İstanbul
aşığı kıyı balıkçıları olarak yazın kavurucu sıcakları genellikle en pasif
geçirdiğimiz dönemlerdir.Bu yüzden herkes dört gözle sonbaharın gelmesini
beklemektedir.Suların biraz soğumasıyla beraber kıyılara aralıksız taarruz eden,su
üstünü birbirine katan,zarganalara istavritlere uçmasını öğreten denizlerin
psikopat çocuğu lüferin heyecanı ayrı;bir denizaltı edasıyla derinlerden
sessizce gelen ve kıyıları talan eden,ağır başlı,tuttuğunu koparan,avına
yöneldiğinde denizleri yutacak gibi iştahla saldıran levreğin heyecanı
ayrı;geçişini yakalamak için günlerce boğazın serin sularına savurduğunuz
sahtenizin üstünde veya Galata'nın tarih kokan sayfalarına iliştirdiğiniz
zokanın ucunda olmasını hayal ettiğiniz palamutun heyecanı ayrıdır.
2014 ün
İstanbul'unda güzel bir sonbahardan sonra tüm
sonbaharlarımı gölgede bırakacak kadar bereketli bir kış sezonu geçirdim.Lisans
eğitimimden dolayı finaller ve sömestr tatili derken bir aydan fazla balık
tutmak için deniz kıyısında bulunamamıştım.Deniz kokusuna karışan balık kokusu
burnumda tütmeye başlamıştı.Derslerin başlamasıyla hayatım rutine girdiği için
ilk boşlukta balıkta olabilmenin planlarını yaptım.Uzun süredir balık üzerine
sohbetler ettiğimiz, şuana kadar tek balık tecrübesi dedesi ve babaannesiyle
köyde sazan yakalamak olan İbrahim Kara kardeşimle birlikte balık tutmaya
gidecektik.
Türk'ün
şanlı tarihinde apayrı yeri olan şehzadeler şehri Bursa'nın muhteşem köylerinde
babaanneye kadar uzanan balık aşkı illaki İbrahim'de de vuku bulmalıydı.Bu
yüzden teklifimi sevinçle kabul etti ve akşam üstü görüşmek üzere
sözleştik.Hava gayet güzeldi sıkı giyinildiği takdirde üşütmeyecek
cinstendi.Karagöz +3 İstanbul -3 başlığıyla paylaştığım avın bereketi de kardan
önce gelmişti.Meteorolojinin uyarılarına göre İstanbul'u sıkı bir kar havası
bekliyordu.Kardan önce iyi balık yaptığını bir kaç kez tecrübe ettiğim için bu
gece yapacak olduğumuz ava umutla ve bir o kadar da özlemle gidiyordum.Şeytan
oltasıyla avlanmayı planlamıştım.0,28 mm kalınlığında iki makara ve bir kutu 4
numara iğneleri cebime koyduktan sonra kepçe ile kovamı alıp İbrahim'le
sözleştiğimiz yerde buluştuk.
Teke süzmek
için iskelenin ayaklarını peşi sıra taramaya başladık.Ben önde kepçeyle İbrahim
arkada kovayla kolektif şekilde kısa zamanda çok güzel tekeler süzmeyi
başarmıştık.Bu arada ilk olarak teorik eğitime başlamıştım.Aşılması gereken
evrelerin malzeme, tecrübe, sabır ve kısmet olduğunu anlattım.Malzemeyle
tecrübeyi kısmen bana bırakacak sabır ve kısmet evrelerini de İbrahim
alacaktı.Adil bir dağılım yaptığımdan emin olmak için İbrahim'e hayatına genel
olarak baktığında kendini şanslı olarak görüyor musun diye sordum.Gelen cevap
hem komik hem de fazla cüretkârdı.Şartlar eşit senin tecrüben kadar şanslıyım
dedi.Eğer dediği kadar varsa bu gece limitlerimizi zorlayacaktık.
