28 Ocak 2016 Perşembe

Piyangodan Çıkan Kum Gridaları

Bazen şartları sonuna kadar zorlayarak peşinden koşup da yakalayamadığınız balık, hiç ummadığınız bir anda, ummadığınız bir yerde karşınıza çıkıverir. Adına ister şans, ister doğru zamanda doğru yerde bulunmak deyin, uzun zamandır balıkla haşır neşir olan biriyseniz bahsettiğim olay mutlaka başınıza gelmiştir. Benim de çok sefer gökte aradığım balığı yerde bulduğum oldu. Bazen hiç olmayacak yerde yolunu şaşırmış bir balığa, bazen de benim hesap edemediğim ama aslında tam da olması gereken yerde olan balıklara denk geldim. Sonuçta bu avlar şunu tekrar tekrar anlamamı sağladı; "Denizle pazarlık olmaz". 19 aralık öğleninde başladığım av da bunlardan biriydi.

Antalya'da hava ılık, gök yüzü açık, deniz kıpırtısız ve günlerden cumartesi olunca evde daha fazla oturamayıp öğlen ortasında soluğu liman içinde aldım. Niyetim deniz havası alıp spor niyetine biraz at-çek yapmaktı. Son birkaç ay içinde liman rıhtımının mendirek kayalıklarına uzak kısmında çok sayıda kum gridası almış ama 45 cm'lik yasal avlanma limitini bir türlü geçememiştim. Büyük gridalar çoğunlukla mendirek kayalıklarının yakınında vurduğu için meraya ulaşım zahmetli, ağır takımlarla saatlerce atıp çekmek yorucu ve yakalanan balığı kayaların arasındaki mağaralara girmeden çıkarması zordu. O gün bunların hiç birini gözüm almadığı için hafif spin takımımla liman rıhtımında denemeyi tercih ettim. 12.5 cm/23 gramlık kurşun kafalı silikon balıkla ufak bir grida kandırıp fotoğrafladıktan sonra salıvermenin keyfini yaşasam bile bana yeterdi.

Bu düşüncelerle kah rıhtımdan açığa, kah rıhtım duvarına paralel atışlar yaparak, kah dipten düz sarımla, kah yukarı aşağı zıplatma hareketleriyle denemeye başladım. Avın yaklaşık yirminci dakikalarında, rıhtım duvarına paralel gerçekleştirdiğim atışlardan birinde güzel bir vuruş aldıysam da balık yakalanmadı. Vakit kaybetmeden yemi vuruş aldığım yerin biraz gerisine atıp 8-9 m'lik dibe inmesini bekledikten sonra aksiyonsuz orta hızda sarımla balığı kandırmaya çalıştım. Yem aynı yerden geçerken bu defa sağlam bir vuruşla kamışım eğildi. Oltanın ucundaki balık tahmin ettiğimden çok büyük bir şeye benziyordu. Meranın dibi çok kayalık olmadığı için hafif bir takım seçmiştim ama muazzam bir güçle durmadan aşağı basan balık içime korku düşürmüştü. Makinemdeki 0.20 mm ip ve 0.39 mm şok lider misinasına güvenebildiğim kadarıyla asılıp balığı dipten yükseltmeye çalıştıysam da balık hemen önümde, dipteki bir kovuğa girmeyi başardı. O dakikadan sonra dua etmek ve balığın girdiği kovuktan çıkmasını beklemekten başka yapılacak bir şey yoktu. Takımı çok zorlamadan hafif hafif asılıp balığı kovuktan çıkarmaya çalıştım. Birkaç sefer balık hareketlendiyse de dipte bir şeylere dolanan misinam kurtulmamıştı. Arada hafif hafif asılarak balığın misinayı kendi kendine kurtarması için huylandırmaya devam ettim. Yaklaşık 15 dakikalık bir uğraştan sonra nihayet balık misinayı kurtarınca dipten yükseltip kepçelemeyi başardım. 45 cm'lik limitin birkaç santim üstündeki bu balık kıyıdan liman mendireği dışında yakaladığım tek limit üstü kum gridasıydı.



Liman içinde, hem de gündüz vakti böyle bir balık yakalamayı hiç beklemiyordum. Tamamen piyangodan çıkan bu balıktan sonra aralıklarla atıp çekmeye devam ettim. İlk balıktan yaklaşık 1 saat sonra hemen hemen aynı noktadan bu defa limit altı bir kum gridası yakalayıp kısa bir fotoğraf faslından sonra denize iade ettim. İkinci balıktan sonra sıkılıp avı bırakmaya niyetlendiysem de havanın karardığı 17:00'a denemek için kendimi motive ettim. İyi ki de avı bırakmamışım. Güneş Tünek Tepe'nin ardında kaybolduktan 20 dakika sonra, hava kararmaya yakın, 23 gramlık simli beyaz silikon yemimi, balıkları aldığım noktanın çevresinde yukarı aşağı zıplatarak ilk balıkla aynı boyda güzel bir kum gridası daha kandırdım. Bu sefer balık tam altımda vurduğu için kovuğa girmeden dipten yükseltmem de kolay olmuştu. Aynı merada uzun süredir denediğim halde ilk defa limit üstü kum gridalarına denk geliyordum. O gün balıklar yayılıma mı çıkmışlardı yoksa başka bir sebebi mi vardı bilmiyorum ama aylarca zorlu mendirek parkurunda peşinden koştuğum bu yakışıklıları uzun aradan sonra böyle kolay bir merada kandırmak ilaç gibi geldi doğrusu.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder