9 Ocak 2016 Cumartesi

Popper Sürprizi

11 aralık sabahı meraya gün doğumundan yarım saat önce vardım. Niyetim, liman mendireği ile kumsalın birleşim noktasındaki sığlıkta hava aydınlanmadan önce dalarlı maket balıklarla, hava aydınlanmaya dönerken de su üstü ve popper ( yüzeyde su sıçratan ) yemlerle şansımı denemekti. Bu şekilde baraküda, levrek, kuzu, akya ya da kofana kandırabilmeyi hedefliyordum. Aslında aynı noktada daha önceleri de su üstü sahteleriyle denemelerim olmuş ama bir türlü güzel bir balığa denk gelememiştim. En kötü ihtimalle gün ağarırken 15-20 dakika deneyip sonuç alamazsam tral merasına geçerim diye düşünüyordum.

Ava ilk olarak 125 mm/14.8 g, limon diye tabir ettiğimiz, sırtı sarı, yanları beyaz ve karının altı turuncu renkli bir maket balıkla başladım. Aynı yemle 20 dakika kadar farklı sektörlere atışlar gerçekleştirip kah yavaş düz sarımla, kah arada kamışın ucuyla küçük vurdurma aksiyonları yaptırarak çektiğim halde vuruş gelmedi. Anlaşılan asıl hedefim olan baraküdalar yine meraya uğramamıştı. Saat 06:05 gibi, gün yeni yeni ağarmaya başlarken su üstü sahteleriyle deneme vaktinin geldiğine kanaat getirdim. Çantamdan maket balık kutusunu çıkarıp su üstü sahtelerine göz gezdirdim. En güvendiğim 13.5 cm/26 g'lık su üstü sahtesinin orjinal kancaları yerine sadece kuyruğunda büyük bir tekli kanca ( single hook ) takılıydı. Farklı bir merada kancamı açıp kaçan dev kuzudan sonra yemin kanca ve halkalarını modifiye etmiştim. O an, böyle bir şeye gerek olmadığını düşündüğüm için maket balık kutumun içinde uzun süredir bekleyen 10 cm/18 g'lık şeffaf beyaz renkli popper sahtesini takmaya karar verdim. Bu tip sert aksiyon isteyen sahte yemler için çok uygun olan 20-50 g atarlı kamışımla ilk atışımı gerçekleştirip kısa, sert ve seri vurdurma aksiyonlarıyla maksimum su sıçratmaya çalışarak çekmeye başladım.

Hava hala karanlık olduğu için yaklaşık 40 m mesafeden çekmeye başladığım yemin yüzeyde çıkardığı izi hayal meyal seçebiliyordum. Kamışın ucuyla her vurdurmamda iç bükey yapıdaki ağzıyla topladığı suyu sıçratarak gelen yemi takip etmeye çalışırken birkaç sefer normalden fazla su sıçradığını fark edince kalp atışlarım hızlandı. Yeme bir şey saldırıyordu ama ne? Balığın yemi yakalamasını kolaylaştırmak için su sıçratmayı kesmeden çekiş hızımı biraz yavaşlattım. Kıyıya 10 m kala yaralı bir balık gibi su üstünde ses ve iz yaparak gelen yeme şiddetli bir saldırı daha oldu. Saldırının şiddetinden yemin olduğu yerde büyük bir su patlaması ve girdap oluştuğu halde balık yine yakalanmamıştı. Heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu. Vakit kaybetmeden tekrar atış yapıp aksiyona başladım. Yemi bir kaç metre çekmiştim ki önce boşa giden bir saldırı ardından büyük bir şapırtıyla kamışım eğildi. Nihayet balık yakalanmıştı. Oltanın ucundakinin ne olduğunu düşünmeme bile fırsat kalmadan balık suyun dışına sıçrayıp müthiş bir hızla vücudunu silkeledi. Bu kesinlikle çok güzel bir kofanaydı. Makinemin kalaması açık, iğnelerim, ipim ve şok misinam sağlamdı. Sakin olursam bu balığı rahatlıkla dışarı alabilirdim. Balık fişekleyip bir miktar kalama aldıktan sonra birkaç saniye durakladı ve tekrar kendini suyun dışına vurdu. Balığı kaçırma stresini saymazsak mücadele keyfi hat safadaydı. Birkaç sefer daha fişekleyip suyun dışına fırladıktan sonra yorulan balığı sakince kıyıya yaklaştırdım. Arkadaşıma kepçeyi suyun içinde hazır tutmasını söyleyip balığı kepçenin içine doğru sürüklemeye çalıştım. Balık tam kepçenin içine girecekken korktuğum başıma geldi. Ani bir hareketle kepçenin içinden çıkan balık yemin boşta kalan iğnelerini kepçe torunun dışına takıp çılgınlar gibi çırpınmaya başladı. O an kamışı bırakıp kepçeyi arkadaşımın elinden aldıysam da tora iyicene dolanan iğneler balığı kepçelemeyi imkansız hale getirmişti. Son çare balığı kepçenin dışına dolanmış halde kaldırıp dışarı almaya çalıştığım sırada balık vücudunu silkeleyip iğneden kurtuldu. Koca kofana gözlerimin önünde suya düşüp karanlığın içinde kayboldu.

Dünyam başıma yıkılmıştı. Hayallerimin kofanası kendi hatam yüzünden kaçıp gitmişti. Kim bilir bir daha böyle bir balığa ne zaman denk gelebilecektim. Moral bozukluğuyla kepçenin toruna dolanan iğneleri ayıklama işine koyuldum. Baktım olacak gibi değil makasla torun yumak olan kısımlarını kesip iğneleri kurtardıktan sonra atışımı gerçekleştirdim. Şaşırtıcı şekilde yeme aksiyon vermeye başlar başlamaz vuruş geldi. Aksiyonun başlangıcından itibaren 2-3 sefer hamle yapıp yemi ıskalayan balık kıyıya 5 metre kala büyük bir şapırtıyla yemi kaptı. Fişeklemeler, duraksamalar, suyun dışına fırlayıp havada takla atmalar... Makinemde sarılı olan 0.20 mm ip ve 0.39 mm FC şok misinası ile kafam rahat şekilde mücadele edip tamamen yorulmuş olan balığı kıyıya yaklaştırdıktan sonra kolayca kepçeledim. Kaçan balığın üzüntüsü uçup gitmiş, keyfim yerine gelmişti. Hızlı bir şekilde kepçenin toruna dolanan iğneleri ayıklayıp balığı kapaklı kovamın içine hapsettim. Vakit kaybetmeden gerçekleştirdiğim 3. atışımda da kofana saldırıları gecikmedi. Bu defa uzak mesafede yapışan balığı yaklaşık 2 dakikalık çok keyifli bir mücadelenin ardından kepçeleyip dışarı aldım. Yine çok hızlı bir şekilde iğneler kepçe torundan ayıklandı, balık kovaya atılıp kapağı kapatıldı ve yem aynı yere gönderildi.


4. atışımda aksiyona başladıktan hemen sonra arkamda bir patırtı koptu. 10 kiloluk yoğurt kovasının içindeki 2 kofana kovanın kapağını fırlatıp kayaların arasına düşmüştü. Panik halinde kamışı kenara atıp balıkların düştüğü boşluğa daldım. Çok şükür ki balıkların ikisi de denize ulaşamadan kayaların arasında sıkışıp kalmıştı. Elimi jilet keskinliğindeki dişlerle çevrili güçlü çenelerine kaptırmamaya özen göstererek balıkları sıkıca kavrayıp kaya boşluğundan çıktım. Balıkları tekrar kovaya kapattıktan sonra kamışımı attığım yerden alıp aksiyona başlar başlamaz bir balık daha yapıştı. Heyecan dolu bir mücadelenin ardından kepçeleyip dışarı aldığım 3. kofana popper sahtenin arkasındaki kancanın tamamını yutmuştu. Üçlü kancanın uçlarından ikisi üst çeneye, biri alt çeneye geçtiği için iğneyi içeri doğru ittirmeden çıkartmak imkansız görünüyordu. Neyse ki çantamda her zaman taşıdığım karga burun sayesinde parmaklarımı tehlikeye atmadan çabucak iğneyi çıkarttım. Üçüncü kofanadan sonra kapak kapanmayınca kovanın üstüne kepçeyi kapatıp ava devam ettim. Takip eden 2 atış boş geçip sonraki atışımda güzel bir kofana daha yapıştı. Diğerlerinden biraz daha büyük ve kuvvetli olan balığı yorup kıyıya getirdiğimde bir sorunumuz oluğunu fark ettim. Kepçe kovadaki 3 kofananın üzerine örtülü olduğu için balığı kepçe kullanmadan dışarı almam gerekiyordu. Balığın tamamen yorulup hareketsiz kalmasını bekledikten sonra besmele çekip misinadan tutarak kontrollü bir şekilde balığı dışarı aldım. Çok seri çalışarak 15 dakika gibi kısa bir sürede sürüden 4 kofana çıkarmayı başarmıştım. O dakikadan sonra fazlasına zorlamaya gerek yoktu. Avı sonlandırıp hayallerimin kofanasıyla, hayallerimin fotoğraf karelerini çektirme işine koyuldum.






Uzun yıllardır hayalini kurduğum kofana avını gerçekleştirmiş olmanın şevkiyle takip eden bütün sabah sularında ve fırsat bulabildiğim bazı akşam sularında aynı merada su üstü sahteleriyle denemeye devam ettiğim halde sürpriz bir şekilde ortaya çıkan kofana sürüsüne bir daha denk gelemedim. 21 aralık sabah suyundan da boş döndükten sonra rüzgarın şiddetini arttırıp denizi karıştırmasını fırsat bilip öğlen suyunda merayı tekrar yoklamaya karar verdim. Saat 12:10 gibi meraya varıp ümitsiz bir şekilde 10 gün önceki kofanaları aldığım popper sahteyle atıp çekmeye başladım. Ava başladıktan yaklaşık 15 dakika sonra sıkılıp bırakmak üzereyken beklediğim vuruş geldi. Kısa sert vurdurma aksiyonlarıyla su sıçratarak çektiğim yeme kıyıya az bir mesafe kala peş peşe 2 hamle olmuş ama balık yakalanmamıştı. Birden bire tüm sıkıntım geçiverdi. Vakit kaybetmeden tekrar atış yapıp aksiyona başladım. Yem yarı mesafeye kadar geldiğinde sağlam bir şapırtıyla suya gömüldü. 10 gün aradan sonra nihayet oltamın ucunda güzel bir kofana daha vardı. Birkaç akrobatik sıçrayıştan sonra yorulup pes eden balığı dikkatli bir şekilde kepçeleyip dışarı aldım. Balığı kovaya atıp yeniden atış yapmadan önce telefonla Burak abimi arayıp haber verdim. Haberi aldıktan 5 dakika sonra oltasıyla birlikte meraya gelen Burak abim de öğlen arası bitmeden su üstü sahtesiyle güzel bir kofana kandırmayı başardı. İkimiz için de kısa ama keyifli ve sonraki günler için ümit verici bir av oldu.




Ertesi sabah 05:30'dan itibaren onar dakika arayla çalan telefonumun alarmını 4 defa erteleyip sabah suyunu kaçırmaktan son anda kurtuldum. 06:45 gibi meraya vardığımda gün tamamen ağarmıştı. Alel acele oltamı hazırlamaya çalışırken meraya benden önce gelen Tuna abimin çektiği su üstü sahtesine peş peşe hamle yapan balığı görünce heyecan kat sayım arttı. Anlaşılan biraz geç kalmış olsam da kofana furyasını kaçırmamıştım. 10 cm'lik popper sahtemle gerçekleştirdiğim ilk atışımda aksiyona başlar başlamaz balık yapıştı. Gelen güzel bir kofanaydı. Oltadan kurtulmak için 2 sefer suyun dışına fırlayan balık yorulup mücadeleyi bırakınca kontrollü bir şekilde çekmeye başladım. Balığı kıyıya 10 m mesafeye getirdiğimde hemen yanımda olta atan Tuna abinin yemi benim pime dolandı. Bir yandan balığı kontrol etmeye çalışıp bir yandan ipime dolanan sahtenin iğnelerinden kurtulmaya çalışırken balık bir fırsatını bulup kaçmayı başardı. Moralimi bozmamaya çalışarak vakit kaybetmeden kumsala paralel atış yapıp aksiyona başladım. Meraya güzel bir sürü inmiş olacak ki önce bana birkaç saniye sonra da Tuna abiye birer kofana yapıştı. Bu sefer işi garantiye almak için mücadeleyi biraz uzun tutup yemin boşta kalan kancalarının da balığa takılmasını sağlamaya çalıştım. 2.5-3 dakika kadar süren heyecan dolu bir mücadelenin sonunda ikimiz de balıkları kepçelemeyi başardık.


Peş peşe aldığımız balıklardan sonra bir süre ikimiz de vuruş alamadık. Sürü kaybolduktan sonra oltamın ucundaki popper sahtesini çıkarıp atış erimi daha iyi olan 13.5 cm/26 g'lık bir su üstü sahtesiyle denemeye devam ettim. İlk kofana furyasından yaklaşık 15 dakika sonra sürü tekrar geldi. İkinci furyada birkaç atış üst üste boşa giden vuruş ve hamlelerden sonra çok yakışıklı bir kofana daha kandırıp kepçelemeyi başardım. Avı ben 2 kofana, Tuna abimse ben meraya varmadan yakaladığı 1.5 kilo civarı bir levrek ve sonrasında aldığı 1 kofanayla tamamladı. Sonrasında hemen her sabah suyunda ava ilk olarak aynı yerde popper ve su üstü sahteleriyle deneyerek başladığımız halde bir daha kofanaya denk gelen olmadı. Su üstü sahteleriyle avlanmanın keyfini bu avlarla daha iyi anlamış oldum. 2016 senesi içinde de bu tekniğe ağırlık vermeye devam edeceğim. Yeni hedefim su üstü sahteleriyle yakışıklı bir akya ya da kuzu kandırmak. Kim bilir belki bir sonraki yazının konusu bu olur...



2 yorum:

  1. Ustam hangi kamış ve makineyi kullanıyorsunuz.Birde v system 198 2.10 lrf icin uygunmu dur.

    YanıtlaSil
  2. abi hastayım şu tuttugun balıklara ya bende kıyıdan jıg yapıyrum ama daha sadece 1 palamut alabıldım oda saatler sonra geldı ölüdenizden aldım.40 gram kırmızı kafa kullanıyorum ve asıl ıstedıgım akya ama alamıyrum acaba bnm aksıyon teknıklerım mı yanlıs dıye dusunuyrum sureklı senn vıdeolarını ızllıyor snra yıne balıga cıkıyrum mısına ve kamısımdan bıraz endıse duydugum ıcınde korku var kacırma korkusu balığı mısınanın 14.5 kg cekme yuku var kamıs ıse dam ın 40 tl lık D: fakırlık dız boyu ılk tuttugum akyayı sana atıcam foto olarak sevıyoruz senı abi.rastgele

    YanıtlaSil