25 Ocak 2014 Cumartesi

Kefal Türleri ve Av Teknikleri

Mugilidae familyasından olan kefal balığının denizlerimizde yaşayan yedi türü mevcuttur. Bunlar has kefal (Mugil cephalus, İng: Flathead mullet), pulaterina ya da ince dudaklı kefal (Liza ramada, İng: Thinlipped mullet), sarıkulak ya da altınbaş kefal (Liza aurata, İng: Golden mullet), sivriburun kefal (Mugil saliens, İng: sharpnose mullet), topbaş kefal ya da mavri kefal (Chelon labrosus, İng: Lesser grey mullet), dudaklı kefal (Mugil labeo, İng: Thicklipped mullet) ve rus kefalidir (Mugil soiuy, İng: So-iuy mullet). Dünya genelinde tropikal ve ılıman denizlerin kıyı kesimlerinde yaşayan “Mugilidae” ailesi mensubu yaklaşık 80 kefal türü mevcuttur. 


Kefaller dip tabiatı kum, çamur ve yosunluk olan sığ sularda sürüler halinde yaşar. Nehirlerle denizin birleştiği acı sulara ve denizle bağlantısı olan göllere de girerler. Kefaller 3-4 yaşında yaklaşık 30 cm’ken cinsel olgunluğa ulaşır. Türlerine göre ortalama 60 cm ve 4 kg olabilen kefallerin 100 cm ve 8 kg olanlarına da rastlanır. Rapor edilen en büyük kefal 120 cm ve 12 kg ağırlığındadır. 16 yıla kadar uzun bir ömre sahiptirler. Füze şeklinde bir vücut yapısına sahip olan kefallerin kafası vücuduna oranla büyük ve yuvarlak yapıdadır. Çatal şeklinde kuyrukları ve birbirinden ayrık 2 sırt yüzgeçleri vardır. Sırtı siyah ya da koyu gri, karnı ise beyazdır. Gövdesinde kuyruğuna kadar sırtına paralel uzanan 7 adet koyu renkli bant bulunur. Vücudu derisine iyice intibak etmiş çok iri pullarla kaplıdır. Kalın dudaklı küçük bir ağzı ve iri gözleri vardır. Sularımızda yaşayan kefal türleri genel olarak birbirine çok benzemekle birlikte özellikle bazı türler arasında çok belirgin farklar vardır. 


Has kefalin en belirgin özelliği nispeten iri gözlere ve ağza sahip olmasıdır. Ayrıca has kefalin yüzgeçlerinin rengi daha açık, yan yüzgeçleri ise daha oval ve yukarıya dönüktür. Altınbaş ya da halk arasındaki adıyla sarıkulak kefalin adından da anlaşılacağı gibi solungaç kapağının üzerinde küçük sarı bir leke vardır. Mavri kefalin de solungaç kapağında sarı bir leke bulunmasına rağmen altınbaş kefalinki gibi keskin hatları olmayıp daha büyük ve soluk renklidir. Mavri kefali sarıkulak kefalden ayıran bir diğer özellikse mavri kefalin daha kalın bir vücuda sahip olmasıdır. Pulaterina da altınbaş kefale çok benzemekle beraber vücudu daha basıktır. Ayırt etmesi en kolay olan kefal türüyse rus kefalidir. Gözleri tamamen sarı, kuyruğu küt ve rengi açıktır. Pulları sırt kısmına doğru baklava deseni oluşturur. Uzak doğu kökenli olan rus kefali Karadeniz’e ilk kez üretim amacıyla 1968 yılında Rus bilim adamları tarafından getirildikten sonra Karadeniz’e adapte olarak doğal bir popülasyon oluşturmuştur. Rus kefali adı da buradan gelmektedir. Rus kefali sularımızda yaşayan diğer kefal türlerine nazaran daha fazla büyüyebilmektedir. 


Yetişkin kefaller birbirine yakın boylardaki bireylerin oluşturduğu sürüler halinde 0-10 m arasındaki kıyılarda yaşar. Emici dudakları sayesinde, dipteki kum, çamur ve tortuları karıştırarak beslenirler. Ağızlarına aldıkları kumu solungaç yarıkları arasında süzüp yararlı besinleri ayırdıktan sonra geri tükürerek deniz tabanında ilerlerler. Başlıca besinleri bitkiler, algler ve kurt gibi küçük canlılardır. Nehir ve derelerin denizlerle birleştiği acı sular besin bakımından zengin olduğu için kefallerin yoğun olarak bulunduğu yerlerdir. Liman içleri, rıhtım duvarları, iskele bacakları, kayalık ve kumluk sahiller, kefalleri sürüler halinde beslenirken görebileceğimiz yerlerdir. Özellikle sabah saatlerinde denizin durgun olduğu yerlerde su üstünde hareketsiz yatan has kefalleri görmek mümkündür. Oldukça iri kafaları ve yukarı dönük yanal yüzgeçleri sayesinde has kefalleri ayırt etmek çok kolaydır. Has kefaller peş peşe suyun dışına fırlayarak yan bir şekilde suya düşmeleriyle de ünlüdür. Bu hareketi derilerine yapışan parazitlerden kurtulmak için yaptıkları düşünülmektedir. 


