4 Ağustos 2016 Perşembe

Kıymetli İki Misafir

Hiç bu kadar şanssız bir dönem geçirdiğimi hatırlamıyorum. Nazar mı yoksa başka bir şey mi bilmiyorum ama nisan ortasından sonra şanssızlıklar bir türlü yakamı bırakmadı. Önce konuşurken dudağımı ısırdım. Dudağımın iç kısmında öyle büyük bir yara oluştu ki 1 hafta boyunca ne yediğimden ne de içtiğimden bir şey anladım. Tam dudağımdaki yara iyileşti derken sağ kalçamdan aşağı inen bir ağrı peydah oldu. Oturup kalkarken, yatarken, yürürken kısacası her hareketimde acı veren bu ağrıyı ilk başlarda kas ağrısı sanıp fazla önemsemediysem de 1 ay geçmesine rağmen ağrı azalmayınca ciddi bir şey olduğunu anlayıp MR çektirmeye karar verdim. MR sonucunda öğrendim ki belimde, L5-S1 omurları arasında disk kayması, bilindik adıyla fıtık, oluşmuştu. Fıtığım olduğunu öğrendikten sonra bir de sol kulağımda 4-5 gün boyunca ağrı yapıp kulağımın davul gibi şişmesiyle sonuçlanan dış kulak iltihabı sorunu yaşadım. Sağlık problemleriyle uğraştığım bu süre zarfında balık avlarıma ara vermeden devam ettiğim halde 1 aydan uzun bir süre boyunca LRF takımlarıyla kandırdığım birkaç tral ve melanur dışında hatrı sayılır bir balık yakalayamadım. Üzerimdeki şanssızlığı atabilmeyi umarak neredeyse her sabah ve akşam suyunda sabırla denemeye devam ettim.

Bir önceki seneye göre çok verimsiz geçen mayıs ayının son günlerinde, 27 mayıs sabahı şansımı liman içinde denemeye karar verdim. Hedefim hafif spin takımım ve 10 cm/10 g'lık kurşun kafalı silikon balıkla deneyerek sinarit, sarı kuyruk, granyoz, lahoz ya da başka sürpriz balıklar kandırmaya çalışmaktı. Gün ağarırken vardığım merada, 251 cm, 7-23 g atarlı kamış, 25 kalibre makine, 0.125 mm örgü ip ve 1 kulaç uzunluğunda 0.25 mm monoflament öncü misinasından oluşan hafif siklet spin takımımın ucuna favori silikonumun glow ( fosforlu sarı ) rengini takıp atıp çekmeye başladım. Meranın ortalama derinliği 8-10 m olduğu için yaklaşık 40 m mesafeye düşürdüğüm yemi diplettikten sonra orta hızda aksiyonsuz çekiyor, arada yatay ve dikey doğrultuda zıplatma aksiyonları yaptırıyor ve yaklaşık her 10 m çekişten sonra dipten yükselen yemi tekrar dipletiyordum. Bu şekilde yer değiştirerek 45 dk kadar denediğim halde vuruş alamadım.

Umudum azalmış, bir avdan daha boş döneceğimi düşünmeye başlamıştım. Avı sonlandırmadan önce yemimi biraz da rıhtım duvarının dibinde gezdirmeye karar verip rıhtım duvarının 2-3 m açığına paralel bir atış gerçekleştirdim. Dipten kah aksiyonsuz, kah yukarı aşağı zıplatma aksiyonlarıyla çektiğim ilk atışta vuran olmadı. Aynı yöne doğru gerçekleştirdiğim ikinci atışta yemi 5 m kadar solumda rıhtım duvarının dibinde zıplatırken uzun süredir beklediğim o kuvvetli vuruş geldi. Hedefimde lahoz olduğu için kalamam neredeyse tamamen sıkılmış halde yukarı doğru asılarak balığı dipten yükseltmeye çalıştım. Balığın kuvveti karşısında kamışım iki büklüm eğildiği halde takımım kopmadan dayanmayı başarmış ve balığın mağaraya girmesine müsaade etmemiştim. Gücü kırılan balığın aşağı basması zayıflayınca dikkatli bir şekilde dipten yükseltip yüzeye çıkarmayı başardım. Tahmin ettiğim gibi oltanın ucundaki balık 40 cm üzeri çok yakışıklı bir kum gridasıydı ( ak lahoz ). Balığı kepçeleyip hızlı bir şekilde nicedir hasret kaldığım fotoğraf çekme işine koyuldum. Birbirinden güzel fotoğraflar çektikten sonra 45 cm'lik yasal limitin sınırında olan balığı incitmeden ait olduğu yere iade ettim.


Duvar dibine doğru gerçekleştirdiğim ikinci atışımda hatrı sayılır bir grida alınca bütün sıkıntım uçuverdi. Daha da şevklenmiş şekilde duvara paralel atşlar yapmaya devam ettim. Vuruş alamadan 4-5 atış gerçekleştirdikten sonra rıhtım boyunca yürüyerek yemime dikey aksiyon yaptırmaya karar verdim. İlk balığı saldıktan yaklaşık 15 dakika sonra duvar dininde düzensiz hareketlerle zıplattığım yemime sağlam bir vuruş daha geldi. Balığın tam altında vurması mağaraya girmesine müsaade etmeden dipten yükletmek için avantajdı ama bu balık ilkinden daha kuvvetli basıyordu. Takımım ince olduğu için aşırı güç uygulamaktan korkarak bütün gücüyle basan balığı dipten yükseltmeye çalıştıysam da ne o aşağı yüzebildi ne de ben yukarı çekebildim. Kısa bir süre sonra balığın gücü tükenince kamışımı kısa kısa vurdurarak balığı dipten yükseltmeye başladım. Nihayet yüzeye çıkardığım ilkinden daha büyük olan ikinci kum gridasını da kepçeleyip dışarı dışarı almayı başardım.



Şükürler olsun ki uzun süredir devam eden şanssızlığımı yenmiş, Akdeniz'in en kıymetli balıklarından olan 2 güzel kum gridası kandırmayı başarmıştım. 46 cm'lik ikinci balık yasal limitin üzerinde olduğu halde onu da kısa bir fotoğraf faslından sonra denize iade ettim. Bir kez daha avdan ellerim boş dönüyordum ama bu sefer mutluydum. Gridalar özgürce mağaraların etrafında gezinmeye devam etsin, bana fotoğraf makinemle ölümsüzleştirdiğim kareler yeter...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder