20 Temmuz 2016 Çarşamba

Gece Haramileri

Benim için gece avlarının yeri ayrıdır. Gece sessizliktir, huzurdur, kendinle ve doğayla baş başa kalmaktır. Karanlık çöküp insanlar birer birer uykuya daldığında yer yüzünde farklı bir hareketlilik başlar. Gündüz vakti göremediğimiz birçok yabani hayvan gece çöktükten sonra ortaya çıkıp şehri insanlardan devralır. Balıklar da bir bakıma yabani hayvanlardır. Gündüz vakti derinlerde, mağaralarında gizlenen bir çok balık türü gece gizlendikleri yerden çıkıp beslenmek için sıfır kıyıya iner. İşte bu zamanlar, bir çok balık türü için en bereketli av zamanlarıdır. Evlenip çocuk sahibi olduktan sonra gece avlarını büyük ölçüde azaltsam da arada bazı geceler kendimi deniz kenarına atmaktan alıkoyamıyorum. 14 Nisan gecesi de hanım ve çocuk uyuduktan sonra gecenin dinginliğinde, bütün düşüncelerden uzaklaşıp balık kovalamak için soluğu liman içinde aldım.

Meraya varır varmaz ilk iş olarak liman aydınlatmalarının denize vurduğu bölgeyi kontrol edip ışığın altında toplanan yavru balık sürüsünün etrafındaki baraküdaları görünce kararımı verdim. B planım olan LRF takımları ve silikon kurt/jighead kombinasyonlarıyla denemek yerine tamamen baraküdalara odaklanacaktım. Işıklı bölgenin içinde yem topu şeklinde dönen yavru balık sürüsü sürekli olarak harami baraküdaların saldırısına uğruyordu. Sürünün etrafında dolanıp sinsice yaklaştıktan sonra müthiş bir süratle sürünün içine dalan baraküdalar her saldırıda birkaç yavruyu mideye indiriyordu. Gören her oltacının iştahını kabartacak cinsten bir beslenme çılgınlığı yaşansa da bu gibi yemin bol olduğu zamanlarda baraküdaları kandırmanın ne kadar zor olduğunu biliyordum. Daha önceki, gece ışık altı baraküda avlarımda edindiğim tecrübelere göre yine çok sayıda sonuçsuz takip olacaktı. Ama tecrübelerimden şunu da biliyordum ki; doğru yem seçimi ve doğru aksiyonla sabırla denediğim taktirde onlarca sonuçsuz takipten sonra mutlaka vuruş gelecekti.

Ortalama 8 m derinlikteki bu merada daha önceki gece baraküda avlarımda en çok verim aldığım yem 10 cm/10 g'lık bir kurşun kafalı silikon balığın simli beyaz rengi olmuştu. Hızlı battığı için istediğim derinlikten, istediğim hızda çekebildiğim bu yem, birçok yırtıcı balığın avında çok verimli olsa da baraküda gibi dişli balıklar için bazı olumsuz yönleri var. Sırtındaki tek iğnesi yemin bağlantı yerine çok yakın olduğu için kuyruktan gelen vuruşların çoğu boşa giderken, iğneyi yutacak şekilde kafadan ısıran baraküdalarsa misinayı dişleyip kesebiliyor. Ben bu olumsuzluğun çözümünü yemin karnının altında, kuyruğa yakın yere ufak bir üçlü iğne ilave etmekte buldum. Üçlü asist iğneyi bağladığım 0.30 mm'lik örgü ipi, ince bir şiş yardımıyla yemin karnının altından sokup üst tarafta, kafasına yakın bir yerden çıkardıktan sonra bağlantı yerine bağladığım için yemin aksiyonunda ve görüntüsünde her hangi bir bozulma olmuyor. Daha önceden hazırlayıp takım çantamda beklettiğim asist iğneli silikonları baraküdada test etmek için can atıyordum. Sonucu görmek için sabırsız bir şekilde besmele çekip orta siklet spin takımımın ucuna monte ettiğim yemle atıp çekmeye başladım.


Tahmin ettiğim gibi daha ilk atışımda dipten aksiyonsuz, hızlı sarımla çektiğim yemin peşinden koca bir baraküda son ana kadar takip ettiği halde saldırmadan geri döndü. Bu güzel bir işaretti. Biliyordum ki ne kadar fazla takip olursa balıkların yeme saldırma sıklığı da o kadar fazla olacaktı. Ara vermeden farklı sektörlere doğru atıp çekmeye devam ettim. Birkaç takip ve boşa giden atışlardan sonra nihayet derinden gelen yemim kıyıya 10 m mesafede mıhlanıp kaldı. Gelen yaklaşık 65 cm'lik hatrı sayılır bir baraküdaydı. Balığı sakince kepçeleyip dışarı aldığımda asist iğneye yakalandığını görünce daha bir mutlu oldum. Asist iğne olmasaydı belki de vuruş boşa gitmiş olacaktı. Uyguladığım değişikliğin işe yaradığını görmenin mutluluğuyla ava devam ettim. Yine onlarca takip ve boş çekişten sonra tam önümde bir vuruş daha geldi. Bu seferki balığın yemin arkasından fişek gibi gelip saldırışını gözümle de görmüştüm. 2. balığı kepçeleyip dışarı aldıktan sonra bir süre fazla takip olmadı. Işıklı alanın etrafında dolanan yavru balık sürüsü dağılmış, baraküdalar satıhta tek tek dolanan yavruları hedef almaya başlamıştı. Dipten çektiğim yemlere gelen takipler azalınca taktik değiştirip yemi yüzeyi çizecek şekilde paniklemiş balık aksiyonuyla çekmeye başladım. Çok şükür ki uzun uğraşlardan sonra bu aksiyon şekliyle de peş peşe 2 balık kandırmayı başardım.



Gece yarısından sabaha kadar süren avım oldukça keyifli geçmiş, nicedir hasret kaldığım baraküdalara kavuşmuştum. Günün ilk ışıklarıyla liman mendireğinin kumsalla birleştiği sığ kısımda su üstü sahteleriyle kofanaya da denediğim halde vuruş alamayınca gündüz gözüyle gece yakaladığım balıkları fotoğraflama işine koyuldum. Sonra, kim bilir kaç yüzüncü sefer deniz kenarında karşıladığım güneşin doğuşunu ve gökyüzündeki renk cümbüşünü seyre dalmışım. Bize bu nimetleri görmeyi nasip eden yaradana binlerce kere şükürler olsun...


1 yorum:

  1. Selamlar, ben eski bir amatör olarak, biraz daha balık tutma hobisini geliştirmeye karar verdim. Bu arada sizi keşfettim. Zevkle takip ediyorum. Şimdi, tekne ve kenar için , bir takım yapma düşüncem var. Jig ve lrf için. Kaç gr lik bir makine ve kamış tavsiye edersiniz. Toplam bütçem 1-2000 TL arası.
    Şimdiden teşekkürler saygılarımla

    YanıtlaSil