18 Mart 2015 Çarşamba

Aynı Tarife

 İstanbul aşığı kıyı balıkçıları olarak yazın kavurucu sıcakları genellikle en pasif geçirdiğimiz dönemlerdir.Bu yüzden herkes dört gözle sonbaharın gelmesini beklemektedir.Suların biraz soğumasıyla beraber kıyılara aralıksız taarruz eden,su üstünü birbirine katan,zarganalara istavritlere uçmasını öğreten denizlerin psikopat çocuğu lüferin heyecanı ayrı;bir denizaltı edasıyla derinlerden sessizce gelen ve kıyıları talan eden,ağır başlı,tuttuğunu koparan,avına yöneldiğinde denizleri yutacak gibi iştahla saldıran levreğin heyecanı ayrı;geçişini yakalamak için günlerce boğazın serin sularına savurduğunuz sahtenizin üstünde veya Galata'nın tarih kokan sayfalarına iliştirdiğiniz zokanın ucunda olmasını hayal ettiğiniz palamutun heyecanı ayrıdır.

2014 ün İstanbul'unda güzel bir sonbahardan sonra tüm sonbaharlarımı gölgede bırakacak kadar bereketli bir kış sezonu geçirdim.Lisans eğitimimden dolayı finaller ve sömestr tatili derken bir aydan fazla balık tutmak için deniz kıyısında bulunamamıştım.Deniz kokusuna karışan balık kokusu burnumda tütmeye başlamıştı.Derslerin başlamasıyla hayatım rutine girdiği için ilk boşlukta balıkta olabilmenin planlarını yaptım.Uzun süredir balık üzerine sohbetler ettiğimiz, şuana kadar tek balık tecrübesi dedesi ve babaannesiyle köyde sazan yakalamak olan İbrahim Kara kardeşimle birlikte balık tutmaya gidecektik.

Türk'ün şanlı tarihinde apayrı yeri olan şehzadeler şehri Bursa'nın muhteşem köylerinde babaanneye kadar uzanan balık aşkı illaki İbrahim'de de vuku bulmalıydı.Bu yüzden teklifimi sevinçle kabul etti ve akşam üstü görüşmek üzere sözleştik.Hava gayet güzeldi sıkı giyinildiği takdirde üşütmeyecek cinstendi.Karagöz +3 İstanbul -3 başlığıyla paylaştığım avın bereketi de kardan önce gelmişti.Meteorolojinin uyarılarına göre İstanbul'u sıkı bir kar havası bekliyordu.Kardan önce iyi balık yaptığını bir kaç kez tecrübe ettiğim için bu gece yapacak olduğumuz ava umutla ve bir o kadar da özlemle gidiyordum.Şeytan oltasıyla avlanmayı planlamıştım.0,28 mm kalınlığında iki makara ve bir kutu 4 numara iğneleri cebime koyduktan sonra kepçe ile kovamı alıp İbrahim'le sözleştiğimiz yerde buluştuk.

 Teke süzmek için iskelenin ayaklarını peşi sıra taramaya başladık.Ben önde kepçeyle İbrahim arkada kovayla kolektif şekilde kısa zamanda çok güzel tekeler süzmeyi başarmıştık.Bu arada ilk olarak teorik eğitime başlamıştım.Aşılması gereken evrelerin malzeme, tecrübe, sabır ve kısmet olduğunu anlattım.Malzemeyle tecrübeyi kısmen bana bırakacak sabır ve kısmet evrelerini de İbrahim alacaktı.Adil bir dağılım yaptığımdan emin olmak için İbrahim'e hayatına genel olarak baktığında kendini şanslı olarak görüyor musun diye sordum.Gelen cevap hem komik hem de fazla cüretkârdı.Şartlar eşit senin tecrüben kadar şanslıyım dedi.Eğer dediği kadar varsa bu gece limitlerimizi zorlayacaktık.