3-4 yaşında cinsel olgunluğa ulaşan kefaller yumurtlamak için uzun göçler yaparak bir araya toplanır. Çiftleşme esnasında her dişi 0.8-2.6 milyon arasında yumurta bırakır. Erkekler tarafından döllenen yumurtalar çatlayarak suda sürüklenen çok küçük larvalara dönüşür. 2-3 ay sonra sürüklenen larvaların binde birinden az bir kısmı hayatta kalarak çok sığ kıyılara ulaşır. Hayatta kalan yavruların ise yüzde birinden az bir kısmı 3-4 yaşında yetişkin bireyler haline gelir. Yetişkin olmayan kefal yavrusuna ilarya denir. İlaryaların levrek, barakuda, kofana gibi bir çok düşmanı vardır. Yetişkin kefallerin düşmanı ise akya, çıplak, orkinos gibi büyük balıklar ve yunuslardır. 


Kefaller denizlerimizin en güzel balıklarındandır. Çok sığ kıyılarda bile salına, salına yüzmelerini seyretmek ayrı bir keyiftir. Çok zeki ve ürkek bir balık olan kefalin avı bir çok balıkçıya zor görünse de aslında birkaç püf noktası bilindikten sonra çok kolaydır. Kefal avı istisnai durumlar dışında kıyıdan ve çoğu zaman balığı görerek yapılır. Kullanılan başlıca olta takımları şeytan oltası, şamandıralı takım, kıbrıs oltası ve çarpmadır. Yapı itibariyle ürkek bir balık olan kefal misinayı fark ettiği taktirde tedirgin olarak uzaklaşır. Çoğu zaman yemin etrafında bir süre dolaşır, yeme burnunun ucuyla değecek kadar yaklaşır ama dokunmadan tekrar döner. Ya da ağzına aldığı yemi dudaklarının arasında uzun süre emdikten sonra yutmadan geri bırakır. 

Bir çok amatör balıkçının yaptığı en büyük hata yanlış misina seçimidir. Şeytan oltası ya da şamandıralı takımla yapılan kefal avında başarılı olmak için ince ve görünmez misinalar kullanmak şarttır. Örneğin ağırlıkları 300 g’a kadar olan ilaryaların avında 0.18 mm ve daha altında misina kullanılmalıdır. Çok daha ince misinalar kullanıldığı taktirde yakalanan balıklar sudan kepçe yardımıyla alınmalıdır. Daha büyük kefallerin avında ise 0.20 mm’lik misinalar yeterli olacaktır. Şeytan oltası ve şamandıralı takımla yapılan kefal avlarında av sahasının av esnasında yemlenmesi çok önemlidir. Normal şartlarda kumu, rıhtım duvarlarını ya da iskele bacaklarını eşelerken gözlemlediğimiz kefaller önlerine indirdiğimiz yeme rağbet etmeyebilir. Kefallerin yeme ilgi göstermesini sağlamak için bölge bir süre avda kullanılacak yemle yemlenmelidir. Böylelikle kefaller etrafa saçılan yemlerin kokusu ve görüntüsüyle beslenmeye güdülenmiş olur. 



Kefal avında kullanılan yemlerin başında ekmek içi gelse de çeşitli deniz kurtları, derisi soyulmuş yumuşak balık eti ya da karides içi de kullanılabilir. Kefal avı balığın beslenme alışkanlıklarına ve bölgenin yapısına göre çok fazla farklılık gösterdiği için av yöntemlerini de değişen şartlara göre ayrı, ayrı incelemek gerekir. Örneğin av sahasını ekmekle yemlediğimizde kefaller dibe dökülen ekmek parçalarını yediği halde suyun üstünde kalan ekmekleri yemek için yüzeye çıkmıyorsa kullanılması gerek olta takımı şeytan oltasıdır. Şeytan oltasıyla kefal avında kullanılan kanca seçimi de çok önemlidir. Özellikle ufak boy kefallerin avında çok küçük sinek kancalar tercih edilmelidir. Kefalin ağzı cüssesine oranla çok küçüktür. Yemleri de çok ufak parçalar halinde emerek yediği için büyük kanca ve yem kullanmak avın verimini düşürecek, hatta hiç balık yakalayamamamıza sebep olacaktır. Daha büyük kefallerin avında da çok büyük kancalar kullanmaktan kaçınılmalı fakat bu defa kancaların sağlam olmasına dikkat edilmelidir. Aksi taktirde büyük boydaki kefaller sağlam olmayan kancaları kolaylıkla açarak oltadan kurtulabilir. 



