13 Ocak 2014 Pazartesi

Neye Niyet Neye Kısmet -2

Deniz her zaman sürprizlerle doludur. Balıkçıyı şaşırtmayı sever. Hiç ummadığınız anlarda size öyle güzel hediyeler sunar ki, gökte aradığınızı yerde bulmuş hissine kapılırsınız.  Bu, bazen hemen yanı başınızda meydana gelen bir beslenme çılgınlığı, bazen de başka bir balık hedefiyle salladığınız oltanıza takılan umulmadık bir balık olabilir. Hemen her balıkçının bu tarz anıları vardır. 19 yıllık amatör balıkçılık hayatımda deniz ana zaman zaman benim için de böyle güzel sürprizler yaptı. Bu sürprizlerin içinde en şaşırtıcı olanlardan biri de 5 Şubat 2010 tarihinde buz gibi bir havada gerçekleştirdiğim gece avında oltama takılan umulmadık bir misafirdi.

2006-2010 yılları arasında Tuzla'da okudum. Okulum yatılı  olduğu halde sınav haftaları dışında fırsat buldukça yakınlardaki bir limandan olta atabiliyordum. Kış mevsimi burada kıyı balıkçılığı açısından kısır geçse de poyraz kuvvetli esip, dev dalgalar liman mendireğinin dış cephesini dövdüğünde liman içindeki derin ve kayalık meralarda zaman zaman çok iri baltabaş karagözler alınabiliyor. Özellikle de soğuk ve karlı gecelerde aynı merada trofe boylarda baltabaş karagözler yakaladığım oldu. 2009'u 2010'a bağlayan kış da trofe karagöz hayaliyle aynı merada denemeler yaptım. Özellikle poyrazın sert estiği, havanın buz kestiği gecelerde sevgili dostum Burçak ile sımsıkı giyinip kendimizi deniz kenarına attık. Bulabildiğimiz en iri canlı tekelerle yemlediğimiz 0.28 mm'lik 3 köstekli dip takımlarımızı kıyıdan 25 m kadar salladıktan sonra kayaların arasındaki uygun bir yere sabitleyip gözümüzü kamışlarımızın ucundaki fosforlardan ayırmadan saatlerce sohbet ettik. O sene trofe karagöz yakalayamasak da 300 g civarı porsiyonluk karagözlerden bolca nasibimizi aldık.


Havanın gayet bozuk, dolayısıyla karagöz avı için uygun olduğu 5 Şubat gecesi de Burçak'la birlikte karagöze denemeye karar verdik. O gece sadece benim oltam olduğu halde Burçak beni yalnız bırakmamıştı. Birlikte avda kullanmak üzere yeteri kadar teke yakaladıktan sonra olta atacağımız yere vardık. Şansıma ilk atışımı yapar yapmaz güzel bir vuruş aldım. Gelen porsiyonluk bir karagöz olsa da ümitlenmiştik. İkinci atışımda da vuruşun gelmesi gecikmedi. Aynı boyda bir karagözü daha zorlanmadan dışarı aldım. Anlaşılan güzel bir sürü vardı. Sürünün arasında trofe boyda balıklar da olmasını ümit ederek ava devam ettik. Her vuran balıkta tasmayı vurduktan sonra kuvvetli bir balık hissetmeyi hayal ettiysem de gelen balıklar tornadan çıkmış gibi hep aynı boydaydı. 1 saatlik avın sonunda kovamızda 5 adet porsiyonluk karagöz olmuştu. Bir süre vuruş alamayınca yemlerimi kontrol etmek için oltamı çekip farklı bir yere salladım.

Yine uzun bir süre vuruş alamayınca 10 dakika daha bekleyip avı sonlandırmaya karar verdik. Bu arada kovadaki balıkları fotoğraflama işine koyulmaya karar vermiştim ki kayaların arasına sabitlediğim kamışımın ucu eğiliverdi. Oturduğum yerden fırlayıp tasmayı vurmamla birlikte bu defa sağlam bir balık yakaladığımı anladım. İçimden nihayet trofe karagözü aldım diye geçirirken oltanın ucundaki balıkta bir acayiplik fark ettim. Balık tipik bir karagözün yapacağı gibi dibe basmak yerine yukarı fırlamıştı. Karagöz olmasına imkan yoktu. Bu olsa olsa iri bir levrekti. Yüzeydeki bir mücadeleyi her zaman kayalık dipteki mücadeleye tercih edeceğim için biraz rahatlamış olarak mücadeleye devam ettim. Kısa sürede yorulan balığı kıyıya yaklaştırırken Burçak'tan kepçeyi suyun içine sokup beklemesini istedim. Nihayet kıyıya yaklaştırmayı başardığım balığı Burçak'ın elindeki kepçenin içine sokmaya çalışırken gördüğüm şey karşısında hayretler içinde kaldım. Bu ne biçim bir levrekti. Sipsivri burnu ve yemyeşil sırtıyla şahane bir torikti oltanın ucundaki. "Burçak toriiiiiik!" diye sevinçle bağırırken balığı kepçenin içine sokmayı başardık.





Birisi gelip de bana "Kışın ortasında, gece yarısı, liman içinde, klasik dip oltasına teke takarak torik yakalanır mı?" diye sorsa hiç ihtimal yok derdim. Muhtemelen siz de aynı cevabı verirdiniz. Ama deniz bu, sürprizlerle dolu. Bazen siz balığa gitmezsiniz, o gelir sizi bir şekilde bulur.

4 yorum:

  1. enteresan bi anı olmuş savaş abi :)

    YanıtlaSil
  2. Iyiki resimlerini, haaylini hepsini bugune tasiyabilmissin!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fikret abi bunlar facebook albümlerimde muhafaza ettiğim fotoğraflar. Orjinal boyutlu olanlarını kaybettim ama buna da şükür :)

      Sil