Gölde şıp şıp diye adlandırılan takımla sazan yakalamaya alışmış olan İbrahim ilk başta şeytan oltasıyla avlanmayı fazlasıyla yadırgadı ve balık tutabileceğine inanmakta zorlandı.Oltalarımızı suyla buluşturduktan sonraki paylaşımımızda ise ümit bende yeis İbrahim'de idi.Bu durum çok fazla sürmedi.Ava başladıktan 5 dakika sonra ilk vuruşla beraber ilk balıkta oltadaydı.Teke süzmeye başladığımızdan beri İbrahim'e balık vurduğunda ne yapması gerektiğini anlatmama rağmen çok heyecanlandı.Karakter yapısı olarak da hayata karşı refleksleri hep bu denli heyecanlı olduğu için ikimiz de balık vurduğunda böyle olacağını biliyorduk.Morallerimizi yüksek tutmaya çalıştık ama hem misinaları dolaştırmıştık hem de bulunduğumuz merada fazlasıyla gürültü yapmıştık.Başka olta olmadığı için dolaşan misinaları ya çözecektik ya da çözecektik.15-20 dakika kadar oltalarla uğraştık ve sonunda başardık.Bu arada da meraya dinlenme fırsatını vermiş olduk.Ava başladıktan sonra ilk balığımızı almıştık.Eğer sürüyü dağıtmadıysak bir kaç balık daha almamız muhtemeldi.Oltalarımızı suyla buluşturduktan sonra İbrahim de ben de umudun hüküm sürdüğü sulardaydık.Çok geçmeden İbrahim "Çekiyor,bir şey çekiyor" diye heyecanlanınca hemen elindeki misinaya baktım.Misina gerilmiş ve suyu taramaya başlamıştı.heyecandan "Al hemen al,sen çek" diye misinayı elime tutuşturmaya çalışsa da balığı kendisine çektirmeye niyetliydim.Balık zincire dolanmasın diye ilk müdahaleyi yaptıktan sonra kontrolü İbrahim'e bıraktım.Balık her kafa atışında "Abi kaçacak bu,al şu oltayı." diye söylenmeye devam etti fakat gecenin en büyük balığı olan 1500 gram civarı bir baltabaşı sudan çıkarmıştı.Kısmeti dediği kadar vardı hem iri balık almıştı hem de kısa süre sonra ikileyecek kısmen daha uzun bir süre sonra da üçleyecekti.



Genel bir kaide olarak kaçırılan bir balıktan veya hayata karşı bir olumsuzluktan bahsedilirken kısmet diyerek geçiştiririz.Fakat bu gece İbrahim ile kısmet diyerek yakalıyorduk.Hayatımda şeytan oltasıyla hiç levrek yakalamamıştım.Ama bu gece kısmetimde oda vardı.Güzel bir levrekle birlikte bu geceyi noktaladık.Fotoğraf faslından sonra tekeyle doldurduğumuz kovamızı balıkla doldurmuş olarak eve dönerken yarın akşamında planını yapmıştık.




Bu mevsimde tekeyi hava karardıktan sonra ışık yardımıyla süzebildiğimiz için havanın kararmasını heyecanla bekliyorduk.Bu akşam mevcudumuz bir kişi daha artmıştı.Etemcan Tütüncü kardeşimde bize eşlik edecekti.Hayatında daha önce hiç balığa gitmemiş biraz mızmız bir kardeşimizdi.Balık tutacağımızdan çok umutlu olduğum için bu akşam ısrarla gelmesini istedim.Eğer başka bir zamanda gelseydi ve balıksız dönseydik ilk ve son balık macerası olabilirdi.Neyse ki öyle olmayacak ve bu avdan sonra devamı gelecekti.