Şeytan oltasıyla avlanırken doğru misina ve kanca seçimi kadar ekmek içinin kancaya doğru şekilde takılması da önemlidir. Daha önce de bahsettiğim gibi kefal yemi emerek yediği için yemin yumuşak olması şarttır. Eğer yem sertse kefal yemi dudaklarının arasında defalarca emip geri bırakacak, asla yutmayacaktır. Çoğu amatör balıkçı ekmek içini kancaya doğru şekilde takmadığı için kefalin yemi yutmasını sağlayamamakta ve bu nedenle kıbrıs, çarpma gibi farklı yöntemlere başvurmaktadır. Ekmek içini kancaya takarken sıkarak hamur yaparsak çok sert olacağından kefal yemi yutmaz. Genelde amatör balıkçılar bunu yemin daha sağlam olması ve kancadan düşmemesi için yaparlar. Halbuki şeytan oltası ağırlıksız olduğu için misina çekilmediği taktirde ağır, ağır batan yemin kancadan düşmesi çok zordur. Ekmek içi kancaya takılırken sadece bir kere baş ve işaret parmağı arasında ezilerek hafifçe sıkılmalıdır. Hafifçe sıkılan ekmek içi suyla temas ettiği anda şişerek kefalin kolaylıkla yutabileceği yumuşacık bir hal alır. Yem ağır, ağır dibe batarken misina sertçe çekilecek olursa zaten yumuşak olan yem kolaylıkla kancadan düşer. Yemin ani bir şekilde hareket ettirilmesi ürkek bir balık olan kefali de kaçıracağından yemin serbest batışına müdahale edilmemelidir. Beslenmeye güdülenmiş kefal ince ve görünmez misinanın ucunda, ağır, ağır batan ufak ve yumuşak yeme tereddütsüz atlayarak kolaylıkla yutar. Av balığı görerek yapılıyorsa, balıkçı gözünü yemden ayırmamalı ve balık yemi yuttuğu anda tasmalamalıdır. Balık ve yemin görülmediği durumlarda ise kefalin hafif dokunuşlarını hissetmek için balıkçı çok dikkatli bir şekilde beklemelidir. 




Kefal avında kullanılan diğer bir yöntem ise şamandıralı takımla yapılan av şeklidir. Bu yöntem genellikle kefalin su yüzeyine yakın beslendiği durumlarda kullanılır. Özellikle çok derin olmayan meralarda kefaller su üstünden beslenmeye daha yatkındır. Yemlemek için attığımız, su üstünde kalan ekmek kabuklarını yemek için su yüzeyine çıkarlar. Çoğu zaman küçük bir ekmek parçasına onlarca kefal aynı anda saldırır. Bu esnada suyun dışına su sıçrattıkları için amatör balıkçı tarafından kolaylıkla fark edilirler. Böyle bir durumda şamandıralı takım kefallerin yoğun olarak beslendikleri ekmeğin yakınına atılacak olursa, takımın ucundaki yem de su üstündeki ekmekten dökülen parçalar gibi algılanacağından kefaller tereddütsüz olarak yeme saldıracaktır. Bu tarz bir avda kullanılacak şamandıralı takımı oluşturan misina ve kancalar da şeytan oltasında olduğu gibidir. Yemle şamandıra arasındaki mesafe 30-50 cm’i geçmeyeceği için stoperli şamandıra kullanmaya gerek yoktur. Amatör balıkçı isterse şamandıranın altına ikinci bir köstek ve ufak bir kıstırma kurşun da ilave edebilir. Şamandıralı takım sadece kefallerin yüzeyden beslendiği sırada kullanılmaz. Suyun durgun ve bulanık olduğu, kefallerin gözle görülemediği ve nehir ağızları gibi sazlık bölgelerde de şamandıralı takım tercih edilebilir. Balık biraz derindeyse stoperli şamandıra kullanmakta fayda vardır. Kullanılan şamandıranın küçük olması, kefalin hassas vuruşlarını hissetmek açısından önemlidir. Bu takımda da yem olarak ekmek içi, yumuşak hamur, çeşitli deniz kurtları ve balık eti kullanılabilir. 


Kefal avında kullanılan yöntemler arasında belki de en yaygın olanı kıbrıs oltasıdır. Kıbrıs oltası bir beden üzerine peş peşe dizilmiş olan 10-15 adet kancanın büyük bir ekmek parçasının üzerine sarılacak şekilde hazırlanmasıyla oluşan olta takımıdır. Bu av yöntemi kefallerin büyük ekmek parçalarına toplu halde saldırma alışkanlıkları düşünülerek geliştirilmiştir. Kıbrıs oltasında yem su üstünde ya da dipte duracak şekilde ayarlanabilir. Sıralı kancaların beden tarafında silindirik bir mantar bulunur. Ekmek parçası kabuk kısmı altta kalacak şekilde mantarın üzerine sarıldıktan sonra kancalar da ekmeğin üzerine sıkıca sarılarak son kanca ekmeğin üzerine saplanır. Burada dikkat edilmesi gereken husus kancaların bir biri üzerine gelmemesi ve uçlarının balık yemden ufak parçalar almaya çalışırken kolaylıkla balığın ağzına takılacak şekilde ayarlanmasıdır. Bu yöntemle avlanırken kanca balığın dudağına, yanağına, solungaçlarının alt kısmına ya da gözüne takılabilir. Kıbrıs oltasıyla avlanırken avın verimini arttırmak için takımda kullanılan kancaların yeni ve çok sivri olmasına dikkat edilmelidir. Kıbrıs oltasına kurşun ilave edildiği taktirde, köstek uzunluğunu ayarlanarak yemin dipten istenilen yükseklikte durması sağlanabilir. Bu yöntemde balık yeme vururken her hangi bir şekilde tasmalama yapılmayıp, sabırla balığın kancalardan birine takılması beklenmelidir. 


Kıbrıs oltasıyla yakalanan balık kancadan çıkarılırken çok dikkatli olunmalıdır. Balık yakalandıktan sonra karışan kancalar balığın ağız çevresinde yumak haline gelir. Dikkatli olunmazsa bu kancalar balığın çırpınmaları esnasında balıkçının eline batarak derin yaralar açabilir. Balık kancadan çıkarıldıktan sonra yumak olan kancaların çözülmesi zahmetli bir iştir. Kancaların daha kolay çözülmesi için ince misina kullanmaktan kaçılmalıdır. Zaman kaybını önlemek adına yedekte bir kıbrıs takımı daha bulundurmakta fayda vardır. 

Çarpma yöntemi de kefal avında kullanılan yöntemler arasındadır. Çarpma yöntemi üçlü kancalarla yapılır. Üçlü kancanın balığın önünden geçtiği sırada hızla çekilerek balığın herhangi bir yerine takılması mantığına dayanır. Genellikle kefallerin sürü halinde dolaştığı bölgelerde kullanılır. Çarpma yöntemiyle kıyıda dolaşan kefaller görülerek çarpılabileceği gibi, kefallerin görülmediği fakat olma ihtimalinin yüksek olduğu yerlerde rastgele çarpma işlemi de yapılabilir. Çarpma yaparken misina sürekli olarak ani gerilmelere maruz kaldığından çarpma takımında kullanılan misinaların kalın ve sağlam olması gerekir. Takımda tek bir çarpma kullanılabileceği gibi peş peşe sıralanmış birden çok çarpma da kullanılabilir. Bu şekilde gece ve gündüz, elle ya da kamışla kefal avlamak mümkün olsa da çok tasvip edilmeyen bir yöntemdir. Özellikle balıkların yumurtlamak amacıyla toplu halde göç yaptığı zamanlarda kullanılması ve balığın ölümcül yaralar alarak oltadan kurtulma ihtimalinin yüksek olmasından dolayı çoğu amatör balıkçı tarafından etik dışı bir av yöntemi olarak kabul edilir.

5 yorum:

  1. Vermis oldugunuz bilgiler icin cok tesekkur ederim gercekten aydinlattiniz beni..

    YanıtlaSil
  2. tatil gunlerinde 1 olta ile 100-200 kg kefal baligi yakalamak isteyenlere ders veririm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana 5kg tutcak kadar bilgi versen yeterli. murti-karizma@hotmail.com

      Sil
  3. denizde mepps ile at çek yaparak kefal avlamak mümkün müdür?

    YanıtlaSil
  4. limanda kırmızı patates cuvalıyla yakalıom ben bunları

    YanıtlaSil