70 metre yüzerek sudan çıktığımda ne soğuğun şokunu
atlatabilmiştim ne de ellerimin arasından kaçıp giden levreğin.Vücudumdan
süzülen buz taneciklerini suya atlamadan önce çıkardığım tişort ile kuruladıktan
sonra tekrardan eşofmanlarımı giyerek güvenlik kulübesine doğru koşmaya
başladım.Isıtıcının önünde geçen 15 dakikalık bir süreden sonra çözülmeye
başlamıştım.Haliyle dilimde yavaş yavaş çözülüyordu.Yeterince ısındıktan sonra
marinanın güvenlik sorumlusu olan Etem amcaya olayları kah gülerek kah
ağlayarak anlatmaya başladım.Tabi ki ağlayan kısmını ben gülen kısmını ise Etem
amca oluşturuyordu.
"Etem
Amca gördüğün gibi hava bugün inanılmaz soğuktu.Bizde bunun farkında olarak
soğuğun etkilerini ortadan kaldıracak şekilde hazırlanıp meraya vardık.Ama
suyun soğukluğunu hiç hesaba katmamıştık.Yeterince teke süzdükten sonra
marinayı çevreleyen mendireğin üzerinden usulca ucuna doğru ilerledik.Hedef
balığımız yine eşkina ve karagözdü.Bu aralar balıkçılık sevdasına gönlünü
kaptıran kardeşim Burak Yılmazbaş'la beraber geldiğimiz için ayrıca istekliydim
bu akşam.Oltaları suyla buluşturduktan sonra başladık muhabbete.Kendisinin
benim kadar sabırlı olamayacağını bildiğim için yanımızda iki tane de spin
kamış getirmiştik.Eğer yemli takımlar oynamazsa liman içinde levreğe spin
denemeleri yapacaktık.İki saatlik bence heyecanlı Burak içinse biraz heyecanlı
fazlasıyla sıkıcı bir bekleyişten sonra yemli takımlarla balık
avlayamayacağımıza kanaat getirip pes ettik.Avlanma prensibimizi değiştirerek sahte
yemlerle levreği kandırmayı deneyecektik.
Yemli takıma göre daha hafif kamışlarla atış yapacağımız
için bir kaç atışla Burak'a gösterdikten sonra liman içinde denemelere
başladık.Açıkçası atışlarım çok umutsuzdu Etem Amca.Burak daha fazla sıkılmasın
biraz hareket olsun diye atış yapıyordum.Henüz 6. veya 7.atışta balık yapıştı
oltaya.En son levreğimi yaklaşık 1 yıl önce kandırmıştım.Haliyle bir heyecan
sardı beni sorma gitsin.(Hikayenin gülen kısmı Etem Amca =) ) Burak, Usain
Bolt'a kafa tutarcasına bir deparla mendireğin ucunda unuttuğumuz kepçeyi
almaya koştu.Geldiğinde hala balıkla mücadeleye devam ediyordum.Şuana kadar
kandırdığım en büyük levrek 2.800 civarıydı rekorumu kıracağım kesindi be Amca.Neyse
niye bu haldeyim oraya gelelim.Burak kepçeyi getirdi ama kepçenin sapı 1
metreydi bizim avlandığımız yerin su kesiminden yüksekliği ise yaklaşık 1.5
metreydi. Lrf için kullandığım makineyle atış yapıyordum ve gelirken üşenip
misinayı değiştirmemiştim.Üzerinde 0.18 monoflament misina sarılıydı yani balığı
kepçelemek için çok vaktimiz yoktu.Burak yere uzandı ve eğilebildiği kadar
eğildi.Balığı suyun içinde kepçeyle duvar arasında sıkıştırınca olan
oldu.Misina koptu ve balık öylece kaldı.Yaklaşık 75-80 cm'lik bir balıktı.Bu
şekilde kepçeye girmesi mümkün değildi.Kafası ve kuyruğu kepçenin dışında
hareketsizce duruyordu.
O an hiç bir şey söylemeden üzerimdekileri çıkarmaya
başladım.Saniyeler içerisinde don-atlet sudaydım.(Etem Amca yüz ifademe
aldırmadan kahkahalarının sesini arttırıyor)Suya atladığımda hissettiğim şey
sanki altımdaki buz kütlesi kırılmışta suya düşmüş gibiydi.Resmen şoka
girmiştim kıpırdayamıyordum.Neyse ki zor zahmet kendime geldim.Elimi yavaşça
kepçeye uzattım ve ne olduğunu anlamadan balık sert bir darbeyle ellerimin
arasından kayıp gitti.Neye üzülsem bilemedim.Sudan çıktığımda tek tesellim
anlatacak güzel bir o kadar da soğuk bir hikayemin olmasıydı.Şanslı adamsın
Etem Amca buz gibi hikayemi sıcağı sıcağına dinleyebildin.Hadi iyi
geceler.."
Islak
ve soğuk bir gecenin ardından geçen bir aylık süreçte çok defa levreğe
denediysem de bir sonuç alamadım. 4 Aralık akşamı Savaş abiden gelen mesajda
önümüzdeki 3-4 gün beraber avlanabileceğimiz yazıyordu.Tam da bu dönemlerde
Marmara'nın dört bir yanından levrek raporları geliyordu.İkimizde bunun farkında
olarak hemen denemelere başladık.İlk akşam şeytan oltası ve lrf ile şansımızı
denedik ama herhangi bir sonuç alamadık.Sabah suyunu denemeye karar verdik.Saat
05.00'te görüşmek üzere meradan ayrıldık.Rüyalarımı levreklerin süslediği bir
gecenin ardından sözleştiğimiz gibi 5 sularında oltalarımızı atmaya
başlamıştık.İlk gün benim adıma pek hareketli geçmedi ama Savaş Abi ilk vuran
balığını sudan çıkaramasa da günün sonunda güzel bir levrek kandırmayı
başarmıştı.Yavaş yavaş gün aydınlığa kavuştuğu için avı bıraktık.Yarın sabah
04.30 da tekrardan merada görüşmeye karar verdik.Psikolojik olarak beni
etkileyen bütün etkenleri ortadan kaldırmak için Savaş abiden son taktikleri
almanın yanında bugün levreği kandırdığı sahteyi de almıştım.Yarın balık
kesinlikle bendeydi yani.Heyecan hat safhaya çıktığı için dün gece rüyalarımı
süsleyen levrek bu gece uykularımı kaçırıyordu.İki saatlik uykudan sonra 04.30
da tekrardan meradaydık.Mendireğin iki farklı ucundan atış yapmaya başladık.Ben
limanın içine doğru atış yaparken Savaş Abi mendireğin dış tarafına doğru suyun
nispeten daha sığ olduğu merada sabrediyordu.Fakat o kadar yorgundum ki sahteyi
attıktan sonra gözlerimi kapatarak uyku moduna geçiyor makine sarmayı
durdurunca tekrardan atış yapıyordum.Savaş Abi merayı tarayarak benden
uzaklaşınca bende dayanamayıp oltayı dizlerimin üzerine koyarak bir kenara
oturdum.Kısa bir süre şekerledikten sonra Savaş Abi bana yaklaşınca çaktırmadan
kalkıp atış yapmaya başladım.Bu sersemliği üstümden atmam için adrenalin
patlaması gerekiyordu.
40 dakika gibi bir süre geçmişti atışlarıma hala aynı yerden
aynı hızda aynı şekilde çekiyordum.Yine bir öncekileriyle aynı şekilde
tekrarlanan atışımda sahtenin aksiyonunda bir değişiklik oldu.Bu fark edilir
değişiklik yaklaşık 2 saniye sürdü ve kamışa müthiş bir ağırlık bindi.Beklenen
adrenalin bir anda patlamıştı.Süratle kaloma almaya başlayan balığı kontrol
edemememden daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir balıkla mücadele ettiğim belliydi.Balığı
yönlendirmek bir yana kaloma almasını bile yavaşlatamadım.Savaş Abi balığı
kaçıracağımı anlamış olmalı ki yardım etmeyi teklif etti.Fakat bu yardımı kabul
etmedim.Balıkçılık hayatım boyunca çok şey öğrendiğim hocamdan nasıl balık
kaçırılırın dersini de uygulamalı olarak almış oldum.Yaptığım hataları bir bir
anlattı ve bir daha ne yapmayacağımı öğrenmiş oldum.Savaş Abi oltayı eline
aldığında balık kayaya girmişti.Bir süre uğraştıysa da çıkaramadı balığı.0,14
ip misina önüne 0,30 şok misina vardı.Olması gerektiği gibi misina kayalara
sürterek koptu.Kısa süre içerisinde gerçekleşen bu süreçte heyecandan ayaklarım
titreme modunu aşmış resmen yeryüzünden havalanıp tekrardan yeryüzüne iniş
yapıyordu.Ne uyku kalmıştı,ne umut ne de mutluluk..
Suya indirdiğim yelkenlerimi kaldırıp tekrardan atış yapmaya başladım.Dün gece uykularımın kaçması yerindeymiş dercesine 4 dakika sonra oltama çok güzel bir balık daha yapıştı.Kısa bir mücadeleden sonra Savaş Abi balığı kepçelemişti. Kaçırdığım balığın etkisiyle küçük bir levrek sandım.Fakat kendi rekorumu kırdığımı balığı gördüğümde anladım.Daha mutlu daha huzurlu bir şekilde atış yapmaya devam ettim.Bir saat sonra avı bitirdiğimizde Savaş Abi'de bende ikişer levrek kandırmayı başarmıştık.Hepinize daha güzel avlar yapabilmeniz dileğiyle rast gele..
aşk var aşk var
YanıtlaSilbu soğukta suya girmek her aşığın harcı değil:)
tebrik ederim