Hava kararmıştı.Bizde teke süzme işlemine başladık.Dün akşama göre daha kısa sürede daha iri tekeler süzmüştük.En çaylak üyemiz Etemcan olduğu için elinde kova ile tekeleri o topluyordu.Haliyle kerametin kendisinde olduğunu iddia ediyordu.İbrahim de iskelede görüşeceğiz diyerek bu iddialara cevap vermeyi geciktirmiyordu.Çekişmeli bir mücadele olacağı belliydi.Şeytan oltasıyla avlandığımız iskelenin dar olması ve havanında fazlasıyla rüzgarlı olmasından dolayı iki olta atmaya karar verdik.İki oltayı da yemleyip attıktan sonra beklemeye başladık.Dün geceye göre hava çok soğumuştu neyse ki kısa süre sonra içimizi ısıtan karagöz oltanın ucundaydı.İbrahim kepçede Etemcan kameradaydı.Güzel bir ekip çalışmasıyla ilk balığımızı sudan kesmiştik.Bir kaç fotoğraf aldıktan sonra ava devam ettik.Bekleyişimiz devam ederken mevki değişikliğine gitmeye karar verdik.İleri uçta Etemcan'la İbrahim bulunurken bense kameradaydım.Bu gece Etemcan'ın gecesi olacak gibiydi.Daha oltayı eline alalı 20 saniye olmamıştı ki yakaladım diye heyecanlanmaya başladı.Şaka yapamayacak kadar heyecanlıydı.Misina gerilmiş suyun üstünde bir o tarafa bir bu tarafa yöneliyordu.Resmen "Dakika bir gol bir." durumuydu.Kepçede İbrahim oltanın başında da Etemcan olunca izlemesi baya keyifli bir mücadele olmuştu.


İkinci balığı yakaladığımızda yaklaşık yarım saat geçmişti.Soğuktan hissizleşmeye başladığımız için ava biraz ara verdik.Dün gece de çok güzel bir av yaptığımız için bana kalırsa bu kadarı yeterdi.Hava hem çok soğuktu hem de hafiften yağmur başlamıştı.Fakat İbrahim ile Etemcan'ı tutmak imkansızdı.Tekrardan meradaydık.Av yine çok hızlı başlamıştı.İlk karagözü ben aldım daha sonra yine aynı şekilde oltanın başına Etemcan geçti.Ses disiplinine olabildiğince dikkat ediyorduk.Altımızda büyük bir sürü olduğunu biliyorduk.İbrahim arka arkaya iki balığı iskelenin zincirlerine dolaştırıp kestirdi.Moralimiz fazlasıyla yerindeydi.Çok güzel bir gece yaşıyorduk hep bir hareket halindeydik.Yağmur şiddetini arttırmış fakat soğuk etkisini kaybetmişti.Şimdilik işimize geliyordu.Oltaların başına Etemcan ve ben geçtik.Bu yaptığımız sirkülasyon geceye heyecan katıyordu.İbrahim bu akşam sessizdi ama pes etmiyordu.Bir kere daha zincire takıldıktan sonra sonunda sudan güzel bir baltabaş çıkarmayı başarmıştı.Fakat gecenin sürpriz kapanışı Etemcan dan geldi.Öndeki ikili İbrahim ile bendim.Tekemiz bitmişti.Son balığı beklemeye koyulduk.Çok güzel bir tekeyi aynı güzellikte bir noktaya gönderdim.Balığın vurması an meselesiydi.Bir süre bekledikten sonra oltayı Etemcan'a verdim ve balık vurursa bağırmasını söyledim.İskelenin başına doğru fotoğraf faslı için balıkları almaya gidiyordum ki henüz karaya ulaşmadan Etemcan'ın "Reisss...! =) " diye bağırması gecenin sessizliğinde yankılandı.Koşarak gittim ve birlikte çekmeye başladık 3-4 metre kala su üstüne çıkan balık kuyruğuyla sathı dövmeye başladı.Bu gecede levreksiz geçmemişti.Etemcan'ın hanesine yazdığımız bu güzel levrekle bu geceyi de aynı tarifeyle kapatmıştık.Böyle güzel avlar yapmanız dileğiyle rast gele..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder