Marmaris'ten döner dönmez Antalya'daki meralarımı yoklamaya başladım. Daha önce eylül ve ekim aylarında Antalya'da bulunmadığım için beklediğim avcı balık furyasının başlayıp başlamadığını bilmiyordum. Eylül ortası itibariyle kuzular, traller, sinaritler, gridalar, dev baraküdalar kıyılarda av vermeye başlamış mıydı yoksa suların iyice soğuması mı gerekiyordu? Bunu öğrenmek için sırasıyla bütün meralarımı yoklamaya koyuldum. Yazdan kalma bir hava ve süt liman denizde 1 hafta kadar çeşitli sahte yemlerle farklı meralarda büyük balık hedefli denemelerde bulunduğum halde vuruş alamayınca havalar soğuyup deniz karışıncaya kadar beklemeye karar verdim. Ağır abiler gelene kadar da LRF takımlarıyla keyif avları yapmaktan daha güzel bir seçenek olamazdı.
Marmaris'e gitmeden önce özellikle mini popper sahteleriyle avlanırken çok ciddi boylarda zargana vuruşları almış ama oltaya yakalandıktan sonra çok hırçın olan dev zarganalardan hiç birini dışarı çıkaramamıştım. Sezon geçmeden o 1 metrelik, bilek kalınlığındaki zarganalardan yakalamayı çok istiyordum. 21 Eylül sabahı tüm konsantrasyonumu vererek LRF takımlarıyla zarganaya denemeye karar verdim. Sabah gün ağarırken meraya varır varmaz 226 cm, 5-12 g aksiyonlu kamış, 2500 kalibrelik makine, 0.13 mm 8 örgü ip ve 1 kulaç uzunluğunda 0.24 mm monoflament şok misinasından oluşan LRF takımımın ucuna 47 mm, 5.5 gramlık pencil bait tarzı bir sahte bağlayıp ilk atışımı gerçekleştirdim. İlk atışım daha önce hiç kullanmadığım bu yemin erimini ve aksiyonunu görmek içindi. Boyutuna göre hatrı sayılır bir mesafeye giden batan tipteki ( Sinking ) yemi 2-3 metre diplettikten sonra düz ve vurdurarak çekerkenki aksiyonlarını inceledim. İkinci atışımda bu defa yemi kamışın ucuyla küçük titreşim aksiyonları vererek yüzeyden çekmeyi denedim. Bu şekilde küçük bir su üstü sahtesini andıran yem yüzeyi çizerek gelirken birden bire arkasında bir kabartı belirdi. Suyu yararak gelen iri bir zargana yeme hamle yapınca suyun üstünde şapırtı koptu. Bir anlık yakaladım diye sevindiysem de sevincim kısa sürdü. Balık yemi ağzından atıp kurtulmayı başardı. Vakit kaybetmeden atış yapıp yemi aynı aksiyonla suyun üstünde titreşim yaptırarak çekmeye başladım. Yine suyun üstünü yararak gelen bir takip, vuruş, şapırtı ve koca bir zargananın suyun dışına fırlayıp kurtulması. Bu olay üst üste birkaç atış daha tekrarlandı.
Zarganalar suyun üstünde iz ve titreşim yaparak gelen yemi çok uzaktan fark edip saldırsalar da uzun ve sert gagaları yüzünden yemi bir türlü yutamıyor, gagalarına takılan kanca kolaylıkla kurtuluyordu. 15 dakika kadar hemen her atışımda takip ve vuruş aldığım halde tek bir balık bile çıkarmayı başaramayınca yemin kuyruğundaki kancayı büyütmeye karar verdim. Belki bu şekilde iğne balığa daha derin geçip kurtulmasını önleyebilirdi. Makinemin kalamasını da gevşetip balığın suyun dışına sıçramaları esnasında aşırı yük binen iğnenin kurtulmasını önlemeye çalıştım. Nihayet yeme vuran zarganalardan birisi defalarca kere suyun dışına sıçrayıp kurtulamayınca mücadeleyi bıraktı. Sakince kayaların kenarına getirdiğim balığı yanımda duran kepçeye sokup dışarı aldım.
İlk zarganadan sonra keyfim biraz yerine gelmiş şekilde ava devam ettim. Hemen her atışımda su üstü sahtesi gibi aksiyon verdiğim yeme vuruş gelmeye devam ediyordu. Aynı yemle birkaç atış daha denedikten sonra 5 gramlık bir jige aynı aksiyonu verip veremeyeceğimi denemeye karar verdim. Jigi yaklaşık 40 m mesafeye gönderdikten sonra kamışın ucunu havaya dikip küçük titreşim aksiyonlarıyla hızlı sarımla çekmeye başladım. Tam istediğim gibi jig su yüzeyinde kaçan yavru bir balık gibi iz bırakarak gelirken ilk zargana peşine takıldı, hamlesini yaptı ve yakalandı. Yine çok hareketli bir mücadelenin ardından balığı kıyıya getirip usulca kepçenin içine sokmayı başardım. Balığın ağzındaki jigle çabucak birkaç kare fotoğraf çektikten sonra ava geri döndüm.
O dakikadan sonrası çok hareketli ve heyecanlıydı. Yemin su üstünde bıraktığı iz ve titreşimi metrelerce öteden farkeden zarganalar suyu yararak peşine takılıyor, hamle yapıyor, yakalanıyor, havada taklalar atıp oltadan kurtuluyor, sonra bir başkası tekrar saldırıyordu. Kimi zaman zarganaların dişleriyle zedelediği misinayı kesip tekrar bağlamak zorunda kalıyordum. Onca dişli ısırığa maruz kalan jigimin boyası neredeyse tamamen dökülse de takip ve vuruşlar hız kesmeden devam ediyordu. 1.5 saat içinde onlarca balık kaçırıp kovama 4 tane zargana atabilmiştim. Özellikle kaçırdığım 80-90 cm üzeri zarganaların üzüntüsünü yaşarken iri bir zargana yemimi takip edip kıyıya 5 m kala saldırdı. Ardından yine bir adrenalin patlaması ve curcuna yaşandı. Balık suyun üstünde ok gibi sekerek kurtulmaya çalışırken kalamamı tamamen gevşetmiş yemin çıkmaması için dua ediyordum. Makinemden 20-30 metre ip boşalttıktan sonra nihayet balık suyun dışına fırlamayı bıraktı. Kısa süren çok tempolu bir mücadelenin ardından yorulan balığı temkinli bir şekilde çekip kepçenin içine sokmayı başardım. Bu defaki balık kaçırdıklarım kadar iri olmasa da 75 cm'lik hatrı sayılır boyda bir zarganaydı.
Avın devamında suyun üstünden sektirerek çektiğim yeme çok sağlam bir vuruş daha geldi. Diğerlerinden farklı olarak sürekli aşağıya basarak bana heyecan dolu bir mücadele yaşatan balık 35 cm civarı bir yazılı orkinostu. 45 cm'lik limitin altında kalan yakışıklıyı ait olduğu yere iade edip avı sonlandırdım. Hayalini kurduğum bilek kalınlığındaki zarganaları yakalayamasam da yeni teknikler öğrendiğim çok keyifli bir av oldu. Kim bilir, belki dev zarganalardan biriyle bir dahaki karşılaşmamızda kazanan ben olurum...
Savaş Bey güncelerinizi zevkle okuyorum. Devamını dilerim. Bir hususta uyarmak istedim; ilk üç fotoğraftakiler Deniz Turnası'dır (Tylosurus acus imperialis). Zargana'dan çok daha avcı ve hırçın bir balıktır. Ben de iri boylarını severek avlıyorum.
YanıtlaSilTeşekkürler Salih Bey, değerli bir bilgi benim için :)
SilSavaş bey merhabalar. Paylaşımlarınız ablatımınız çok güzel gerçekten avı yaşatıyor. Bende antalyada avlanıyorum. Hedef balık olmamasına rağmen bir atçek avımda hedef balık olmamasına rağmen 85 cm lik bir zargana geldi ama o nasıl geliş. Verdiği keyif tarif edilemez küçük atarlı kamış ile çok daha heyecan veriyor :) Selamlar...
YanıtlaSil