sıkıştırınca olan oldu.Misina koptu ve balık öylece kaldı.Yaklaşık 75-80 cm'lik bir balıktı.Bu şekilde kepçeye girmesi mümkün değildi.Kafası ve kuyruğu kepçenin dışında hareketsizce duruyordu.
O an hiç bir şey söylemeden üzerimdekileri çıkarmaya başladım.Saniyeler içerisinde don-atlet sudaydım.(Etem Amca yüz ifademe aldırmadan kahkahalarının sesini arttırıyor)Suya atladığımda hissettiğim şey sanki altımdaki buz kütlesi kırılmışta suya düşmüş gibiydi.Resmen şoka girmiştim kıpırdayamıyordum.Neyse ki zor zahmet kendime geldim.Elimi yavaşça kepçeye uzattım ve ne olduğunu anlamadan balık sert bir darbeyle ellerimin arasından kayıp gitti.Neye üzülsem bilemedim.Sudan çıktığımda tek tesellim anlatacak güzel bir o kadar da soğuk bir hikayemin olmasıydı.Şanslı adamsın Etem Amca buz gibi hikayemi sıcağı sıcağına dinleyebildin.Hadi iyi geceler.."

 Islak ve soğuk bir gecenin ardından geçen bir aylık süreçte çok defa levreğe denediysem de bir sonuç alamadım. 4 Aralık akşamı Savaş abiden gelen mesajda önümüzdeki 3-4 gün beraber avlanabileceğimiz yazıyordu.Tam da bu dönemlerde Marmara'nın dört bir yanından levrek raporları geliyordu.İkimizde bunun farkında olarak hemen denemelere başladık.İlk akşam şeytan oltası ve lrf ile şansımızı denedik ama herhangi bir sonuç alamadık.Sabah suyunu denemeye karar verdik.Saat 05.00'te görüşmek üzere meradan ayrıldık.Rüyalarımı levreklerin süslediği bir gecenin ardından sözleştiğimiz gibi 5 sularında oltalarımızı atmaya başlamıştık.İlk gün benim adıma pek hareketli geçmedi ama Savaş Abi ilk vuran balığını sudan çıkaramasa da günün sonunda güzel bir levrek kandırmayı başarmıştı.Yavaş yavaş gün aydınlığa kavuştuğu için avı bıraktık.Yarın sabah 04.30 da tekrardan merada görüşmeye karar verdik.Psikolojik olarak beni etkileyen bütün etkenleri ortadan kaldırmak için Savaş abiden son taktikleri almanın yanında bugün levreği kandırdığı sahteyi de almıştım.Yarın balık kesinlikle bendeydi yani.Heyecan hat safhaya çıktığı için dün gece rüyalarımı süsleyen levrek bu gece uykularımı kaçırıyordu.İki saatlik uykudan sonra 04.30 da tekrardan meradaydık.Mendireğin iki farklı ucundan atış yapmaya başladık.Ben limanın içine doğru atış yaparken Savaş Abi mendireğin dış tarafına doğru suyun nispeten daha sığ olduğu merada sabrediyordu.Fakat o kadar yorgundum ki sahteyi attıktan sonra gözlerimi kapatarak uyku moduna geçiyor makine sarmayı durdurunca tekrardan atış yapıyordum.Savaş Abi merayı tarayarak benden uzaklaşınca bende dayanamayıp oltayı dizlerimin üzerine koyarak bir kenara oturdum.Kısa bir süre şekerledikten sonra Savaş Abi bana yaklaşınca çaktırmadan kalkıp atış yapmaya başladım.Bu sersemliği üstümden atmam için adrenalin patlaması gerekiyordu.

40 dakika gibi bir süre geçmişti atışlarıma hala aynı yerden aynı hızda aynı şekilde çekiyordum.Yine bir öncekileriyle aynı şekilde tekrarlanan atışımda sahtenin aksiyonunda bir değişiklik oldu.Bu fark edilir değişiklik yaklaşık 2 saniye sürdü ve kamışa müthiş bir ağırlık bindi.Beklenen adrenalin bir anda patlamıştı.Süratle kaloma almaya başlayan balığı kontrol edemememden daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir balıkla mücadele ettiğim belliydi.Balığı yönlendirmek bir yana kaloma almasını bile yavaşlatamadım.Savaş Abi balığı kaçıracağımı anlamış olmalı ki yardım etmeyi teklif etti.Fakat bu yardımı kabul etmedim.Balıkçılık hayatım boyunca çok şey öğrendiğim hocamdan nasıl balık kaçırılırın dersini de uygulamalı olarak almış oldum.Yaptığım hataları bir bir anlattı ve bir daha ne yapmayacağımı öğrenmiş oldum.Savaş Abi oltayı eline aldığında balık kayaya girmişti.Bir süre uğraştıysa da çıkaramadı balığı.0,14 ip misina önüne 0,30 şok misina vardı.Olması gerektiği gibi misina kayalara sürterek koptu.Kısa süre içerisinde gerçekleşen bu süreçte heyecandan ayaklarım titreme modunu aşmış resmen yeryüzünden havalanıp tekrardan yeryüzüne iniş yapıyordu.Ne uyku kalmıştı,ne umut ne de mutluluk..





Suya indirdiğim yelkenlerimi kaldırıp tekrardan atış yapmaya başladım.Dün gece uykularımın kaçması yerindeymiş dercesine 4 dakika sonra oltama çok güzel bir balık daha yapıştı.Kısa bir mücadeleden sonra Savaş Abi balığı kepçelemişti. Kaçırdığım balığın etkisiyle küçük bir levrek sandım.Fakat kendi rekorumu kırdığımı balığı gördüğümde anladım.Daha mutlu daha huzurlu bir şekilde atış yapmaya devam ettim.Bir saat sonra avı bitirdiğimizde Savaş Abi'de bende ikişer levrek kandırmayı başarmıştık.Hepinize daha güzel avlar yapabilmeniz dileğiyle rast gele..



1 yorum:

  1. aşk var aşk var
    bu soğukta suya girmek her aşığın harcı değil:)
    tebrik ederim

    YanıtlaSil