Mugilidae familyasından olan kefal balığının denizlerimizde
yaşayan yedi türü mevcuttur. Bunlar has kefal (Mugil cephalus, İng: Flathead
mullet), pulaterina ya da ince dudaklı kefal (Liza ramada, İng: Thinlipped
mullet), sarıkulak ya da altınbaş kefal (Liza aurata, İng: Golden mullet),
sivriburun kefal (Mugil saliens, İng: sharpnose mullet), topbaş kefal ya da
mavri kefal (Chelon labrosus, İng: Lesser grey mullet), dudaklı kefal (Mugil labeo,
İng: Thicklipped mullet) ve rus kefalidir (Mugil soiuy, İng: So-iuy mullet). Dünya
genelinde tropikal ve ılıman denizlerin kıyı kesimlerinde yaşayan “Mugilidae”
ailesi mensubu yaklaşık 80 kefal türü mevcuttur.
Kefaller dip tabiatı kum,
çamur ve yosunluk olan sığ sularda sürüler halinde yaşar. Nehirlerle denizin
birleştiği acı sulara ve denizle bağlantısı olan göllere de girerler. Kefaller
3-4 yaşında yaklaşık 30 cm’ken cinsel olgunluğa ulaşır. Türlerine göre ortalama
60 cm ve
4 kg
olabilen kefallerin 100 cm
ve 8 kg
olanlarına da rastlanır. Rapor edilen en büyük kefal 120 cm ve 12 kg ağırlığındadır. 16 yıla
kadar uzun bir ömre sahiptirler. Füze şeklinde bir vücut yapısına sahip olan
kefallerin kafası vücuduna oranla büyük ve yuvarlak yapıdadır. Çatal şeklinde
kuyrukları ve birbirinden ayrık 2 sırt yüzgeçleri vardır. Sırtı siyah ya da
koyu gri, karnı ise beyazdır. Gövdesinde kuyruğuna kadar sırtına paralel uzanan
7 adet koyu renkli bant bulunur. Vücudu derisine iyice intibak etmiş çok iri
pullarla kaplıdır. Kalın dudaklı küçük bir ağzı ve iri gözleri vardır.
Sularımızda yaşayan kefal türleri genel olarak birbirine çok benzemekle
birlikte özellikle bazı türler arasında çok belirgin farklar vardır.
Has
kefalin en belirgin özelliği nispeten iri gözlere ve ağza sahip olmasıdır.
Ayrıca has kefalin yüzgeçlerinin rengi daha açık, yan yüzgeçleri ise daha oval
ve yukarıya dönüktür. Altınbaş ya da halk arasındaki adıyla sarıkulak kefalin adından da anlaşılacağı gibi solungaç
kapağının üzerinde küçük sarı bir leke vardır. Mavri kefalin de solungaç
kapağında sarı bir leke bulunmasına rağmen altınbaş kefalinki gibi keskin hatları
olmayıp daha büyük ve soluk renklidir. Mavri kefali sarıkulak kefalden ayıran
bir diğer özellikse mavri kefalin daha kalın bir vücuda sahip olmasıdır.
Pulaterina da altınbaş kefale çok benzemekle beraber vücudu daha basıktır. Ayırt etmesi en kolay olan kefal türüyse rus kefalidir. Gözleri
tamamen sarı, kuyruğu küt ve rengi açıktır. Pulları sırt kısmına doğru baklava
deseni oluşturur. Uzak doğu kökenli olan rus kefali Karadeniz’e ilk kez üretim
amacıyla 1968 yılında Rus bilim adamları tarafından getirildikten sonra
Karadeniz’e adapte olarak doğal bir popülasyon oluşturmuştur. Rus kefali adı da
buradan gelmektedir. Rus kefali sularımızda yaşayan diğer kefal türlerine
nazaran daha fazla büyüyebilmektedir.
Yetişkin kefaller birbirine yakın boylardaki
bireylerin oluşturduğu sürüler halinde 0-10 m arasındaki kıyılarda yaşar. Emici
dudakları sayesinde, dipteki kum, çamur ve tortuları karıştırarak beslenirler.
