4 Haziran 2015 Perşembe

Granyoz

İnce takım eşittir avcı takım. Olta balıkçılığına başladığım çocukluk yıllarımdan beri bu felsefeyle avlandım. Marmara ve Karadeniz'de yaşadığım zamanlarda incecik şeytan oltalarıyla çok ciddi levrekler, karagözler, eşkinalar, istavrit azmanları, mırmırlar vb. çeşit çeşit balıklar çıkarırken nadiren de olsa balığa takım koparttığım oldu. Yıllar geçip balığı yormadaki el becerilerim, düğüm tekniklerim, malzeme seçimlerim geliştikçe ince takımlarla balık kaçırma oranım da düştü. Tabi ki tüm bunlar Marmara ve Karadeniz için geçerliydi. Akdeniz'de avlanıyorsanız özellikle bazı balıkların avında ince takımları unutmanız gerekir. Çok ince takımlarla avlanmaya alışık olan benim gibi biri için ince takımlardan vazgeçmek zor olsa da art arda birkaç balığa takım koparttıktan sonra avda yanımda mutlaka kalın ve ağır olta takımları da bulundurmaya başladım. Olta makinelerimi, kullanım kolaylığından dolayı tercih ettiğim monoflament misinalar yerine çok daha sağlam olan 8 kat örgü iplerle doldurup, görünmezlik sağlaması, sürtünmelere karşı dayanıklı olması ve şokları absorbe etmesi için de önlerine 1 kulaç monoflament ya da florokarbon şok misinaları bağlayarak takımlarımı sağlamlaştırdım.

12 Nisan 2015 sabahı Antalya'da sabah suyuna uyanamadığım nadir sabahlardan biriydi. 05:00'da çalan telefonun alarmını kim bilir hangi bahaneyle susturup uyumaya devam etmiştim. Sıcacık yatağıma gömülmüş sabah uykusunun tadını çıkarmaya çalışırken çalan telefonla uykum yeniden bölündü. Arayan arkadaşım ona önerdiğim pembe silikon kurtlarla vuruş aldığını fakat vuranın ne olduğunu bilmediğini söylüyor ve yardım istiyordu. Uyku semesi yarım yamalak tavsiyelerde bulunup telefonu kapattım. Saat 07:40 olmuştu. Mesaiden önce uyumak için hala biraz vaktim vardı. Başımı yastığa koyup uykuma kaldığım yerden devam etmeyi denediysem de olmadı. Deniz beni çağırıyordu. Yataktan kalkıp çabucak hazırlandığım gibi soluğu merada aldım.

Yine ilk olarak son 1 ay içinde 2 güzel balık kandırmayı başardığım rıhtımda denemeye karar verdim. Aklımda çok daha verimli olabileceğini düşündüğüm meralar olsa da bu meralara ulaşmak zahmetli ve vakit isteyen bir iş olduğu için alışık olduğu merada denemek kolayıma geliyordu. Rıhtıma varır varmaz takımlarımı hazırlamaya koyuldum. 225 cm/3-12 g aksiyonlu kamış, 30 kalibre makine, 8 lb nanofil ve 0.28 mm monoflament şok liderden oluşan LRF takımımın ucuna 10 cm/10 g lık glow renkli silikon balık bağladıktan sonra 270 cm/10-35 g aksiyonlu kamış, 35 kalibre makine, 0.14 mm 8 kat örgü ip ve 0.31 mm monoflament şok liderden oluşan Spin takımım ucuna aynı model ve renkteki yemin 12.5 cm/23 g olanı bağlayıp iki oltayla birlikte olta atacağım yere yürüdüm.

