Deniz ağırlıklı avlanan biri olsam da tatlı su avları bana her zaman daha keyifli gelmiştir. Tatlı su avlarından bu kadar keyif almamı sağlayansa iki avcı balık, tatlı su levreği ve turnadır. Bu iki balığın bendeki yeri apayrı. Son derece saldırgan, ısrarcı ve obur türler oldukları için yapay yem avcılığının bütün zevklerini yaşatmalarının yanında bu iki balığın görüntüsüne de hayranım. Tatlı su levreğinin yelken gibi açılan dikenli sırt yüzgecine, ensesinden kuyruğuna kadar vücuduna dik inen koyu yeşil bantlarına, kıpkırmızı kuyruğuna, karın ve anüs yüzgeçlerine hayran olmamak elde değil. Turna ise bambaşka bir yaratık. 700'den fazla iğne gibi dişle çevrili koca ağzı, yeşinin envai çeşit tonuyla boyanmış desenleri ve devasa boyutlara ulaşabilen uzun gövdesiyle timsahı andıran bir canavar. Samsun'dan Antalya'ya taşındıktan sonra bu iki yakışıklı balığın meralarına yüzlerce kilometre uzakta kalsam da her yıl senelik iznimi ayarlayıp en az bir sefer turna sevdasına yollara düşüyorum. 2016 izinlerimin ilkini de turna sezonunun açıldığı nisan başına ayarlayıp Çanakkale'deki turna meralarımı ziyaret etmeyi planlarken sezona sayılı günler kala biri aklımı çelmeyi başardı. Mart ayının son günlerinde Ahmet Çoban abim İzmit'teki merasında LRF takımlarıyla öyle güzel tatlı su levrekleri yakaladı ki 40 cm üzeri tatlı su levreği yakalama ihtimali turna hasretimin önüne geçti. Hem bu merada tatlı su levreklerinin yanında her boydan turna yakalama ihtimalim de vardı. Meranın Değirmendere'deki annemin evine çok yakın olması da karar vermemi kolaylaştırınca 4 nisan akşamı arabama atlayıp Değirmendere'ye doğru yola koyuldum.
5 nisan sabahı gün ağarırken Ahmet Çoban abimle buluşup gölün su sporları tesisinin yüzer iskeleleri üzerindeki yerimizi aldık. Kıyıdan 50 m açığa kadar uzanan iskelelerin derinliği çoğunlukla 5 m'nin üzerinde olduğu için LRF takımlarımız ve minyatür sahte yemlerimize dikey aksiyon yaptırmamız gerekiyordu. Ava Ahmet abi pembe renkli bir silikon balık/jighead kombinasyonu ile, bense küçük bir gümüş balığını andıran 5 cm'lik kurşun kafalı silikon balıkla başlamıştım. Yaklaşık 20-30 m'ye gönderdiğimiz yemlerimizi dibe indirdikten sonra kendimize özgü zıplatma aksiyonlarıyla dipten yükseltmeden önümüze kadar çekip tekrar atış yapıyorduk. Tek bir vuruş bile alamadan geçen 1 saatin sonunda beklenen vuruş Ahmet abiye geldi. İncecik LRF kamışını iki büklüm yapıp sert kafa darbeleri ve fişeklemelerle Ahmet abiye çok keyifli bir mücadele yaşattıktan sonra pes edip kepçeye giren balık tam da hayalimdeki gibi hatrı sayılır boyda ve çok yakışıklı bir tatlı su levreğiydi. Çabucak Ahmet abinin avını fotoğrafla ölümsüzleştirip balığı ait olduğu yere iade ettikten sonra ava kaldığımız yerden devam ettik.