Ağızlarına aldıkları kumu solungaç yarıkları arasında süzüp yararlı besinleri
ayırdıktan sonra geri tükürerek deniz tabanında ilerlerler. Başlıca besinleri
bitkiler, algler ve kurt gibi küçük canlılardır. Nehir ve derelerin denizlerle
birleştiği acı sular besin bakımından zengin olduğu için kefallerin yoğun
olarak bulunduğu yerlerdir. Liman içleri, rıhtım duvarları, iskele bacakları,
kayalık ve kumluk sahiller, kefalleri sürüler halinde beslenirken
görebileceğimiz yerlerdir. Özellikle sabah saatlerinde denizin durgun olduğu
yerlerde su üstünde hareketsiz yatan has kefalleri görmek mümkündür. Oldukça
iri kafaları ve yukarı dönük yanal yüzgeçleri sayesinde has kefalleri ayırt
etmek çok kolaydır. Has kefaller peş peşe suyun dışına fırlayarak yan bir
şekilde suya düşmeleriyle de ünlüdür. Bu hareketi derilerine yapışan
parazitlerden kurtulmak için yaptıkları düşünülmektedir.
3-4 yaşında cinsel
olgunluğa ulaşan kefaller yumurtlamak için uzun göçler yaparak bir araya
toplanır. Çiftleşme esnasında her dişi 0.8-2.6 milyon arasında yumurta bırakır.
Erkekler tarafından döllenen yumurtalar çatlayarak suda sürüklenen çok küçük
larvalara dönüşür. 2-3 ay sonra sürüklenen larvaların binde birinden az bir
kısmı hayatta kalarak çok sığ kıyılara ulaşır. Hayatta kalan yavruların ise
yüzde birinden az bir kısmı 3-4 yaşında yetişkin bireyler haline gelir. Yetişkin
olmayan kefal yavrusuna ilarya denir. İlaryaların levrek, barakuda, kofana gibi
bir çok düşmanı vardır. Yetişkin kefallerin düşmanı ise akya, çıplak, orkinos
gibi büyük balıklar ve yunuslardır.
Kefaller denizlerimizin en güzel
balıklarındandır. Çok sığ kıyılarda bile salına, salına yüzmelerini seyretmek
ayrı bir keyiftir. Çok zeki ve ürkek bir balık olan kefalin avı bir çok
balıkçıya zor görünse de aslında birkaç püf noktası bilindikten sonra çok
kolaydır. Kefal avı istisnai durumlar dışında kıyıdan ve çoğu zaman balığı
görerek yapılır. Kullanılan başlıca olta takımları şeytan oltası, şamandıralı
takım, kıbrıs oltası ve çarpmadır. Yapı itibariyle ürkek bir balık olan kefal misinayı
fark ettiği taktirde tedirgin olarak uzaklaşır. Çoğu zaman yemin etrafında bir
süre dolaşır, yeme burnunun ucuyla değecek kadar yaklaşır ama dokunmadan tekrar
döner. Ya da ağzına aldığı yemi dudaklarının arasında uzun süre emdikten sonra
yutmadan geri bırakır.
Bir çok amatör balıkçının yaptığı en büyük hata yanlış misina seçimidir. Şeytan oltası ya da şamandıralı takımla yapılan
kefal avında başarılı olmak için ince ve görünmez misinalar kullanmak şarttır.
Örneğin ağırlıkları 300 g’a kadar olan ilaryaların avında 0.18 mm ve daha altında
misina kullanılmalıdır. Çok daha ince misinalar kullanıldığı taktirde yakalanan
balıklar sudan kepçe yardımıyla alınmalıdır. Daha büyük kefallerin avında ise
0.20 mm’lik misinalar yeterli olacaktır. Şeytan oltası ve şamandıralı takımla
yapılan kefal avlarında av sahasının av esnasında yemlenmesi çok önemlidir.
Normal şartlarda kumu, rıhtım duvarlarını ya da iskele bacaklarını eşelerken
gözlemlediğimiz kefaller önlerine indirdiğimiz yeme rağbet etmeyebilir.
Kefallerin yeme ilgi göstermesini sağlamak için bölge bir süre avda
kullanılacak yemle yemlenmelidir. Böylelikle kefaller etrafa saçılan yemlerin
kokusu ve görüntüsüyle beslenmeye güdülenmiş olur.
Kefal avında kullanılan yemlerin
başında ekmek içi gelse de çeşitli deniz kurtları, derisi soyulmuş yumuşak
balık eti ya da karides içi de kullanılabilir. Kefal avı balığın beslenme
alışkanlıklarına ve bölgenin yapısına göre çok fazla farklılık gösterdiği için
av yöntemlerini de değişen şartlara göre ayrı, ayrı incelemek gerekir. Örneğin
av sahasını ekmekle yemlediğimizde kefaller dibe dökülen ekmek parçalarını
yediği halde suyun üstünde kalan ekmekleri yemek için yüzeye çıkmıyorsa
kullanılması gerek olta takımı şeytan oltasıdır. Şeytan oltasıyla kefal avında
kullanılan kanca seçimi de çok önemlidir. Özellikle ufak boy kefallerin avında
çok küçük sinek kancalar tercih edilmelidir. Kefalin ağzı cüssesine oranla çok
küçüktür. Yemleri de çok ufak parçalar halinde emerek yediği için büyük kanca
ve yem kullanmak avın verimini düşürecek, hatta hiç balık yakalayamamamıza
sebep olacaktır. Daha büyük kefallerin avında da çok büyük kancalar
kullanmaktan kaçınılmalı fakat bu defa kancaların sağlam olmasına dikkat
edilmelidir. Aksi taktirde büyük boydaki kefaller sağlam olmayan kancaları
kolaylıkla açarak oltadan kurtulabilir.