2 atış LRF, 2 atış Spin takımımla olacak şekilde takım değiştirerek atıp çekmeye başladım. Bir süre bu şekilde denedikten sonra LRF takımımı kenara bırakıp nispeten hızlı battığı için dipten çekmesi daha kolay olan 23 gramlık yem ve spin takımımla atıp çekmeye devam ettim. Ava başlayalı 15 dakika olduğu halde henüz vuruş alamamıştım. Zaten ava geç başladığım için çok ümidim olmadığından en fazla 15 dakika daha atıp avı sonlandırma niyetindeydim. Rıhtımdan açığa doğru gerçekleştirdiğim atışlardan birinde yemi yarı mesafeye kadar çektiğimde ani ve güçlü bir vuruş geldiyse de heyecanım kursağımda kaldı. Vuranın büyük bir balık olduğundan hiç şüphem yoktu ama nasıl olduysa balık yakalanmamıştı. Heyecanla oltaya vuran balığı tekrar kandırabilmek için yeme, saldırının etkisiyle yaralanmış bir balık gibi yukarı aşağı düzensiz zıplatma hareketleri yaptırdım. İkinci bir vuruşun gelmesi an meselesiymiş gibi beklediğim halde vuruş gelmeyince yemi tekrar aynı yerin biraz açığına sallamak için hızlı bir şekilde sarmaya başladım.Yemi sudan çıkarmama 5 m kala öyle kuvvetli bir balık yapıştı ki şaşkınlıktan neredeyse oltayı elimden kaçıracaktım. Dipten en az 4-5 metre yukarıda vuran balık müthiş bir süratle dibe fişeklerken iki büklüm olmuş kamışımı sımsıkı tutup hiç bir şey yapmadan balığın sakinleşmesini bekliyordum.

Yakalanmanın etkisiyle çılgına dönen balık hiç yorulmayacakmış gibi makinemden kalama alırken yine aklımdan bir sürü düşünce geçiyordu. "Nasıl olmuştu da ilk vuruşta yakalanmayan ve yaralı balık aksiyonlarıyla kıskandıramadığım balık o kadar hızlı çektiğim yemi takip edip yüzeyde tekrar saldırmıştı? Acaba oltanın ucundaki neydi? Bu kadar yüzeyde saldırmasına ve kuvvetine bakılırsa mutlaka kuzu olmalıydı! Bu takımla yorabileceğim büyüklükte bir balık mıydı yoksa oltanın ucundaki dev karşısında hiç şansım yok muydu?" Bana bir ömür gibi gelen 2 dakikanın sonunda balık yorulma emareleri göstermeye başladı. Fişeklemeleri daha yavaş ve kesikli bir hal alınca artık karşılıklı mücadele etme zamanının geldiğini anladım. Sakin ve dikkatli bir şekilde, kah yol verip kah çekerek balığın tamamen yorulup pes etmesini sağlamaya çalıştım. Nihayet balık mücadele edemez hale gelip dipten yükselmeye başladığında, büyük ihtimalle iri bir kuzu olduğunu düşündüğüm balığı görmek için sabırsızlanıyordum. Yüzeyin birkaç metre altında beliren parıltıyı ilk gördüğümde iri bir kuzu yakaladığıma kesin kanaat getirdiysem de çok geçmeden yanıldığımı anladım. Balık yüzeye yaklaşınca oltanın ucundakinin asla tahmin edemeyeceğim bir balık olduğunu anladım. Bu bir granyozdu ( Argyrosomus regius ). Sarıağız, halili, muskar gibi isimlerle de anılmasına rağmen en sevdiğim ismi granyoz olan, gayet iyi tanımama rağmen daha önce hiç yakalamadığım o esrarengiz balık sürpriz bir şekilde oltamın ucundaydı. Merada benimle birlikte olta atan çok sevgili dostum ve hevesli bir öğrencim olan Esener'in büyük yardımıyla balığı kepçeleyip derin bir "oh!" çektik.




Ava başlarken oltama vurması muhtemel balıkları sorsalar onlarca tür sayabilirdim. Sinarit, akya, sarı kuyruk, baraküda, lahoz, orfoz, yazılı orkinos ve hatta lambuka bile muhtemel hedeflerim arasında olmasına rağmen öyle bir yerde granyoz yakalamak hiç aklıma gelmezdi. Çok ünlü bir balıkçı sözünü bir kez daha hatırlamış oldum. "Denizle pazarlık olmaz." Bakalım Akdeniz beni şaşırtmak için bundan sonraki avlarımda oltama daha neler gönderecek...


7 yorum:

  1. her satırı zevkle okudum, tebrik ederim. Rast gelsin usta

    YanıtlaSil
  2. Anlatım tarzınız çok güzel keyifle okudum. Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
  3. Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim arkadaşlar. Bu tarz övgü dolu yorumlar ilaç gibi geliyor :)

    YanıtlaSil
  4. 0.20 mm Power misina bu balığı kıyıya çeker mi?

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. 0.20 mm Power misina bu balığı kıyıya çeker mi?

    YanıtlaSil
  7. Çok güzel anlatim yapiyorsun. Valla insani orada hissettiriyorsun. Sanki ben yakaliyorum baligi :) guzel av olmuş tebrik ederim :)

    YanıtlaSil