Güzel bir tatlı su levreği yakalamanın hayaliyle ara vermeden atıp çekmeye devam ettim. Sonraki 1 saat içinde yakalayıp suya iade ettiğim 15-20 cm arası 2 levrekten sonra nihayet dipte düzensiz hareketlerle zıplattığım yeme sağlam bir vuruş geldi. Balık vurur vurmaz büyük bir şey yakaladığımı anlamıştım. Kamışımı iki büklüm yapıp sert kafa darbeleriyle dibe basan balık o kadar ağırdı ki, o an hayalimdeki 45 cm üzeri tatlı su levreğini yakaladığımı düşündüm. 0.07 mm ip ve 0.18 mm mono liderden oluşan incecik takımımla beni zorlu bir mücadele bekliyordu. Acele etmeden sakince mücadele edip balığın yorulmasını bekledim. 2 dakikanın sonunda yorulma emareleri göstermeye başlayan balığı bir miktar dipten yükseltmeyi başarsam da gücünü toplayıp fişekleyince tekrar dibe inmesine müsaade ettim. Bu olay birkaç sefer tekrarlandıktan sonra nihayet rakibim pes etti. Balık yüzeye doğru yükselmeye başladığında heyecanla tombul bir tatlı su levreği görmeyi beklerken bulanıklığın içinde kocaman bir turna belirdi. Nasıl olmuştu da bu boyda bir turna ufacık yemi yutup misinayı kesmemişti. O andan sonra heyecan yerini balığı kaçırma korkusuna bıraktı. Misinam balığın dişlerine değip kesilmesin diye dualar ederek Ahmet abinin de yardımıyla balığı kepçelemeyi başardık.
İri bir tatlı su levreği yakalama hayalim olmasa da nicedir hasret olduğum turna hayalim gerçek olmuştu. LRF takımları için hatrı sayılır boydaki turnayla çabucak birkaç kare fotoğraf çektirip video kaydı eşliğinde ait olduğu yere iade ettik. Ahmet abi öğlen saatlerinde avı sonlandırıp meradan ayrıldığı halde ben hava kararana kadar denemek niyetindeydim. Aynı yem ve aynı teknikle birkaç ufak tatlı su levreği ve turnadan sonra nihayet 31 cm'lik hatrı sayılır bir tatlı su levreği kandırmayı başardım. Bu balık da diğerleri gibi çabucak ait olduğu yere geri döndü. Öğleden sonra balık vuruşları hızlanmış, peş peşe birkaç ufak tatlı su levreği daha kandırıp iri bir balık kaçırmıştım. 40 cm üzeri tatlı su levreği hayaliyle atıp çekmeye devam ederken nihayet beklediğim sağlam vuruş geldi. Kafa atış şeklinden oltanın ucundakinin çok iri bir tatlı su levreği olduğu belliydi. Heyecanlı ama dikkatli bir şekilde mücadele edip yüzeye çıkardığım balığı görünce heyecanım daha da katlandı. Oltanın ucundaki tam hayal ettiğim gibi kambur bir tatlı su levreğiydi. Yanı başımda duran kepçeyle tek başıma kepçelediğim balık Antalya'dan buraya gelme sebebim olan balıktı. Şükürler olsun ki ilk gün 2 hayalim birden gerçek olmuştu. 40 cm'den 2 cm kısa olsa da beni fazlasıyla mutlu eden bu yakışıklı balığı da çabucak fotoğraflayıp salım işlemini gerçekleştirdikten sonra avı sonlandırdım.
6 nisan sabahı Değirmendere'den çocukluk arkadaşım Kerem Konakçı ile gün ağarırken meraya vardık. Bu defa aklımda farklı bir şeyler vardı. Su sporlarına ait deniz bisikletleriyle gölün ucundaki sazlık alanın çevresine gidip denersek çok iri turnalar kandırabileceğimizi düşünüyordum. 15 dakika kadar pedal çevirip sazlık alana 50 m mesafede durduk. Tamamen sazlık alanın dibine girip balıkları korkutmamaya özen göstererek atıp çekmeye başladık. Henüz 2 atışlarımızı yapmışken Kerem güzel bir vuruş aldı. Gelen şaşırtıcı şekilde 10 cm'lik kalınca bir turna silikonunu yutan iri bir tatlı su levreğiydi. Çabucak fotoğraflayıp balığı göle iade ettikten sonra atıp çekmeye devam ettik. Deniz bisikletiyle 1 saat boyunca sazlıkların arasındaki boşluklar dahil olmak üzere her yöne atışlar gerçekleştirdiğimiz halde başka vuruş olmayınca iskeleye dönüp ava LRF takımları ve daha ufak yemlerle devam etmeye karar verdik.
Önceki günün aksine bu defa farklı bir yemle deneyecektim. 6 cm'lik gümüş takliti bir drop shot silikonunu 2.5 g'lık bir jighead ile kombine edip suyun içinde zıplattığımda yemin gerçekçiliği karşısında mest oldum. Tıpkı yaralı bir gümüş gibi parıldayarak düzensiz hareketlerle dipte zıplayan bu yeme tatlı su levreklerinin bayılacağına emindim. Nitekim daha ilk atışımda haklı çıktım. İlk balığım 32 cm civarı çok yakışıklı bir tatlı su levreğiydi. Balığı incitmeden suya iade edip aksiyona akaldığım yerden devam ettim. Aynı yemi dipte düzensiz hareketlerle zıplatarak peş peşe vuruşlar almaya devam ettim. Gün boyu hem Kerem hem de ben sayısını hatırlayamadığımız kadar balık yakaladık. Gelenlerin çoğu ufak boy turna ve tatlı su levrekleri olsa da arada 40 cm'e yakın hatrı sayılır boyda tatlı su levrekleri de kandırdık. %100 yakala&bırak prensibimize sadık kaldığımız avı sonlandırdığımızda geride unutulmaz bir av gününün hatırası ve fotoğraf makinemin içindeki birbirinden güzel kareler kaldı.
7 nisan sabahı, av arkadaşım Ahmet abinin oğlu Necmettin kardeşimdi. Gün ağarırken merada buluştuğumuz Necmettin'le deniz bisikletlerine atlayıp gölün sonundaki sazlığa doğru pedal çevirmeye başladık. Sazların dibine çok yaklaşmadan iri bir turna hayaliyle atıp çekmeye başladığımızda benim oltamın ucunda glow renkli 15 cm silikon yılan balığı ile 10 gram jighead kombinasyonu takılıydı. Ava başladıktan yaklaşık 15 dakika sonra beklediğim vuruş geldi. Gelen 55-60 cm arası çok iri olmayan ama kalın gövdesi ve kaplan gibi çizgili desenleriyle çok gösterişli bir turnaydı. Bu güzel balığın hak ettiği güzellikte birkaç fotoğraf karesi alıp incitmeden ait olduğu yere iade ettikten sonra ava kaldığımız yerden devam ettik. Avın devamında aynı bölgede 2 saat kadar sabırla denediğimiz halde yine aradığımız dev turnaları bulamadan iskeleye geri döndük.
Nedense o gün iskelede de peşinde olduğumuz iri tatlı su levreklerinden eser yoktu. Öğleden sonra 3'e kadar atıp çektiğimiz halde birkaç küçük tatlı su levreği ve 30-40 cm arası turnalar dışında balık kandıramayınca tekrar sazlıklara pedal çevirmeye karar verdik. Bu defa deniz bisikletinde Ufuk Erginalp kardeşimle birlikte 3 kişiydik. Ufuk'la ben pedal çevirirken arka koltukta oturup 10 cm'lik silikon balıkla sırtı çeken Necmettin oltasını salar salmaz 40 cm'lik bir turna yakaladı. Balığı fotoğraflamadan suya iade ettikten sonra yol boyunca peş peşe 2 turna daha kandırınca sazlıklara varmadan durup denemeye karar verdik. Güzel bir noktada durmuş olacağız önce Necmettin 60 cm, peşinden Ufuk 70 cm'lik 2 güzel turna kandırmayı başardılar. Yeşil/sarı ( Fire Tiger rengi ) 10 cm silikon/10 g jighead kombinasyonuyla Ufuk ve Necmettin istedikleri balıkları yakaladığı halde ben farklı bir yemle ısrar ediyordum. 2016 yılında piyasaya sürülen ve kızıl kanat taklidi olan bu yemin üretim aşamasını yakından takip edip isminin kararlaştırılmasında önemli rol oynadığım için bu yemle güzel bir turna yakalamayı çok istiyordum. 2 saat boyunca aynı yemle atıp çektikten sonra nihayet kalp atışlarımı hızlandıran o büyülü vuruş geldi. Gelen hayal ettiğim gibi dev olmasa da 70 cm civarı çok yakışıklı bir turnaydı. Bu balıkla da birbirinden güzel fotoğraflar çekildikten sonra ait olduğu yere iade edip hepimiz muradımıza ermiş olarak avı sonlandırdık.