Şeytan oltasıyla avlanırken doğru
misina ve kanca seçimi kadar ekmek içinin kancaya doğru şekilde takılması da önemlidir.
Daha önce de bahsettiğim gibi kefal yemi emerek yediği için yemin yumuşak
olması şarttır. Eğer yem sertse kefal yemi dudaklarının arasında defalarca emip
geri bırakacak, asla yutmayacaktır. Çoğu amatör balıkçı ekmek içini kancaya
doğru şekilde takmadığı için kefalin yemi yutmasını sağlayamamakta ve bu
nedenle kıbrıs, çarpma gibi farklı yöntemlere başvurmaktadır. Ekmek içini
kancaya takarken sıkarak hamur yaparsak çok sert olacağından kefal yemi yutmaz.
Genelde amatör balıkçılar bunu yemin daha sağlam olması ve kancadan düşmemesi
için yaparlar. Halbuki şeytan oltası ağırlıksız olduğu için misina çekilmediği
taktirde ağır, ağır batan yemin kancadan düşmesi çok zordur. Ekmek içi kancaya
takılırken sadece bir kere baş ve işaret parmağı arasında ezilerek hafifçe
sıkılmalıdır. Hafifçe sıkılan ekmek içi suyla temas ettiği anda şişerek kefalin
kolaylıkla yutabileceği yumuşacık bir hal alır. Yem ağır, ağır dibe batarken
misina sertçe çekilecek olursa zaten yumuşak olan yem kolaylıkla kancadan
düşer. Yemin ani bir şekilde hareket ettirilmesi ürkek bir balık olan kefali de
kaçıracağından yemin serbest batışına müdahale edilmemelidir. Beslenmeye
güdülenmiş kefal ince ve görünmez misinanın ucunda, ağır, ağır batan ufak ve
yumuşak yeme tereddütsüz atlayarak kolaylıkla yutar. Av balığı görerek
yapılıyorsa, balıkçı gözünü yemden ayırmamalı ve balık yemi yuttuğu anda
tasmalamalıdır. Balık ve yemin görülmediği durumlarda ise kefalin hafif dokunuşlarını
hissetmek için balıkçı çok dikkatli bir şekilde beklemelidir.
Kefal avında
kullanılan diğer bir yöntem ise şamandıralı takımla yapılan av şeklidir. Bu
yöntem genellikle kefalin su yüzeyine yakın beslendiği durumlarda kullanılır. Özellikle çok derin olmayan meralarda kefaller su üstünden beslenmeye daha yatkındır. Yemlemek için
attığımız, su üstünde kalan ekmek kabuklarını yemek için su yüzeyine çıkarlar.
Çoğu zaman küçük bir ekmek parçasına onlarca kefal aynı anda saldırır. Bu
esnada suyun dışına su sıçrattıkları için amatör balıkçı tarafından kolaylıkla
fark edilirler. Böyle bir durumda şamandıralı takım kefallerin yoğun olarak
beslendikleri ekmeğin yakınına atılacak olursa, takımın ucundaki yem de su
üstündeki ekmekten dökülen parçalar gibi algılanacağından kefaller tereddütsüz
olarak yeme saldıracaktır. Bu tarz bir avda kullanılacak şamandıralı takımı
oluşturan misina ve kancalar da şeytan oltasında olduğu gibidir. Yemle
şamandıra arasındaki mesafe 30-50 cm’i geçmeyeceği için stoperli şamandıra
kullanmaya gerek yoktur. Amatör balıkçı isterse şamandıranın altına ikinci bir
köstek ve ufak bir kıstırma kurşun da ilave edebilir. Şamandıralı takım sadece
kefallerin yüzeyden beslendiği sırada kullanılmaz. Suyun durgun ve bulanık
olduğu, kefallerin gözle görülemediği ve nehir ağızları gibi sazlık bölgelerde
de şamandıralı takım tercih edilebilir. Balık biraz derindeyse stoperli
şamandıra kullanmakta fayda vardır. Kullanılan şamandıranın küçük olması,
kefalin hassas vuruşlarını hissetmek açısından önemlidir. Bu takımda da yem
olarak ekmek içi, yumuşak hamur, çeşitli deniz kurtları ve balık eti
kullanılabilir.
Kefal avında kullanılan yöntemler arasında belki de en yaygın
olanı kıbrıs oltasıdır. Kıbrıs oltası bir beden üzerine peş peşe dizilmiş olan 10-15
adet kancanın büyük bir ekmek parçasının üzerine sarılacak şekilde
hazırlanmasıyla oluşan olta takımıdır. Bu av yöntemi kefallerin büyük ekmek
parçalarına toplu halde saldırma alışkanlıkları düşünülerek geliştirilmiştir.
Kıbrıs oltasında yem su üstünde ya da dipte duracak şekilde ayarlanabilir.
Sıralı kancaların beden tarafında silindirik bir mantar bulunur. Ekmek parçası
kabuk kısmı altta kalacak şekilde mantarın üzerine sarıldıktan sonra kancalar
da ekmeğin üzerine sıkıca sarılarak son kanca ekmeğin üzerine saplanır. Burada
dikkat edilmesi gereken husus kancaların bir biri üzerine gelmemesi ve
uçlarının balık yemden ufak parçalar almaya çalışırken kolaylıkla balığın
ağzına takılacak şekilde ayarlanmasıdır. Bu yöntemle avlanırken kanca balığın
dudağına, yanağına, solungaçlarının alt kısmına ya da gözüne takılabilir. Kıbrıs
oltasıyla avlanırken avın verimini arttırmak için takımda kullanılan kancaların
yeni ve çok sivri olmasına dikkat edilmelidir. Kıbrıs oltasına kurşun ilave
edildiği taktirde, köstek uzunluğunu ayarlanarak yemin dipten istenilen
yükseklikte durması sağlanabilir. Bu yöntemde balık yeme vururken her hangi bir
şekilde tasmalama yapılmayıp, sabırla balığın kancalardan birine takılması beklenmelidir.
Kıbrıs oltasıyla yakalanan balık kancadan çıkarılırken çok dikkatli
olunmalıdır. Balık yakalandıktan sonra karışan kancalar balığın ağız çevresinde
yumak haline gelir. Dikkatli olunmazsa bu kancalar balığın çırpınmaları
esnasında balıkçının eline batarak derin yaralar açabilir. Balık kancadan
çıkarıldıktan sonra yumak olan kancaların çözülmesi zahmetli bir iştir.
Kancaların daha kolay çözülmesi için ince misina kullanmaktan kaçılmalıdır.
Zaman kaybını önlemek adına yedekte bir kıbrıs takımı daha bulundurmakta fayda
vardır.
Çarpma yöntemi de kefal avında kullanılan yöntemler arasındadır. Çarpma
yöntemi üçlü kancalarla yapılır. Üçlü kancanın balığın önünden geçtiği sırada
hızla çekilerek balığın herhangi bir yerine takılması mantığına dayanır.
Genellikle kefallerin sürü halinde dolaştığı bölgelerde kullanılır. Çarpma
yöntemiyle kıyıda dolaşan kefaller görülerek çarpılabileceği gibi, kefallerin
görülmediği fakat olma ihtimalinin yüksek olduğu yerlerde rastgele çarpma
işlemi de yapılabilir. Çarpma yaparken misina sürekli olarak ani gerilmelere
maruz kaldığından çarpma takımında kullanılan misinaların kalın ve sağlam
olması gerekir. Takımda tek bir çarpma kullanılabileceği gibi peş peşe
sıralanmış birden çok çarpma da kullanılabilir. Bu şekilde gece ve gündüz, elle
ya da kamışla kefal avlamak mümkün olsa da çok tasvip edilmeyen bir yöntemdir.
Özellikle balıkların yumurtlamak amacıyla toplu halde göç yaptığı zamanlarda
kullanılması ve balığın ölümcül yaralar alarak oltadan kurtulma ihtimalinin
yüksek olmasından dolayı çoğu amatör balıkçı tarafından etik dışı bir av
yöntemi olarak kabul edilir.
Vermis oldugunuz bilgiler icin cok tesekkur ederim gercekten aydinlattiniz beni..
YanıtlaSiltatil gunlerinde 1 olta ile 100-200 kg kefal baligi yakalamak isteyenlere ders veririm
YanıtlaSilBana 5kg tutcak kadar bilgi versen yeterli. murti-karizma@hotmail.com
Sildenizde mepps ile at çek yaparak kefal avlamak mümkün müdür?
YanıtlaSillimanda kırmızı patates cuvalıyla yakalıom ben bunları
YanıtlaSil