Gölde şıp
şıp diye adlandırılan takımla sazan yakalamaya alışmış olan İbrahim ilk başta
şeytan oltasıyla avlanmayı fazlasıyla yadırgadı ve balık tutabileceğine
inanmakta zorlandı.Oltalarımızı suyla buluşturduktan sonraki paylaşımımızda ise
ümit bende yeis İbrahim'de idi.Bu durum çok fazla sürmedi.Ava başladıktan 5
dakika sonra ilk vuruşla beraber ilk balıkta oltadaydı.Teke süzmeye
başladığımızdan beri İbrahim'e balık vurduğunda ne yapması gerektiğini
anlatmama rağmen çok heyecanlandı.Karakter yapısı olarak da hayata karşı
refleksleri hep bu denli heyecanlı olduğu için ikimiz de balık vurduğunda böyle
olacağını biliyorduk.Morallerimizi yüksek tutmaya çalıştık ama hem misinaları
dolaştırmıştık hem de bulunduğumuz merada fazlasıyla gürültü yapmıştık.Başka
olta olmadığı için dolaşan misinaları ya çözecektik ya da çözecektik.15-20
dakika kadar oltalarla uğraştık ve sonunda başardık.Bu arada da meraya dinlenme
fırsatını vermiş olduk.Ava başladıktan sonra ilk balığımızı almıştık.Eğer
sürüyü dağıtmadıysak bir kaç balık daha almamız muhtemeldi.Oltalarımızı suyla
buluşturduktan sonra İbrahim de ben de umudun hüküm sürdüğü sulardaydık.Çok
geçmeden İbrahim "Çekiyor,bir şey çekiyor" diye heyecanlanınca hemen
elindeki misinaya baktım.Misina gerilmiş ve suyu taramaya başlamıştı.heyecandan
"Al hemen al,sen çek" diye misinayı elime tutuşturmaya çalışsa da
balığı kendisine çektirmeye niyetliydim.Balık zincire dolanmasın diye ilk
müdahaleyi yaptıktan sonra kontrolü İbrahim'e bıraktım.Balık her kafa atışında
"Abi kaçacak bu,al şu oltayı." diye söylenmeye devam etti fakat
gecenin en büyük balığı olan 1500 gram civarı bir baltabaşı sudan çıkarmıştı.Kısmeti
dediği kadar vardı hem iri balık almıştı hem de kısa süre sonra ikileyecek kısmen
daha uzun bir süre sonra da üçleyecekti.
Genel bir
kaide olarak kaçırılan bir balıktan veya hayata karşı bir olumsuzluktan
bahsedilirken kısmet diyerek geçiştiririz.Fakat bu gece İbrahim ile kısmet
diyerek yakalıyorduk.Hayatımda şeytan oltasıyla hiç levrek yakalamamıştım.Ama
bu gece kısmetimde oda vardı.Güzel bir levrekle birlikte bu geceyi
noktaladık.Fotoğraf faslından sonra tekeyle doldurduğumuz kovamızı balıkla
doldurmuş olarak eve dönerken yarın akşamında planını yapmıştık.
Bu mevsimde
tekeyi hava karardıktan sonra ışık yardımıyla süzebildiğimiz için havanın
kararmasını heyecanla bekliyorduk.Bu akşam mevcudumuz bir kişi daha
artmıştı.Etemcan Tütüncü kardeşimde bize eşlik edecekti.Hayatında daha önce hiç
balığa gitmemiş biraz mızmız bir kardeşimizdi.Balık tutacağımızdan çok umutlu
olduğum için bu akşam ısrarla gelmesini istedim.Eğer başka bir zamanda gelseydi
ve balıksız dönseydik ilk ve son balık macerası olabilirdi.Neyse ki öyle
olmayacak ve bu avdan sonra devamı gelecekti.