İzmit'teki son günüm olan 8 nisan sabahı, bu sefer Necati Serindere kardeşimle birlikte sazlıklara pedal çevirdik. Yaklaşık 1 saat kaldığımız sazlıkların çevresinde bir önceki gün kullandığım 15 cm'lik silikon yılan balığını yutan cesur tatlı su levreği dışında vuruş alamadık. Tatlı su levreklerinin gözü kara avcılar olduğunu bilirdim ama ilk defa bu kadar büyük bir yemi komple yuttuğuna şahit oldum. Deniz bisikletinden inip iskeleye çıktıktan sonra tek başıma devam ettiğim avsa çok daha keyifliydi. Gün boyu LRF takımlarıyla attığım micro yemlerle peş peşe vuruşlar aldım. Çok şanslıydım ki yine 5 cm'lik silikonuma saldırıp dudağının kenarından yakalanan koca bir turnayı incecik takımla zorlu bir mücadelenin sonunda kepçelemeyi başardım. Hayalimdeki 40 cm üzeri tatlı su levreklerini bulamasam da son günümde yine 35-40 cm arası çokça tatlı su levreği kandırıp fotoğraf makinemin hafıza kartını birbirinden güzel fotoğraflarla doldurdum.
4 günlük bu tatil bana ilaç gibi geldi. Nicedir hasret kaldığım tatlı su canavarlarıyla doyasıya hasret giderip, mis gibi göl havasıyla bütün stresimden arındım. Bu unutulmaz 4 gün için bana müsaade eden eşime, beni en güzel şekilde ağırlayan Ahmet Çoban abime ve av boyunca bana eşlik ederek keyfime ortak olan arkadaşlarıma teşekkürü borç biliyorum. Şu satırları yazarken bir şeyden eminim ki sağlığım müsaade ettiği sürece, 48 cm'lik tatlı su levreği ve 120 cm'lik turna hayalim için o göle tekrar geleceğim. Biz balıkçılar böyleyiz işte, bizi hayata bağlayan sayısız hayallerimiz var...
Seninle av yapmak harikaydı kardeşim, inşallah sağlığına en kısa zamanda kavuşursun ve ikimizinde hasret kaldığı devleri beraber yakalarız.
YanıtlaSilİyi ki İzmit'e geldin ve seninle av yapmak nasip oldu, senin çektiğin fotoğraflar sayesinde bir çok arkadaşımdan harika övgüler aldım.
Benim için de seninle av yapmak büyük bir keyifti abi. Bu avı sana borçluyum. Hakkını helal et :)
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu meranın aynı güzellikte kalması tek dileğim :)
YanıtlaSilMerayı korumak için elimizden geleni yapıyoruz, eğer Savaş'ın hastalığı araya girmeseydi harika görsellerle bilinçlendirme çalışmalarımızı başlatmış olacaktık. İnşallah iyeliştiğinde çalışmalarımıs hızlanacak.
YanıtlaSilAyrıca bu sene setin kapaklarının onarılmış olması sebebiyle su seviyesi aşırı azalmadığından göldeki otlar sayesinde kıyıdan avlanmak oldukça zorlaştı ve doğa kendini korumaya aldı, bir çok hobidaşımız kıyıdan balık alamadığı için av yapamıyor, bir kaç yıl meramız rahat bırakılsa çok daha güzel balıklar olacaktır.
Bu meranın aynı güzellikte kalması tek dileğim :)
YanıtlaSilGördüğüm kadarı ile orada avlanan diğer yerli hobidaşlarda koruyabildiği kadar koruyorlar. Bu da çok sevindirici. Bir yandan da şunu anlayamıyorum ama ; aynı kişi bisikletinden 8 farklı takım çıkartıp yapabileceği her türlü av stili ile ( canlı yem, yatırma, çapari, her türlü at çek .... ) avlanabiliyor. Tabiiki yakala bırak yapılmıyor. Tercih meselesi tabii ki, yasaların dışında çıkılmadığı sürece her zaman tartışma konusu olarak kalacaktır. Çok teşekkürler, sevgiler.
YanıtlaSil