Hava
kararmıştı.Bizde teke süzme işlemine başladık.Dün akşama göre daha kısa sürede
daha iri tekeler süzmüştük.En çaylak üyemiz Etemcan olduğu için elinde kova ile
tekeleri o topluyordu.Haliyle kerametin kendisinde olduğunu iddia
ediyordu.İbrahim de iskelede görüşeceğiz diyerek bu iddialara cevap vermeyi
geciktirmiyordu.Çekişmeli bir mücadele olacağı belliydi.Şeytan oltasıyla
avlandığımız iskelenin dar olması ve havanında fazlasıyla rüzgarlı olmasından
dolayı iki olta atmaya karar verdik.İki oltayı da yemleyip attıktan sonra beklemeye
başladık.Dün geceye göre hava çok soğumuştu neyse ki kısa süre sonra içimizi
ısıtan karagöz oltanın ucundaydı.İbrahim kepçede Etemcan kameradaydı.Güzel bir
ekip çalışmasıyla ilk balığımızı sudan kesmiştik.Bir kaç fotoğraf aldıktan
sonra ava devam ettik.Bekleyişimiz devam ederken mevki değişikliğine gitmeye
karar verdik.İleri uçta Etemcan'la İbrahim bulunurken bense kameradaydım.Bu
gece Etemcan'ın gecesi olacak gibiydi.Daha oltayı eline alalı 20 saniye
olmamıştı ki yakaladım diye heyecanlanmaya başladı.Şaka yapamayacak kadar
heyecanlıydı.Misina gerilmiş suyun üstünde bir o tarafa bir bu tarafa
yöneliyordu.Resmen "Dakika bir gol bir." durumuydu.Kepçede İbrahim
oltanın başında da Etemcan olunca izlemesi baya keyifli bir mücadele
olmuştu.
İkinci balığı yakaladığımızda yaklaşık yarım saat geçmişti.Soğuktan
hissizleşmeye başladığımız için ava biraz ara verdik.Dün gece de çok güzel bir
av yaptığımız için bana kalırsa bu kadarı yeterdi.Hava hem çok soğuktu hem de
hafiften yağmur başlamıştı.Fakat İbrahim ile Etemcan'ı tutmak
imkansızdı.Tekrardan meradaydık.Av yine çok hızlı başlamıştı.İlk karagözü ben
aldım daha sonra yine aynı şekilde oltanın başına Etemcan geçti.Ses disiplinine
olabildiğince dikkat ediyorduk.Altımızda büyük bir sürü olduğunu
biliyorduk.İbrahim arka arkaya iki balığı iskelenin zincirlerine dolaştırıp
kestirdi.Moralimiz fazlasıyla yerindeydi.Çok güzel bir gece yaşıyorduk hep bir
hareket halindeydik.Yağmur şiddetini arttırmış fakat soğuk etkisini
kaybetmişti.Şimdilik işimize geliyordu.Oltaların başına Etemcan ve ben geçtik.Bu
yaptığımız sirkülasyon geceye heyecan katıyordu.İbrahim bu akşam sessizdi ama
pes etmiyordu.Bir kere daha zincire takıldıktan sonra sonunda sudan güzel bir
baltabaş çıkarmayı başarmıştı.Fakat gecenin sürpriz kapanışı Etemcan dan
geldi.Öndeki ikili İbrahim ile bendim.Tekemiz bitmişti.Son balığı beklemeye
koyulduk.Çok güzel bir tekeyi aynı güzellikte bir noktaya gönderdim.Balığın
vurması an meselesiydi.Bir süre bekledikten sonra oltayı Etemcan'a verdim ve
balık vurursa bağırmasını söyledim.İskelenin başına doğru fotoğraf faslı için
balıkları almaya gidiyordum ki henüz karaya ulaşmadan Etemcan'ın
"Reisss...! =) " diye bağırması gecenin sessizliğinde
yankılandı.Koşarak gittim ve birlikte çekmeye başladık 3-4 metre kala su üstüne
çıkan balık kuyruğuyla sathı dövmeye başladı.Bu gecede levreksiz
geçmemişti.Etemcan'ın hanesine yazdığımız bu güzel levrekle bu geceyi de aynı
tarifeyle kapatmıştık.Böyle güzel avlar yapmanız dileğiyle rast gele..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder